Erdoğan ayçiçek yağı tartışmalarına son noktayı koydu: Stokçular hesabını verecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayçiçek yağındaki spekülasyonlara ilişkin açıklama yaptı ve”Bizim ayçiçeği, zeytinyağı böyle bir sorunumuz yok. Muhalefet ülkemizi darda, zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor. Sıkıntımız olmadığı halde stokçuluk yapanlar bunun hesabını verecek” ifadelerini kullandı.

Erdoğan ayçiçek yağı tartışmalarına son noktayı koydu: Stokçular hesabını verecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayçiçek yağındaki spekülasyonlara ilişkin açıklama yaptı ve”Bizim ayçiçeği, zeytinyağı böyle bir sorunumuz yok. Muhalefet ülkemizi darda, zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor. Sıkıntımız olmadığı halde stokçuluk yapanlar bunun hesabını verecek” ifadelerini kullandı.

Özellikle son günlerde sık sık konuşulan ayçiçek yağ ile ilgili böyle bir sorunun olmadığını vurgulayarak “Bizim ayçiçeği, zeytinyağı böyle bir sorunumuz yok. Muhalefet ülkemizi darda, zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor. Sıkıntımız olmadığı halde stokçuluk yapanlar bunun hesabını verecek” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

“Bugün burada ülkemizin hemen her şehrinden 900’e yakın kadın muhtarlarımızla birlikteyiz. Bugünkü buluşmamızın ilave bir önemi var. bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Sizlerin nezdinde ülkemizdeki tüm hanımefendilerin 8 Mart dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.

Bizim için kadın merhum Neşet Ertaş’ın ‘kadın insan, erkek insanoğlu’ diye ifade ettiği şeklinde insanın yarısıdır. İki varlıktan birinin sırf cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğramasını, hele hele şiddete uğramasını asla kabullenemeyiz. Kadınlara hak ettiği değeri vermek inancımızın, kültürümüzün, anayasa ve yasalarımızın bize emridir. Maalesef yakın tarihimizde buna ters düşen nice hadiseye tanık olduk. Yıllarca eğitimden yoksun bırakılan kadınlarımıza eğitim hakkını biz verdik.

Kadınların hukuksuz biçimde hapsedilen seçilme hakkını kullanmasını biz sağladık. Anayasa açıkça çalışma herkesin hakkıdır demesine rağmen haksız şekilde kamuda çalışma haklarından yoksun bırakılan kadınlara bu hakkı yine biz verdik. Her alanda ülkemizin beşeri sermayesinin önündeki engelleri biz kaldırdık. Kadınlarımız arasında başörtülü ve başı açık ayrımını biz sona erdirdik. Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline biz getirdik. Eşitsizliği gidermeyi devlete görev olarak biz verdik. Kadın hakları konusunda kadınlardan yana biz tarafız.

Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda yine kadınlardan yana tarafız. Aile içi şiddeti şikayete tabi olmaktan çıkardık, resen takip edilen suçlar arasına aldık. Dün

Tokat’taki Özlem kardeşimizin 23 yerden ahlaksız, adi eşi tarafından bıçaklandığını öğrendim. Dikkat edin 23 yer. Ne yaptılar diye Adalet Bakanlığı’nın da sunumu vardı, sordum. Meğerse 3 aydan sonra serbest bırakmışlar adamı. Hemen araştırdık, hamdolsun tekrar bu adi herifi içeri almışlar.

Hemen irtibatı kurduk, Tokat milletvekilimiz Özlem hanım takip edecek, ben de takip edeceğim. 2.5 yaşında da çocuğu var. 23 yerden bıçaklıyor.

Be hey hakim sen nasıl oluyor da böyle birisini serbest bırakıyorsun. Hakim böyle tasarruf yapıyor, sonra yargıya hakaret. Ne hakareti. Sen bu adamı serbest bırakıyorsan bununla ilgili söylenmesi neyse bunu ben sana söylerim. Sonuna kadar da takip edeceğiz, daha bitmedi işimiz. Bakanıma da bunu söyledim, bunu yakın takibe alacaksın, beni de bilgilendireceksin, atılması gereken adımı atacağız. Bu hakim de olabilir, savcı da olabilir. Adalet ortada kalmaz, onun için de gereğini yapacağız.”

Son zamanlarda bir şey daha çıktı. Hastanelerde şöyle oluyor böyle oluyor vesaire. Hatalarımız olabilir. Devasa şehir hastanelerini yapanlar kim? Devasa eğitim araştırma hastanelerini yapan kim? Adeta ülkemizde şu anda hastanesi olmayan ilimiz, ilçemiz yok. Bunları bizzat takip eden birisiyim. ‘Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlar’. Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bu hastaneyi inşa eden biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu yetiştirdi, en çok maliyeti yüksek olan da sağlık birimidir. Ama şimdi efendim az para veriyormuşuz. En az alan 8-9 bin, en yüksek alan 25 bin civarında alıyor. Buna rağmen özel sektör çok daha fazla verdiği için oralara kaçıyorlarmış.

Açık konuşuyorum. Açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam edip yolumuza devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum: Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet eder ve onları istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Asistan doktorlarımızla biz bu yola devam ederiz. 

20’yi aşkın devlet başkanı, başbakanla görüşmeler yaptım. Görüşmeleri hala devam ettiriyoruz. Yarın İsrail Cumhurbaşkanı gelecek. Öbür gün Azerbaycan Cumhurbaşkanı gelecek. Hepsiyle bu gelişmeleri sürdürürken, Türkiye’nin durduğu yeri hatırlatması bakımından bunun ne kadar önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Bütün bunlara rağmen ülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışan her kimse sıfatı, konumu, mecrası ne olursa olsun art niyetlidir.

Biz birbirimizi sevmek zorundayız. Eğer birbirimizi sevmez, uzak durursak bundan düşmanlar, teröristler istifade eder. Biz bu birliği her şeyin önünde tuttuğumuzu düşünüyoruz. Aynı görüşte olan herkesle ülkenin salahiyeti için uzlaşmaya, yol yürümeye biz hazırız. Ama bunun için önce dürüstlük, samimiyet lazım. 

19 Ekim tarihini Muhtarlar Günü olarak ilan ettik. Muhtarlarımızın sıkıntılarının başında özlük haklarıyla ilgili yetersizlikler geliyordu. SGK primlerinin devlet tarafından ödenmesi, maaşlarının artırılması, tek tip muhtar kimliği başta olmak üzere pek çok iyileştirme yaparak bu sorunları ortadan kaldırdık. 

 

KAYNAK: turkiyegazetesi.com.tr
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ