Ekonomi Bakanı Zeybekci: Dolardaki hareketlilik spekülatif
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi dövizdeki dalgalanmalara ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Bakan Zeybekci, ‘Dolardaki hareketlilik spekülatif. Türk Lirası Dolar endeksini oluşturan para birimleriyle uyum gösterecektir’ dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Zeybekci, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Zeybekci, Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin anayasa değişikliği teklifinin görüşmelerine ilişkin soru üzerine, Türkiye’de tarihi günler yaşandığını ifade etti.
TBMM’de milletin kendilerine verdiği yetki dahilinde yapılan çalışmaların tarihi bir öneme sahip olduğunu belirten Zeybekci, şöyle devam etti:
“Bu öneme binaen bazı şeylerin biraz fazla olması, abartılı olması da kaçınılmazdır ve anlayışla da karşılanabilir. Meclisin içindeki ana söylemlerle ilgili işin harareti, bunlar anlayışla karşılanabilir. Burada dün akşam gayet sakindi, 8. madde kabul edilerek kapattık. Ama bir gece öncesi hiçbir gerekçe, mazeret, hiçbir kalıba ve çerçeveye sığmayan bir anlayış ve yaklaşımla kürsüyü işgal etmek için grup başkanvekilinin milletvekillerini çağırması, onların kürsüyü ele geçirmeye çalışması, kürsüyü işgal etmesi ne milletin bize vermiş olduğu vekaletle ne demokrasiyle ne evrensel genel kabul görmüş demokrasi kurallarıyla ne parlamentonun ahlakına uygun düşen bir hareketti. Bu, 15 Temmuz’da Meclisi bombalayan ahlak ne ise aynı ahlak grubuna giren anlayıştır. Allah aşkına kürsü işgal edip, milletin vermiş olduğu iradeyi fiili olarak kullandırtmayacağım demek ne demek. Hangi kalıba sığar?”
Yaşananların son derece tatsız olduğunu vurgulayan Zeybekci, “Mecburiyetten kaynaklanan, arkadaşlarımızın onları hiçbir şekilde ellerini bile kaldırmadan vücutlarıyla itelemesi, orayı boşaltmakla ilgili gayretleri vardı. Genel Başkan Yardımcımız Fatih Şahin’e birisi arkadan koşarak geliyor, yiğitçe de değil, kalleşçe arkasından burnunu kıracak şekilde vurup kaçıyor. Bu siyasete yakışıyor mu? yakışmıyor. Sabır göstermemiz lazım. Arkadaşımıza da geçmiş olsun diyorum. Bu kalleşliği yapan, korkakça kaçan bu CHP’li milletvekilini burada kınıyorum.” diye konuştu.
“Değişikliğin geçeceğine inanıyorum”
Zeybekci, anayasa değişikliğinin Meclisten geçeceğine inandıklarını, ardından da milletin onayına sunulacağını, buradan çıkacak sonucu da kabul edeceklerini aktardı.
Daha önce belediye başkanlığı da yaptığını ifade eden Zeybekci, “Kapı kapı, el el, insan insan, sokak sokak insanlara bir şey anlatmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Çıkarsınız alanlara, insanlara tek tek anlatırsınız. Legal ölçeklerde milleti bu konuda yönlendirirsiniz. Millet sizin görüşlerinizi kabul ediyorsa ‘evet’ der, yok sizinkini beğenmiyorsa buna da millete olan saygı gereği kabul gösterirsiniz. Onun dışında yapılan her türlü hareket son derece çirkindir.” dedi.
Bakan Zeybekci, görüşmelerin tıkanması durumunda parlamentonun kendisini yenilemesinin beklenip beklenmediğinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:
“Çok doğru bir söz. Ortaya çıkan Meclisin yüzde 50’lik bir partisinin ve diğer taraftan MHP’nin katkısıyla hazırlanmış olan, yüzde 65 civarında çoğunluk tarafından ‘Evet, bunun arkasında duruyoruz. Bunu Mecliste tartışalım’ diyerek ortaya konulan anayasa değişikliğini Mecliste tartışamazsınız, dolayısıyla milletin iradesi de gerçekleşmemiş, çalışmamış olur. Dolayısıyla burada olması gereken emanetin sahibi olan millete tekrar giderek, ‘Olmadı, çalıştırılamadı ne dersiniz?’ diye sormak gerekir. Ben böyle bir şey olacağını zannetmiyorum normal şartlarda. Demokratik şartlarda, iç tüzüğün çizdiği bu çerçevede böyle bir risk görmüyorum. Mutlaka AK Parti ve MHP’nin birlikte oylarıyla ve AK Parti’nin de üstün gayretleriyle… Teşekkür etmek istiyorum, MHP lideri Devlet Bahçeli de en son oy kullanılana kadar Mecliste bekleyerek, sözünün arkasında durmaktadır. AK Parti’nin tüm milletvekilleri de… Ben, anayasa değişikliğinin mutlaka parlamentodan geçeceğine inanıyorum. Mutlak bir zorunluluk da ortaya çıkarsa, başka bir yol kalmaz diye tahmin ediyorum. Ben bunu yüzde sıfır ihtimal olarak görüyorum.”
Kur artışı ve piyasadaki döviz talebinin spekülatif olup olmadığının sorulması üzerine Zeybekci, bakanlık yaptığı ilk dönem olan 2014’ün ocak ayında da dövizde hareketlenme yaşandığını ve o dönemde Merkez Bankasının “yapmaması gereken bir şeyi yaparak” piyasaya döviz satışı yoluyla kura müdahale ettiğini söyledi.
Söz konusu dönemde kura müdahale edilmemesi gerektiğini ve piyasanın kendi dengeleri içinde bir seviye oluşturacağını söylediğini ifade eden Zeybekci, “Tekrar aynı şeyi söylüyorum. Merkez Bankasının elinde çok fazla enstrüman ve yaklaşım vardır. Birilerinin, genel itibarıyla Merkez Bankasından yapmasını istedikleri yaklaşım, piyasaya döviz satarak müdahale etmesidir. Bu, benim görüşüme göre yanlış bir yaklaşım olur. Daha başka enstrümanlar vardır.” dedi.
Zeybekci, hükümetin çok doğru bir anlayışla kamu alım-satımları ve özelleştirmelerde dövize olan talebi aşağı çekerek ve Türk lirasına olan talebini artırarak liranın değerini yukarı çekmek gibi yaklaşım içinde olduğunu hatırlattı.
Merkez Bankasının elinde spekülatif hareketlere karşı müdahale edebilecek güç ve enstrümanların bulunduğunu anlatan Zeybekci, “Merkez Bankası çok güçlü bir şekilde bunların gereğini yapabilecek durumdadır. Sayın Mehmet Şimşek’in söylediği gibi Merkez Bankasının bu anlamda eli kolu bağlı değildir.” diye konuştu.
Zeybekci, Merkez Bankasının herhangi bir müdahale olmadan, döviz cinsinden zorunlu karşılıkları düşürerek bankaların yaklaşık 1 milyar doların üzerindeki bir parayı kullanmasına imkan sağladığını anımsatarak, “Bu, piyasaya döviz vererek müdahale yöntemi değildir.” dedi.
“Türkiye için risk oluşturmayacağını düşünüyoruz”
“Biz bu işin (kurun) Türkiye için bir risk oluşturmayacağını düşünüyoruz. Çünkü gerekçesi yok.” diyen Zeybekci, Türkiye’nin kısa vadeli borçlarına, kamu borçlarına, bir yıllık vadedeki mükellefiyetlerine bakıldığında kamu ve özel sektör dahil olmak üzere yerine getiremeyeceği hiçbir sorumluluk olmadığının altını çizdi. Zeybekci, “Matematik önümüzde. Bu kadarlık mükellefiyetiniz varsa ve bu kadarlık bir varlığınız varsa kamu, özel sektör, bankalardaki varlıklar, bankalara ve özel sektöre ait yurt dışındaki varlıklar diye baktığınız zaman, Türkiye’nin mükellefiyetlerini yerine getirebileceğinden çok daha fazlası vardır.” ifadelerini kullandı.
Piyasadaki hareketliliğin spekülatif olduğunun altını çizen Zeybekci, son dönemlerde Türkiye’ye karşı harekete geçen bazı gruplar bulunduğunu söyledi. Bu durumu darbe girişiminden bir sonraki gün olan 16 Temmuz’da yaşadıklarını dile getiren Zeybekci, milletin “döviz 5 lira, 10 lira olacak” söylemlerine karşı cevabını verdiğinin altını çizdi.
Döviz, faiz ve enflasyonun yükselmesini isteyenler bulunduğunu belirten Zeybekci, “Asla öyle bir şey olmayacak. Türkiye, ekonomik anlamda, hakikaten çok güçlü bir ülkedir. Sınamalarla ilgili olarak Türkiye asla buna meydan vermeyecektir. Bugüne kadar söylediğimiz sözlerin arkasındayız. Hiç kimse merak etmesin.” dedi.
Zeybekci, piyasada her daim spekülatörlerin de bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ellerinde belli bir miktar, 50-60 milyon dolarlık günlük işlem hacmiyle Türkiye’de o dalgalanmalarda, kırılmalarda, dalga boyunun en yüksek olduğu o aralıkta, yukarı doğru giderken de kazanan, aşağı doğru inerken de kazanan bir anlayışla piyasayı speküle edebildikleri kadar, giderek böyle bir hareket içinden de maksimum kar almaya çalışan bir ekip var. Burada maalesef olan küçük tasarruf sahiplerimize olur. Bu işlere girip de son dakikada 3-5 bin avro ya da dolarlık hareketlerle veya 40-50 bin dolarlık hareketlerle bu işe tamah eden vatandaşlarımıza olur.”
“Kurda geldiğimiz nokta dönecektir”
Zeybekci, 7 Haziran 2015’teki seçimlerden önce, mayıs ortalarına kadar, Türk lirasının dolara karşı bütün dünyada dolar endeksini oluşturan diğer para birimleri gibi hareketlendiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“7 Haziran seçimleri ile ilgili anketler görünmeye başladığı andan itibaren bu spekülatif hareket Türk lirasını aldı bu noktalara getirdi. O günden beri bir hareketlilik yaşıyoruz. Yani ‘siyasi istikrarsızlık riski’ artı ‘spekülasyon’ böyle bir noktaya getirdi. Bu geldiğimiz nokta dönecektir. Türk lirası yine dolar endeksini oluşturan para birimleriyle uyuma doğru bir hareketlenme gösterecektir. Neden bunu söylüyorum? Halkımızın huzuruna çıkıp da iyi dilek ve temenniler anlamında bunu söylemiyorum. İhracatının yüzde 50’sini AB’ye yapan, ithalatının yüzde 40’ını AB’den yapan, doğrudan yabancı sermaye girişinin yüzde 65’ini AB’den yapan bir ülke olarak Türk ekonomisi avro ile hareket edecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Önümüzdeki dönemde bu dalgalanma, bu spekülatif hareketlerden ümidin kesilmesiyle tekrar Türk lirasının normal seyrine döndüğünü göreceğiz. (Türk lirasının negatif ayrışması) Biter. Çünkü bitmemesi için bir gerekçe yok.”
Zeybekci, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından büyüme hesaplama yönteminde revizyona gidildiği hatırlatılarak, Orta Vadeli Program hedeflerinin tutturulup tutturulamayacağının sorulması üzerine, ihracat, iç piyasadaki tüketim ve kamu yatırımlarındaki artışın katkısıyla son çeyrek büyümesinin yüzde 3’ler seviyesinde olacağını öngördüklerini söyledi.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı sistemi, anayasa değişikliği gibi tarihi bir süreçten geçtiğine işaret eden Zeybekci, artık siyasi riskler tehlikesinden kurtulmuş dinamik bir Türkiye’nin getireceği motivasyonun 2017’ye olumlu yansıyacağını ifade etti.
Zeybekci, son 2-3 yıldır özel sektör yatırımlarında büyük oranda erteleme olduğuna dikkati çekerek, otomotiv ve konut alımlarını yatırım aracı olarak gören vatandaşın, diğer tüketim mallarında ise beklemeyi tercih ettiğini anlattı. Bu yıl Türkiye’nin artık ertelemelerden vazgeçeceği, özel sektör yatırımlarında büyük bir hareketlenme olacağı öngörüsünde bulunan Zeybekci, şöyle devam etti:
“Başlatılan seferberlikle eski günlerdeki gibi ihracatta yüzde 10’lar seviyesi üzerinde hareketlenme beklediğimiz bir dönemde 2017 büyümesinden son derece ümitliyim. Orta Vadeli Program hedeflerimizi tutturma konusunda da oldukça olumluyum. 2018 yılı ise bütün alanlarında rahatladığımız, ‘oh’ dediğimiz, yeniden coşkulu Türkiye, yeniden gümbür gümbür büyüyen Türkiye, yeniden dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden, Avrupa’nın 3 büyük ekonomisinden birisi olmak yolunda artık rotamızı yoluna koyduğumuz bir yıl olacaktır.”
“Dünyanın en iddialı yatırım teşvik sistemi”
Zeybekci, proje bazlı yatırım teşvik sistemine yönelik düzenlemenin kısa süre önce yürürlüğe girdiğini anımsatarak, bunu dünyada başarılı şekilde uygulayan üç ülkenin Almanya, Japonya ve Kore olduğunu dile getirdi.
Söz konusu uygulamanın, kendi devlerini yaratmak, bölgesinde etkin bir ekonomi olmak, kendi ülkesinin gelecekteki teknolojiyle sürdürülebilir yatırım ve üretim ortamını garanti altına almakla ilgili olduğunu belirten Zeybekci, Türkiye’de bir ilk olacak sistemin çerçevesinin Bakanlar Kurulunca çizileceğini söyledi.
Zeybekci, metalurji, yenilenebilir enerji teknolojileri, sağlık teknolojileri ve ilaç sanayi, ulaştırma, bilişim ve savunma sanayi, tarım teknolojileri gibi sektörlerde uygulanacak modelin dünyanın en iddialı yatırım teşvik sistemi olacağını vurguladı.
Türkiye’nin bu sistemle kendi devlerini yaratacağını ifade eden Zeybekci, yatırım için gerekli teknoloji ya da teknik personelle ilgili destekler, sigorta primlerinin üstlenilmesi, yatırım tutarı büyük rakamlarda ise faizin karşılanması, yatırımcının biraz desteğe ihtiyacı olduğu durumlarda yüzde 49’u geçmemek kaydıyla kamu ortaklığı, kamu alım garantisi, o alana sınırlı yatırıma izin verilmesi, haksız rekabetten korunmakla ilgili tedbirlerin alındığı bir yatırım teşvik sisteminin uygulanacağını kaydetti.
Prosedürlerin hızlandırılması açısından Bakanlar Kurulu imzasının büyük rol oynayacağını ifade eden Zeybekci, “Şu anda muhtelif sektörlerde sağlık teknolojilerinde, enerji teknolojilerinde ve yüksek teknoloji gruplarında başvurular var. Dünyada alanıyla ilgili en üst düzeydeki firmalara da yatırım ortamımızı ve teşvik sistemimizi anlatarak tek tek ulaşacağız. Yatırım teşvik sistemiyle Türkiye’nin kendi devlerini yaratacağını göreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
KAYNAK : STAR Gazetesi