Ekimde başlıyor martta bitiyor
Türkiye’de grip mevsimi nedeniyle şubat ayından itibaren vakalarda artış olduğu, özellikle kapalı ortamda bulunanların gribe yakalanma riskinin yükseldiği belirtildi. Her yıl, bir önceki yılın ekim ayından başlayıp mart ayına kadar uzayan İnfluenza mevsimi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gönül Tavır, grip aşısı olunmasını önerdi.

Dr. Sami Ulus Çocuk Hastalıkları Enfeksiyon Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Gönül Tanır, havaların yeniden soğumasıyla grip ve soğuk algınlığı vakalarında artış olduğunu söyledi. Soğuk algınlığı ve gribin iki ayrı klinik tablo olduğunu belirten Doç. Dr. Tanır, “Soğuk algınlığına çok çeşitli virüsler neden olabilirken gribe İnfluenza A ve B virüsleri yol açar. Her yıl, bir önceki yılın ekim ayından başlayıp mart ayına kadar uzayan İnfluenza mevsimi vardır. Buna mevsimsel İnfluenza diyoruz. Bu mevsimsel İnfluenza her yıl bu aylar beklenir” dedi.
Gribin bulaşma şeklinin en fazla damlacık yoluyla olduğunu aktaran Doç. Dr. Tanır, gripli bir kişinin ağzından ve burnundan çıkan salgıların karşısındaki kişiye temas etmesi halinde bu kişinin de gribe yakalanması ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi.
Grip aşısı öneriliyorDoç. Dr. Tanır, grip olan bir kişinin temas ettiği yüzeylere dokunanların ellerini yıkamamasının da hastalanmasına neden olacağını vurgulayarak, “İnfluenza kalabalık yerlerde görülür. Okullarda, kreşlerde, toplu yaşanan yerlerde, ev içinde bir kişi hastalandıktan sonra ikinci kişinin hastalanma riski vardır” diye konuştu. Doç. Dr. Tanır, 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı bulunanların, sağlık çalışanlarının grip mevsimi başlamadan önce mutlaka aşı yaptırması gerektiğine dikkati çekerek, “İnfluenza, aşısı olan ve aşıyla önlenebilen bir hastalık. Aşıyı öneriyoruz. Gebelerin de mutlaka aşılanması gerekiyor. 39-40 dereceyi bulan ateş, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, titreme, burun akıntısı ya da tıkanıklığı, çok sayıda belirtiyle ortaya çıkan ve insanı yatakta tutan bir hastalıktır. Soğuk algınlığı olan bir kişide ateş ve kas ağrıları olmaz. Sadece burun akıntısı, tıkanıklığı ve öksürük olur.”
Grip ölümcül
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından Antalya’da düzenlenen “18. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi” kapsamında yapılan basın toplantısında konuşan TİHUD Başkanı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, gribin önemine dikkat çekerek gribin bir soğuk algınlığı olmadığını, öldürücü bir hastalık olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ünal, Kış aylarında sıkça görülen gribin bazı kronik hastalıkları bulunanlar, kanser tedavisi görenler ve gebeler için öldürücü olabileceğini belirtti. “TÜRKİYE’DE 23-24 MİLYON AŞI YAPILMASI GEREKEN İNSAN VAR”Türkiye’de aşı yapılması gereken insan sayısına ilişkin bilgiler veren Prof. Dr. Ünal, “Aşının yararını tartışıyorlar. Bir doktor açıklama yapıyor işte ‘Geçen sene canlı aşı yapılan Amerika’da koruculuğu yüzde 10 oldu’ doğru. Sadece çocuklara yapıldı yetişkinlere yapılmadı. Koruyuculuğu düşük oldu çünkü aşının hazırlanışında sorun vardı. Biride çıkıp diyemiyor ki canlı aşı Türkiye’ye gelmedi kullanılmıyor. Bunu bilmeden grip aşısı korumuyor diyorlar. 23- 24 milyon aşı yapılması gereken insan var. Ancak Türkiye’ye her sene gelen aşı miktarı 2.3 milyon civarında. Yüzde 10’larda kalıyor. Mevsimsel gribin ABD yıllık maliyeti 8 buçuk milyar dolar. O nedenle bütün toplumu aşılamaya çalışıyorlar. Biz çok akıllıyız da onlar mı bu işi bilmiyor? Dünya Sağlık Örgütü listesinde aşı yapılması gerekenlerin başında gebeler, 65 yaş üstü kişiler ve altta kronik hastalıkları olanlar” dedi.DOKTORLARIN GÖZÜNDEN GRİP AŞISI: “KORUYUCULUĞUNDAN EMİN DEĞİLİM”İstanbul’da 300 doktor üzerinde yapılan bir araştırmaya da değinen Prof. Dr. Ünal, sağlık personelinin aşıya bakışıyla ilgili şunları söyledi:“Vatandaş isteksiz doktor isteksiz, aşılama oranı yüzde 5’in altında. Vatandaş istekli ama doktor ne gerek var diyor, aşılama oranı yüzde 35’lerin altında. Vatandaş isteksiz doktor biliyor ve yapıyor, aşılama oranı yüzde 85. İstanbul’da 300 civarı hekime soruluyor. ‘Hayatınızda hiç grip aşısı yaptırdınız mı? 180’i hayır yaptırmadım. Neden yaptırmadın? Yüzde 46 ‘Grip aşısının koruyuculuğundan emin değilim’. Yüzde 32’si aşı gribe neden olabilir diyor. İşte bunu anlamıyorum. Aşı dediğimiz virüs çoğaltılıp ayrılıyor. Hastalık yapması söz konusu değil” dedi.
Grip olan kişi 3 gün evden çıkmamalı
Grip olan bireylerin toplumdan kendisini ayırması gerektiğini ifade eden Tanır, şunları kaydetti:
“Gripli olan birey, hastalığı iyileşene kadar üç gün kendine ayırmalıdır. İnfluenzalı bireyler toplum içine çıkarsa yeni yeni vakaların toplum içinde olması mümkündür. Domuz gribi dediğimiz virüs şu anda mevsimsel grip virüsüdür. Bu seneki aşının içinde ‘H1N1’ virüsü de vardır. İnfluenza kendi yapısında başka hayvanlardan antijen alarak kendini değiştiriyor. Her sene aynı İnfluenza olmuyor. Biz bu mevsim hangi virüsler değişiyor, izliyoruz. Gelecek seneki aşı buna göre hazırlanıyor. Ailelere önerim, çocuklarına sık sık el yıkamayı öğretmeleridir. Bizim salgılarımızla bulaşan yüzeylere değdikten sonra elimizi yıkamazsak bu, hastalanmamıza neden oluyor.”
Tanır, hem çocukların hem de büyüklerin solunum hijyenini öğrenmesi gerektiğini aktararak, “Havaya hapşırmak yerine dirseğinizin ön kısmına ya da mendile hapşıracaksınız. Hastalanan çocuğu okula göndermemek de bir önlemdir. Mevsimsel olarak gripte artış var, şubatta artış olur, mart sonuna doğru düşer.” sözlerine yer verdi.
Grip ve nezle stresi seviyor
Kış aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklıklarının düştüğünü ve vücudun direncinin azaldığını belirten Psikoterapi Uzmanı ve Aile Hekimi Dr. Mehmet Karakaya, stresin de ‘nezle’ ve ‘grip’ başta olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkardığını bildirdi. Dr. Karakaya, “Biz doktorlar, insanı zamansız da yakalayan bu tip hastalıkların arka planında, böyle psikolojik üzücü problemlerin de olduğunu artık görüyoruz. Grip olan kişiler, ‘Evet hocam iki gün önce eşimle tartışmıştım’ veya ‘İki üç gün öncesinde işyerinde üzücü bir şey yaşadım hocam’ gibi bu tip olumsuz hadiseleri yaşadıklarını anlatıyor. Bu kişilerde, stres nedeniyle vücudun ‘immün sistem’ dediğimiz savunma mekanizması zayıflıyor ve çok kolay grip ve nezle gibi rahatsızlıklara yakalanıyorlar. Aynı serviste çalışan insanların çoğu sağlıklı iken, sadece sizin grip olmanız nedendir sorusunun gizli cevabı belki de buradadır” diye konuştu. Stresi arttıran 10 duruma dikkatSoğuk algınlığı riski ve stres derecesi ilişkili Pek çok kişinin, günlük yaşamında stresi bir dereceye karşı yönetebildiğini ve kısa süreli ‘akut streslere karşı uyum yollarını bulabildiğini kaydeden Dr. Karakaya, şunları anlattı: “Ancak şiddetli, uzun süreli ‘kronik stres’ durumlarında ise enfeksiyonlara karşı vücudumuzun bağışıklık sistemini etkileyen olumsuzluklar oluşur. Böyle stres durumlarında vücudumuzda enfeksiyon riski artar. Hatta verem, zona, ülser ve diğer birçok hastalıkların da stresle yakından ilişkisi olduğu bilinmektedir. Tabii bu durum, kişiden kişiye de değişir. Bazı insanlar stresi yüksek olsa da bu durum onların sağlığını etkilemeyebilir, ancak Amerika’da bir üniversitede 1991 yılında yayınlanan ortak çalışmada, soğuk algınlığı riskinin bir kişinin hayatında stres derecesiyle orantılı olduğu gösterilmiştir. Aynı Üniversite’de 1998 yılında yapılan başka bir çalışmada ise, en az bir ay süreyle (işsizlik ya da aile içi tartışmalar gibi yaşam olayları için) kronik stres yaşayan insanların, soğuk algınlığı, grip gibi enfeksiyonları daha sık yaşadığı ortaya çıkmıştır. Sağlığımız için bu yüzden, stresi az, sağlıklı beslenen, soğuk havalarda sıkı giyinen, hayata pozitif bakabilen insanlar olmak zorundayız.” Turşu gribe kafa tutuyorGrip olmamak için çamaşır ütüleyin
KAYNAK : Yenişafak