Doğru duruşun tarifi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Pınar Müge Sarıkaya, yanlış duruşun bel, boyun, baş, sırt, bacak kasları, sindirim sistemi, tendonlar, parmaklar ve bileklerde ciddi sorunlara yol açabildiğini belirtti. Çocukların küçük yaşta doğru duruşa alıştırılması gerektiğini söyleyen Dr. Sarıkaya, “Baş dik, ileri ve geri eğiklik yapmaksızın, yanlardan bakıldığında kulaklar tam omuzlar hizasında olmalı” dedi.

Doğru duruşun tarifi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Pınar Müge Sarıkaya, doğru duruş hakkında seminer verdi. Uzm. Dr. Sarıkaya, sinevizyonla desteklediği ve uygulamalı olarak gerçekleştirdiği sunumda, yanlış duruşun fıtık, başta olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabildiğini belirtti. Uzm. Dr. Pınar Müge Sarıkaya doğru duruşu şöyle özetledi:

“Baş dik, ileri ve geri eğiklik yapmaksızın, yanlardan bakıldığında kulaklar tam omuzlar hizasında olmalı. Göğüs dik durmalı, bel ve boyundaki çukurluklar normalden fazla veya az olmamalıdır. Karın düz olmalıdır. Omuzlar dik olmalı, çökmüş gibi olmamalıdır.”
Ağaç yaş iken eğilir

Dr. Sarıkaya, toplumumuzun büyük bölümünün beden duruşunun yanlış olduğunu söyledi. Bilgisayar başında ya da uzun süreli ayakta çalışma ve fazla kilo gibi birçok etken nedeniyle insanların yanlış duruş sergilediğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Özellikle çocuk yaşlarda edinilen yanlış alışkanlıklar, ileride ciddi sorunlara yol açıyor. ‘Ağaç yaş iken eğilir’ mantığıyla, çocuklarımızı doğru duruş pozisyonuna alıştırmalıyız” dedi. Dr. Sarıkaya, yanlış duruşun bel, boyun, baş, sırt, bacak kasları, sindirim sistemi, tendonlar, parmaklar ve bileklerde ciddi sorunlara yol açabildiğini belirtti.

Çanta seçimine dikkat

Dr. Sarıkaya sunumunda, çantaların tek yana asılanlardan değil, iki omuza dengeli şekilde asılan türlerden seçilmesi gerektiğini de vurguladı. Dr. Pınar Müge Sarıkaya, diğer yandan yerdeki nesneleri kaldırırken dizlerin hafifçe bükülerek gerektiğini, böylece bele binen yükün azaltılabileceğini kaydetti.

Bel ağrısı yaşam kalitesini etkiliyor

Uzmanlar, stres, hareketsiz yaşam, aşırı kilo alımı ve ofis tarzı çalışma şeklinin bel ve boyun ağrılarına neden olduğunu ifade etti.Fizik Tedavi Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Gülten Tan, bel ağrısının en sık iş gücü kaybına neden olan rahatsızlıkların başında geldiğini belirterek, kronikleşen bel ağrılarının hayat kalitesini düşürdüğünü söyledi. Yrd. Doç. Dr.Tan, “Bel ağrıları günümüzde çok sık karşılaşılan sağlık sorunlarının başında geliyor. İnsanların yüzde 60-80’i hayatlarının bir döneminde bel ağrısı şikayeti ile karşılaşmaktadır. Bu nedenle öncelikle hastanın bu yönde eğitilmesi gerekmektedir. Bel ağrısının tedavisinde amaç ağrının giderilmesi ve tekrar oluşmasının önlenmesidir” dedi.Fıtık sanılabiliyorBel ağrısının başka sağlık sorunlarıyla karıştırılabildiğini kaydeden Yrd. Doç.Dr. Tan, “Özellikle yoğun iş yaşamındaki kişilerin gün içinde yaşadığı stres bel ağrısına neden olabilir. Bel ağrısı günlük hareketleri kısıtlayarak, ayakta durmayı, yürümeyi ve oturmayı bile zorlaştırabiliyor. Bu şikayeti yaşayanlar genelde fıtıktan şüpheleniyor ancak bel ağrısının başka bir çok nedeni olabilmektedir. Ağrı derecesi kişiden kişiye göre değişir ve sadece ağrıdan yola çıkarak tanı koymak zordur” diye konuştu. Bel kalınlığı hayra alamet değilFormunuzu koruyunBazı mesleklerin bel ağrısına neden olabildiğini kaydeden Yrd. Doç.Dr.Tan, “Bel ağrısı en sık fabrika ve benzeri yerlerde çalışanlar, sağlık elemanları, itfaiyeciler, otobüs ve kamyon şoförleri ile ofis çalışanlarında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle hastaya çalışma ve dinlenme sırasında omurgaya binen yükün azaltılması, belini daha iyi tanıması ile genel vücut formunu ve duruşunu düzeltme konularında bilgiler verilmelidir” dedi.Hekime başvurunFizik Tedavi Uzmanı Yrd. Doç.Dr.Tan, şunları söyledi: “Günlük yaşamda ağrı oluşturan pozisyonlardan kaçınmak, ayakta veya otururken duruş pozisyonuna dikkat etmek, ağırlıkları doğru biçimde kaldırmak ve taşımak ile doğru yatak seçmek ve gövde kaslarını geliştirmek bel ağrısının yaşanmasını önlemektedir. Altı haftadan uzun süren ağrılarda kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanmak yerine uzman hekimlere başvurulmalıdır. Yanlış bir hareket veya ilaç kullanımı dönüşü olmayan sağlık problemlerine neden olabilir.” Bel incelten meyveler

Herkesin kanayan yarası: Bel ağrısı

Bel ağrılarının en sık karşılaşılan sebeplerinden birinin bel fıtığı olduğunu ifade eden Prof.Dr. Bahadır, “Bel fıtığı kabaca omurların arasında yer alan ve bir tür süspansiyon tedavisi gören kıkırdak diskin iç kısmının sert dış kapsülünü yırtarak dışarı çıkması ve sinirlere bastırarak ağrıya yol açmasıdır. Bel fıtığı değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Kimi hastada bel fıtığı aniden, kimi hastalarda ise yavaş yavaş başlar. Ani başlangıçlı fıtıklarda genellikle ağır kaldırma, travma yada ona benzer bir sebep vardır. Bir grup hastada ise birkaç ayda bir olan kısa sürede kendiliğinden geçen ağrılı bel tutulması atakları vardır. Hastalar her defasında düzeldiklerinden bunu önemsemezler ama en sonunda bu hastalarda şiddetli bel tutulması ve ağrı başlar. Hafif dereceli bel fıtıklarında hasta ağrıyı genelde belinde hisseder. Şiddetli fıtıklarda ise ağrı genelde belden başlar ve bir bacağa yayılır. Ağrı ile beraber bacakta uyuşma, güç kaybı, refleks kayıpları ortaya çıkabilir. Öksürmekle ıkınmakla ağrı şiddetlenebilir. Hafif vakalarda bel fıtığı kendiliğinden ya da ilaç ve istirahatle çabucak iyileşir. Doktora başvuran hastaların büyük kısmı daha önce bir çok kez beli tutulup düzelmiş hastalar olup son bel ağrısı atağı düzelmediği için başvuran hastalardır.” diye konuştu.İlk tedavi: İstirahat ve ilaçFizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Bahadır, bel fıtığında ameliyat dışı hangi tedaviler uygulandığı hakkında şu bilgileri verdi:“Hekimin yaklaşımı aslında hastanın daha önceki hikayesine göre biraz değişebilir. Yavaş yavaş gelişen hafif bir ağrı ve bel tutulması ile aniden şiddetli ağrı ile başlayan bir bel fıtığının tedavi girişimleri bir miktar değişiklik arz eder. Ama genellikle istirahat, ilaç tedavisi ilk seçilecek tedavidir. Burada istirahatten kastedilen aktif istirahattir. Kesinlikle yatak istirahati değildir. Eskiden ve halen bazı doktorlar tarafından hastaya önerilen “10 gün- 20 gün sırt üstü sert zeminde yatacaksın hiç kalkmayacaksın” tarzındaki yaklaşımların modern tıpta yeri yoktur. Bu hastaya yarar değil zarar verir. Eğer hasta kalkıp dolaşabiliyorsa, oturabiliyorsa bu aktiviteleri yapabilir. Ama uzun oturma, uzun süreli yürümekten kaçınması söylenir. İlaç ve aktif istirahat tedavisi ile düzelmeyen hastalarda fizik tedavi ilk seçilecek tedavi olmalıdır. Genelde 15 seanslık fizik tedavi programı hastaların çoğunluğunda başarı sağlamaktadır. Bizim kendi kliniğimizde ise fizik tedavi ve ozon enjeksiyonu beraber uygulanmaktır. Fizik tedaviye eklenen haftada 2-3 seans ozon enjeksiyonu ile tedavideki başarı oranımız yüzde 80-90’lara çıkmaktadır. Bu tedavilerle iyileşmeyen hastalara belden kortizon enjeksiyonu uygulanabilir. Belden bir iki farklı şekilde uygulanabilen kortizon enjeksiyonundan da fayda gören hastalar olmaktadır.”

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ