‘Din ve siyaset içe içe iki gerçekliktir’

“Siyasetname Okumaları”nda konuşan Prof. Dr. Kadir Canatan, “Din ve siyaset hayatımızın iç içe geçmiş iki gerçekliği, bunlar birbirini mutlaka etkiler” dedi.

‘Din ve siyaset içe içe iki gerçekliktir’

04 Ocak 2018 Perşembe 08:15

Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü’nün düzenlediği “Siyasetname Okumaları”, Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Programda konuşan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Canatan, İslâm siyaseti üzerine yazılmış ilk eser olan Maverdi’nin “Ahkam-ı Sultaniye” isimli siyasetnamesinden bahsetti.

MAVERDİ SİYASETE HUKUKSAL VE FIKHİ YAKLAŞIR

Maverdi’nin Ahkam-ı Sultaniye isimli eserinin siyaset konusuna nasıl yaklaştığına dair bilgiler veren Prof. Dr. Kadir Canatan, “Maverdi siyasete hukuksal ve fıkhi olarak yaklaşır, tipik bir hukuk adamının siyasete yaklaşımı nasılsa, Maverdi’nin de yaklaşımı aynıdır. Maverdi’nin eserinde ele alınan konular fıkıh kitaplarının değişik bölümlerinde incelenmekle birlikte, eser bunları toplu ve müstakil olarak ele alan ilk kaynaklardan birisi olması açısından önemlidir” dedi.

İSLÂM’DA DİN VE DÜNYA İŞLERİ AYRI DEĞİLDİR

İslâmiyet’te din ve dünya işleri ayrı olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kadir Canatan, şunları söyledi:

“Din ve siyaset hayatımızın iç içe geçmiş iki gerçekliği, bunlar birbirini mutlaka etkiler. İslâm’daki ilk üç büyük mezhepleşmenin temelinde siyasi bir çatışma vardır. Harici’ler, İslâm dünyasında grup mantığıyla ortaya çıkan ilk gruptur, daha sonra Şafi’ler ortaya çıkıyor. Bunların dışındakiler ise kendilerini ehli sünnet olarak nitelendiriyorlar. Bu iki grubun siyaset konusundaki düşünceleri de taban tabana zıttır. Düşünüldüğünde aynı kitaptan beslenen, ortak bir dine, ortak bir Peygamber’e sahip olan bu insanlar, beşeri bir faaliyet olan siyasette ayrı düştüler. İslâmiyet’te din ve dünya işleri ayrı değildir, siyasetin niçin gerekli olduğuna ve bir devletin niçin olması gerektiğine dair Müslüman hukukçular iki gerekçe sunar. Birincisi akli bir gerekliliktir; çünkü toplum halinde yaşayan insanlar çeşitli haksızlıklara uğrayabiliyorlar ve bu haksızlıkların çözülmesi için bir devlete ihtiyaç vardır. İslâm tarihindeki bütün fırkalar devletin gerekliliğini ortaya koymuştur, sadece Hariciler buna karşı çıkmıştır. Hariciler, Müslüman anarşistlerdir. İlk kez onlar ‘Devlet diye bir şeye ihtiyaç yoktur, her toplum kendisini yönetsin’ demiştir ama onun dışındaki tüm fırkalar bunun gerekli olduğunu savunur. İkinci gerekçe de dinidir. Dini kaynaklarımız da bir yöneticinin bir devletin olması gerektiğini söyler.”

KAYNAK : yeniakit

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ