Digital Age Tech Summit Türkiye’nin ve Dünyanın inovatif zihinlerini ağırladı

Teknolojiyi odağına alarak bu yıl 14. kez düzenlenen Digital Age Tech Summit, dijital dünyanın en yaratıcı isimlerini buluşturdu.

Digital Age Tech Summit Türkiye’nin ve Dünyanın inovatif zihinlerini ağırladı

Garanti BBVA kurumsal sponsorluğunda, “Future Proofing” temasıyla online olarak gerçekleştirilen Digital Age Tech Summit 2021, teknoloji dünyasının liderlerini buluşturdu. Yeni iş modellerinin işlendiği “Digital Inspiration” ve teknolojinin hayatımıza getirdiği sorunların çözümüne odaklanan “Technological Wellbeing” salonlarında izleyicilerini ağırlayan etkinlikte dünyanın yakından takip ettiği, aralarında Dr. Sandhya Sriram, Levent Erden, Prof. Pınar Özcan, Prof. Daniel Levitin, Gerfried Stocker ve Duncan Stewart’ın da yer aldığı isimler izleyicilerle buluştu.

Etkinliği değerlendiren MediaCat ve Digital Age Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan, Digital Age Tech Summit’te bu yıl finans, sağlık, perakende, dijital kültürler, tüketici elektroniği ve toplumsal hayatta dijitalleşmenin etkileri gibi geniş bir yelpazede öne çıkan trendlerin ele alındığını belirtti. Bu yıl “Future Proofing” temasıyla işlenen konu başlıklarıyla teknolojinin pandeminin de etkisiyle yaşantımızın her alanına etkisi ve geleceğe dönük öngörülerin katılımcılarla buluştuğunun altını çizdi.

Erden: “Tüketiciler sadece kendilerine ait olan ürünleri tercih edecek”

Digital Inspiration salonunda gerçekleşen ilk oturumda Pelin Özkan’ın sorularını cevaplayan Levent Erden, NFT’nin (Non-Fungible Token) hayatımızdaki yerini anlattı. NFT’yi dünyanın en geniş noterlik hizmeti olarak nitelendiren Erden, kavramsal olarak NFT’yi bir işin gerçek sahibinin tescili olarak tanımlanabileceğinin altını çizdi. Erden sanattan, habere, oyun dünyasından reklam sektörüne kadar NFT’nin daha da gelişerek hayatlarımıza nüfuz etmeye devam edeceğini belirtti. Blockchain teknolojisinin önemine de vurgu yapan Erden, pandemi sonrasında sahip olmak ve ait olmak kavramlarının seçimlerimizde belirleyici olacağının altını çizdi. Tüketicilerin önümüzdeki dönemde yaygın olarak kişiselleştirilmiş ve sadece kendilerine ait olan ürünleri tercih edeceklerini söyleyen Erden, markaların da tüketiciye özgün kişisel ürünlere yöneleceğini vurguladı.

Veri odaklı fintech’lerin dönemi başlıyor!

Online olarak gerçekleşen etkinliğin konuşmacılarından Oxford Üniversitesi Finans ve Teknoloji (Fintech) İnsiyatifi Direktörü ve Saïd Business School Girişimcilik ve İnovasyon Profesörü Pınar Özcan, dijitalleşme ile değişen rekabet ortamı ve açık bankacılık kavramlarını anlattı. Yapay zekâ odaklı sektörlerin yükseleceğinin altını çizen Özcan, tüketicilerin kullanım alışkanlıklarına göre finansal hizmetlerin çeşitlendirildiğini ve kişiye özel finansal danışmanlık hizmetlerinin verilmeye başlandığını söyledi. Daha fazla veri odaklı fintech’lerin ortaya çıkmaya başlayacağını ifade eden Özcan, gelecekte teknoloji şirketleriyle bankaların ortaklıklarının artacağını vurguladı.

Dijital Ekonominin Yeni Kodları: Sağlık, İnovasyon, Performans

Yönetim Danışmanı Ebru Çapa’nın moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Dijital Ekonominin Yeni Kodları: Sağlık, İnovasyon, Performans’ oturumunun konuklarından Lardi&Partner Consulting Gmbh CEO’su Kamales Lardi, pandeminin etkisiyle dijital ortama geçişin hızlandığını belirtti. Fiziksel ve dijitalin yakınlaştığını vurgulayan Lardi, dijital dönüşümün müşterilere etkisini aktardı. Garanti BBVA, Müşteri Çözümleri ve Dijital Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Işıl Akdemir Evlioğlu ise pandemiyle birlikte müşteri beklentilerinin çok değiştiğini ve birincil önceliklerinin iş sürdürülebilirliği olduğunu kaydetti. Güven unsurunun ve proaktif olmanın öne çıktığını belirten Evlioğlu, müşterileri için daha akıllı ve özelleştirilmiş, kişisel deneyimler sunmaya odaklandıklarının altını çizdi. Gelecekte dijitalleşme ve insan dokunuşunu dengelemenin önemli olacağını vurgulayan Işıl Akdemir Evlioğlu, sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için finansal tavsiyeler veren şirketlere dönüşmenin önem kazanacağını belirtti.

Laboratuvarda üretilmiş et örneklerinin ticari satışını onaylayan ilk ülke olan Singapur’da kurulan Shiok Meats’in Kurucu ve CEO’su Dr. Sandhya Sriram, “Şirketimizin adı fantastik ve lezzetli kelimelerinden geliyor. 2018 Ağustos ayında faaliyete başladık. İlk ürünlerimizi 2019 Mart ayında ürettik. 2021 içerisinde Singapur’da ürünümüzün lansmanını yapmayı planlıyoruz. 20’den fazla çalışanımız var. Karides en besleyici proteinlerden biri ve sağlık açısından çok yararlı. Ekonomik açıdan baktığımızda 25 milyar dolarlık bir piyasası var. Şirketimizde alternatif bir yöntemle, kök hücreleri kullanarak üretim yapıyoruz. Üretim sürecimizde herhangi bir kimyasal kullanmıyoruz. Kök hücreyi canlı bir hayvandan alıp, kontrollü bir ısıda ve uygun ortamda üretim yapıyoruz. 4-8 gün içerisinde karides ve ıstakozu aynı tat ve kokuyla üretebiliyoruz. Singapur hükümetinden çok destek görüyoruz. Diğer ülke ve hükümetlerle çalışmak için de çok heyecanlıyız” dedi.

Ars Electronica Co CEO’su ve Sanat Direktörü Gerfried Stocker, “İş ve Toplum Üzerindeki Etkileriyle Sanatın Gücü” sunumuyla Technological Wellbeing sahnesindeydi.  Stocker şunları söyledi: “Bugün baktığımızda her bireyin uzmanlık alanını aşan bir zorlukla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Yeni teknolojileri artık kültürümüzün bir parçası olarak görmeliyiz. Ancak böyle görürsek bir araç olarak kullanabiliriz. Sanat, teknoloji, toplum üçgenine bakarsak sanatın yerinin ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. Sanat elbette bu oyunun tek bir parçası değil. Sanatçıların bir katalizör görevi var. Ars Electronica olarak 40 yıllık deneyimimize dayanarak sanatı ve sanatsal düşünceyi kullanarak inovasyon sürecini yönetiyoruz.”

Prof. Hidalgo: “Teknolojiyi kendi korku, umut ve bilişsel önyargılarımızın yansıması olarak görüyoruz”

Uygulamalı yapay zekâya olan katkılarıyla tanınan University of Toulouse, Center for Collective Learning Direktörü Prof. César A. Hidalgo, Digital Age Tech Summit’te yaptığı konuşmada insanların, insanları ve makineleri nasıl yargıladıklarını yaptığı birçok deney üzerinden ele aldı. Hidalgo, ‘‘Teknolojinin, insanın karar ve davranış biçimlerinde her zaman olduğu gibi olumlu yansımaları olmayabilir. Biz teknolojiyi kendi korku ve umutlarımızın ve aynı zamanda bilişsel önyargılarımızın yansıması olarak göüyoruz. Yani biz insanların yapay zekâya bakış açıları bu denklemle bağlantılı. Psikolojik olarak insanı makinelere göre pozitif ayrımcılık uygulayarak daha olumlu görme eğilimindeyken teknolojiyi ise daha çok yargılama eğilimindeyiz. Birçok araştırmayı odak noktası olarak aldığımızda temelde insan ve makine arasında bir farkın olmadığını görüyoruz. Yine bu araştırmaların sonuçlarına baktığımızda ise insanları makinelere, yapay zekâlara göre daha bilinçli ve ahlaki değerlere sahip olarak görürüz. Bu durumda görülen o ki insanlar, insanların davranışlarını niyetleriyle yargılarken makineleri ve yapay zekâyı çıktılarıyla yargılıyor. Bir kaza sırasında insanlar, insanların eylemlerine sorumluluk yüklemezken yapay zekâları sorumlu tutuyor. Yani bunların hepsi insanların, insan ile makineler ve yapay zekâyı algılayışı arasındaki büyük farklılıklardan kaynaklanıyor’’ dedi.

Kent plancısı ve oyun tasarımcısı Kostanstinos Dimopuolos, ‘Toplumsal Olasılıklar; Kentin Geleceğini Oyunlarla Tasarlamak’ başlıklı konuşmasında oyun şehirlerini tanımladı. Oyun şehirlerinin kentsel formlar olduğunu belirten Dimopuolos, “Farklı oyun şehirlerinin hayatımızın bir parçası olması 50 yılı aştı. Oyuncular, mimariyi ve mekânsallığı deneyimleyebiliyorlar. Hikâye anlatıcılığı ve oyunun tasarımı son derece önemli, oyunlarda kamu ve özel alanlar mevcut. Bu kamu alanları etkileyici seviyede ortamlar yaratıyor ve turistlerle dolu mekânlar görüyorsunuz, özellikle pandemi döneminde simülasyon ortamında bu tarz gerçeklik içeren deneyimleri yaşamak iyi geliyor. Video oyunlarda mekân kurgularken en önemlisi kentsel dokuyu oyuncuya aktarmak. Bu kurguda anlamda sosyalleşmeyi de mümkün kılıyoruz” şeklinde konuştu.

Coote: “Sosyal kontratlar yeni bir ekonomi oluşturmamıza yardım edebilecek bir yöntem”

Silikon Vadisi önderleri tarafından savunulan ve birçok Avrupa ülkesinde toplumsal referanduma sunulan bir öneri haline gelen toplumsal temel gelir modeli hakkında konuşan New Economics Foundation Baş Araştırmacısı Anna Coote, ‘‘Sosyal kontratlar pandemiden sonra yeni bir ekonomi oluşturmamıza yardım edebilecek yeni bir yöntem. Sosyal politikaların ise adil ve sürdürülebilir olması lazım çünkü insanlık olarak güvenli bir alana ihtiyacımız var. Hepimiz yaşamımızda temel ihtiyaçlarımızı karşılaması için yeterli bir gelire ihtiyaç duyuyoruz. Ancak her zaman için ihtiyaç duyduğumuz şeyi alamayız. Sadece nakit gelir bunun için yeterli değil” ifadelerini kullandı.

Prof. Levitin: “Yaşlanmayı yeniden tanımlamak gerekiyor”

University of Southern California Institute for Creative Technologies, Medical VR Direktörü Prof. Albert ‘Skip’ Rizzo, ‘Geleceğe Yakın Bakış: Sanal Gerçeklikle Gelen Bireysel Sağlık’ başlıklı sunumunda yapay zekânın klinik alandaki kullanımına dair son gelişmeleri aktardı. Nörobilimci, müzisyen ve yazar Prof. Daniel Levitin ise ‘Görünmezlik Perdesini Kaldırmak: Dijital Dönüşüm Dünyasında Aktif Yaşlanma’ başlıklı konuşmasında, “Öngörülemez bir dönemde yaşıyoruz. Tarihte uzun zamandır görmediğimiz kadar uzun yaşayan insanların yaşında bir artma gözlemlediğimiz bir dönemdeyiz. Yeni toplum yapısı içerisinde yaşlanmak ne demek bunu yeniden tanımlamak gerekiyor. Bugün itibariyle 85 yaşında olan insanlar 50 yıl önce 65 yaşında olan insanların durumunda. Mental yaşlanmanın dışında hepimiz deneyim aracılığıyla öğreniyoruz. Daha uzun deneyim edinen bir beyin daha iyi çözüm üretebiliyor” şeklinde konuştu.

Konuşmasında toplum ve kamu kuruluşlarındaki değişimlere ve bu yeni kriz dünyasında çevik kalabilmelerine değinen University College London, İnovasyon ve Toplumsal Değer Profesörü Rainer Kattel, “Kamu kurumlarının 21. yüzyıl ekonomisinde çevik ve istikrarlı kalabilmesi için inovasyon çok önemli. Bu yüzyılın ilk çeyreğine bakıldığında birçok ülkenin büyüdüğünü görüyoruz. Fakat aynı zamanda karbon ayak izleri de artıyor. Burada bahsetmemiz gereken büyüme türü aslında daha dahiliyetçi ve karbon ayak izi olmayan büyümeler diyebiliriz. Büyümenin yönünü değiştirmek istiyorsak inovasyonun gelişimini de şekillendirmek zorundayız” dedi.

Digital Age Tech Summit’te sahne alan Danone Uzman Beslenme Ürünleri Pazarlama Direktörü Pelin Aydoğdu ve Danone Global Tüketici Deneyimi Direktörü Goetz Klingelhoefer tüketici değer yolculuğunu, yani aşk yolculuğunu şöyle tanımladı; “Aşk bir yolculuktur ve bizim tüketicilerimiz de karar vermede bir yolculuk yaşıyor. Bu yolculuk özetle, tüketicinin attığı adımların dizisidir. İşletmeler genelde kendi ticari yolculuklarını düşündüğü için hataya düşüyorlar. İşletmelerin tüketiciyi bu yolculuğun kalbine koyması lazım.”

Reklamcı, Deeper Yönetici Ortağı İhsan Özçıtak ve Deeper İş Geliştirme Direktörü Işıl Karaaslan Yıldırım, Deeper’ın yaptığı ‘Dünyanın Derdine Düştük’ başlıklı araştırmanın sonuçlarını açıklamak üzere Digital Age Tech Summit’teydi: “Verilerimize baktığımızda; insan davranışlarındaki en temel konulardan biri olan alışkanlıkların bireysel değil, etraftaki kişilerin etkisiyle oluştuğunu söylemek mümkün. Örneğin; siz arkadaşınızın alışkanlıklarını yüzde 45 oranında etkilerken, onun bir arkadaşını etkilemesi yüzde 25 oranında, arkadaşınızın arkadaşının arkadaşını ise yüzde 10 oranında etkileyebiliyorsunuz. Bir kitleyi etkilemek üzerine kurulu yaşamda sosyal medyaya baktığımızda takipçileriniz aynı tarz insanlardan oluşuyorsa bu sizin başarılı olmadığınızı gösterir. Instagram üzerinden yaptığımız analizler sonucunda merkezde olmanın en temel özelliğinin bir ailede tek bir kişiye dokunarak, diğer aile üyelerini de etkilemek olduğunu gördük.”

Tüketici ve iş teknolojileri, medya, eğlence ve telekomünikasyon konularında deneyim sahibi Deloitte Kanada, TMT Araştırma Direktörü Duncan Stewart, ‘Streaming, İşletme Ağları ve Kırsal İnternette Son Trendler’ başlıklı sunumuyla Digital Age Tech Summit’teydi. Stewart, “YouTube dünya çapında günlük 1,7 milyar saat izleniyor. Bu da günde ortalama yarım saat izlendiği anlamına geliyor. 2021’de 2 milyar saat izlenmesi bekleniyor” dedi.

Dijital Age Tech Summit etkinliği akşam Clubhouse’da yapılan Garanti BBVA: Yeni Başlayanlar için Açık Bankacılık yayını ile tamamlandı. Yayında MediaCat ve Digital Age Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan, Garanti BBVA Teknoloji, Deneyim Tasarımı Birim Müdürü Özge Atçı, Garanti BBVA Nakit Yönetimi Müdürlüğü Ürün Yönetimi ve İş Geliştirme Yöneticisi Cem Soydemir, Fintechtime Dergisi Yazı İşleri Müdürü Funda Güleç ve Alliance Manchester Business School Bankacılık Profesörü İsmail Ertürk bir araya geldi. Yayında konuşan Cem Soydemir, açık bankacılığın bankacılığı bir hizmet olarak tanımlayıp müşterilerin hizmeti üçüncü kanallardan aldığı bir sistem olduğunu ve 2022 yılı itibarıyla Türkiye’de resmi olarak açık bankacılık hizmetlerinin kullanılacağını belirtti. Fintech’lerin finans sektörüne derinlik ve zenginlik kattığını vurgulayan Funda Güleç de “Fintech’ler, fiyat avantajı sunuyor, rekabet gösterebiliyor, gençlerin dilinden anlıyor, finansal kapsayıcılık sağlıyor ve yeni çözümler sunuyor. Bunun yanında çok pratikler, hızlılar ve kişiselleştirilmiş deneyim konusunda da uzmanlar. Fintech’ler, 2020 yılındaki hızlarını 2021’de de sürdürüyorlar ve işbirliklerini güç birliklerine dönüştürdüklerini görüyoruz” dedi. Dijitalleşmeyle birlikte artık ürünün karmaşıklığının yanı sıra ürününün kullanılacağı kanalın da karmaşık hal almasıyla ruhsal sağlığın daha fazla tehdit altında olduğunu söyleyen İsmail Ertürk ise “Artık hem fintech’lerin hem de bankaların tüketicilerin ruhsal sağlını da göz önüne almaları gerekiyor” dedi.

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ