Darbeler kültürü de vuruyor
16. Bursa Edebiyat Günleri çok sayıda şair ve yazarın katılımıyla gerçekleşti. İki gün süren etkinlikte, darbelerin kültürel birikimi de kesintiye uğrattığı dile getirildi.

Evliyalar şehri yeşil Bursa geçen haftasonu edebiyatçıları ağırladı. Bu yıl 16.’sı düzenlenen Bursa Edebiyat Günleri’nde Türk siyasi hayatının en derin krizlerinden birini oluşturan darbelerin toplumsal yaşama, edebiyata ve sanata etkileri konuşuldu.
İki gün süren etkinlikte toplam beş oturum gerçekleşti, şairler okullarda öğrencilerle buluştu, ayrıca şairlerin şiirlerini okuduğu bir akşam düzenlendi.
HEDEF ‘ÇEVRE’DEKİLER
İlk gün düzenlenen oturumda konuşan Prof. Bekir Berat Özipek, Türkiye’de darbelerin çevreden gelen siyasetçileri hedef aldığını söyledi. Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan’ın, çevreden merkeze yürürken, büyük halk desteğini ardına alan siyasetçiler olduğunu dile getiren Özipek, “1960 darbesinden 15 Temmuz’a kadar darbelerin kime karşı yapıldığını izlediğimizde ‘çevre’ye karşı olan bu husumet açıkça görülüyor” dedi.
Geçmişte, TSK içinde liyakati dışlayıp, ideolojiyi ön plana çıkaran yapılanmadan dolayı FETÖ gibi şer odakların mağduriyet edebiyatı üzerinden kendine alan açabildiğini dile getiren Özipek, “Son yaşadığımız darbe girişiminde bu ideolojik katılığın bir payı yok mudur” diye sordu.
Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı yazar D. Mehmet Doğan ise darbelerin sadece siyasi alanda etkili olmakla kalmadığını, kültürel etkilerinin de ağır olduğunu söyledi. 1935 yılında ‘dil devrimi’nin çok şiddetli yaşandığına işaret eden Doğan, Türk musikisinin yasaklanmaya çalışıldığını, dile sürekli müdahalelerin yapıldığını hatırlatarak,“Bize devrim ve ınkılap olarak kabul ettirilen pek çok konunun darbeden başka şekilde açıklanması mümkün değil. Mesela ‘harf inkılabı’, ‘dil devrimi’ gibi ifadeler doğru değil. Bunlar dil darbesi, harf darbesi olarak adlandırılmalı’ dedi.
27 MAYIS’I GÖRMEDİLER
Yazar Abdullah Harmancı ve Gülşen Özer de Türkiye’de aydınların 27 Mayıs darbesini olumlayan bir yaklaşım içinde olduğunu dile getirdi. Edebiyatçıların 27 Mayıs darbesini es geçerken daha çok 12 Eylül’ü hedef aldıklarını dile getiren konuşmacılar, İslami kesime karşı yapılan 28 Şubat Postmodern darbesinin ise görmezden gelindiğini hatırlattılar.
Gülşen Özer ‘28 Şubat darbesinde nereye tutunacağımızı bilememiştik. Biraz da yenilmişlik duygusuyla sadece ayakta kalmaya çalıştık, bu yüzden 28 Şubat’ın edebiyatı da yapılamadı. Orada bir neslin önü kesildi, başörtülü kızların emekleri heba edildi, bunun romanını yazmak, toparlanmak vakit aldı’ diye konuştu.
Cumhuriyet Türkiye’sinin siyasi tarihine ilişkin önemli kitaplar kaleme alan Ercan Yıldırım da, Cumhuriyet dönemi düşünce hayatının dönemeçlerine dair bir konuşma yaptı. Konuşmacılar, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin bizzat millet direnişiyle karşılaştığını ve toplumun her katmanında bir ‘özgüven’in tecelli ettiğini dile getirdiler.
KAYNAK : STAR GAZETESİ