Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özür ile geçiştirilerek üzeri örtülebilecek bir konu değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Rize İl Kongresi’nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘NATO tatbikatında sergilenen terbiyesizlik kuru bir özür ile geçiştirilerek üzeri örtülebilecek bir konu değil. Bazı yanlışlar vardır ki onları aptallar değil ancak alçaklar yapar. Bu da işte böyle bir hadisedir.’ dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özür ile geçiştirilerek üzeri örtülebilecek bir konu değil

Erdoğan, Yenişehir Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Rize 6. Olağan İl Kongresi’ne katılarak partililere hitap etti.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak 15 yıldır, tüm illere hizmet götürmek, yatırım kazandırmak için gayret gösterdiklerini belirten Erdoğan, “Ata yurdumuz olan Rizemizin gönlümüzdeki yerinin ayrı olması kadar da tabii bir şey olmasa gerek.” diye konuştu.

Köksüz insanın, hiçbir yere ve hiçbir değere aidiyeti olmayan insan olduğuna işaret eden Erdoğan, “Biz ata topraklarımız Rize’den başlayarak, dalga dalga tüm bölgeleriyle, tüm vilayetleriyle Türkiye’nin tamamını yüreğimize ve zihnimize nakşettik. Rize’yi bir başka severiz, İstanbul’u bir başka, Ankara’yı daha bir başka, Kars’ından Edirne’sine, Trabzon’una, Hatay’ından Sinop’una, İzmir’inden Mardin’ine kadar her bir şehrimizi ayrı ayrı severiz. Bunun için ‘tek millet’ diyoruz, bunun için ‘tek bayrak’ diyoruz, bunun için ‘tek vatan’, diyoruz bunun için ‘tek devlet’ diyoruz. Ama birileri bunu anlamıyor.” dedi.

 

Partililerin “Bu gençlik seni başkan yapacak” tezahüratları üzerine Erdoğan, “Allah’ın izniyle bizler de sizleri dünyanın ilk 10 sırasına sokacağız, bunun hiçbir çıkışı yoktur. Geldiğimizde 26’ydık, 26’dan dünyada 17. sıraya Avrupa’da 16. sıraya yükseldik ve G20’ye girdik. Bu bir azmin, bir gayretin, bir koşturmanın, inanmışlığın neticesidir. Bunu birlikte yaptık, milletçe yaptık. Siz bize inandınız, biz size inandık ve buralara geldik. Şimdi hedef bir başka, şimdi hedef Allah’ın izniyle dünyada ilk 10’un içerisine girmek.” değerlendirmesinde bulundu.

Partililere “Bunu yapar mıyız?” diye soran ve “Evet” karşılığını alan Erdoğan, “Eyvallah, bu ülkeyi bizim başımıza yıkmak için ellerini ovuşturarak bekleyen o kadar çok güç, o kadar çok çevre var ki başka türlü başa çıkamayız.” ifadesini kullandı.

Partililerin uzun süren tezahüratları üzerine Erdoğan, “Maşallah iyi hazırlanmışlar.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize yöresine ait türkünün, “Dumanım yayılamam, ben senden ayrılamam, ben senden ayrılırsam halim yamandır, yaman.” şeklindeki sözlerini aktararak, “İşte biz de bu ülkeden, bu milletten ayrılamayız, Allah göstermesin eğer öyle bir durum ortaya çıkarsa halimiz sadece yaman olmaz, hepten duman oluruz. Çevremizde yaşananları görüyorsunuz. Milletimizin birliğinin, beraberliğinin, ülkenin bütünlüğünün, devletin varlığının ortadan kalktığı hiçbir yerde huzur ve güven göremezsiniz, gelecek umudu bulamazsınız. Bunun için ülkemize dört elle sarılacağız.” diye konuştu.

Ayakta kalabilmek için ezana, bayrağa, tarihe, kültüre sıkı sıkıya sahip çıkmak, maruz kalınan saldırıları rahatça bertaraf etmek için orduyu en güçlü ordu, polisi en güçlü polis, istihbaratı en güçlü istihbarat haline getirmek gerektiğini belirten Erdoğan, “Ekonomimiz güçlü olacak, üretimimiz, ihracatımız, istihdamımız yatırımlarımız kesintisiz sürecek ki önümüzü görebilelim.” ifadesini kullandı.

2002 Kasım’da göreve geldiklerinde Türkiye’nin IMF’ye borcunun 23,5 milyar dolar, Merkez Bankasının rezervinin 27,5 milyar dolar olduğunu anımsatan Erdoğan, “2013 IMF’ye borç kaldı mı? Kalmadı, bitti. IMF bizden borç istedi 5 milyar dolar. Arkadaşlara ‘Verin’ dedim. Baktılar ki Türkiye veriyor, vazgeçtiler.” diye konuştu.

Merkez Bankasının o günlerde 27,5 milyar dolar olan rezervinin 120 milyar dolara çıktığına işaret eden Erdoğan, “27,5 milyar dolar nere, 120 milyar dolar nere? Aslında biz 138’e çıkmıştık, bir gerileme yaşadık. Şimdi tekrar bunu toparlayacağız, o 138’i de geçeceğiz inşallah. Bu rezervi bulacağız.” dedi.

 

– “AK Parti öz eleştiriyi ihmal etmeyen bir partidir”

“Eğer biz meseleleri aşmak için gereken gayreti göstermez, çalışmaz, ekmek elden su gölden anlayışıyla sırt üstü yatarsak yaptığınız işin adı tevekkül değil, tembellik olur.” diyen Erdoğan, gücün yettiğinin en iyisini, aklın erdiğinin en üstününü, gönlün alabildiğinin en fazlasını ortaya koymak gerektiğini dile getirdi.

Erdoğan, “Fert olarak, toplum olarak, devlet olarak yapabileceğimiz her şeyi yaptıktan sonra elbette Allah’a teslim olacak, hayırlı olanı ondan bekleyeceğiz.” şeklinde konuştu.

15 yıldır bu anlayışla gece gündüz çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, “Bugün şöyle geriye doğru dönüp bir baktığımızda ülkemizi nereden nereye getirdiğimizi çok daha iyi görebiliyoruz. Tabii bu muhasebe bize aynı zamanda eksiklerimizi, aksaklıklarımızı, zaaflarımızı da gösteriyor.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, AK Parti’nin doğru zamanlarda ve zeminlerde olmak kaydıyla hiçbir zaman kendini sorgulamaktan çekinmeyen, öz eleştiriyi ihmal etmeyen bir parti olduğunu söyledi. Ana muhalefet partisinin hiçbir zaman gerçek bir iktidar murakebesi, iktidar partisi eleştirisi yapamadığı belirten Erdoğan, “Onlar sadece yalanla iftira ile ülkenin ve milletin gerçekleriyle hiçbir ilgisi olmayan tali işlerle uğraşmışlardır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bunun için kendilerinin yaptıkları kadar yapamadıklarını, eksik yaptıklarını ve hatta yanlış, hatalı uygulamalarını da milletle paylaştıklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son günlerdeki değişim söylemimizin bazıları tarafından sanki ilk defa olan bir şeymiş gibi algılandığını görüyoruz. Halbuki biz kendimizi sigaya çekme, sorgulama işine yeni başlamadık. En başından beri bu anlayışla hareket ediyorduk. Çünkü bizim inancımıza göre Allah’tan başka hiçbir varlık layüsel değildir, sorgulanamaz değildir. Faniler olarak bizlerin eksiği, yanlışı, hatası elbette olacaktır. Önemli olan bunu kabul edebilecek ve düzeltme yoluna gidebilecek erdemi gösterebilmektir.

AK Parti işte bu erdeme sahip, milletimizle hasbi ve harbi ilişki içinde olmaktan asla yüksünmeyen bir partidir. Hükümet icraatlarından teşkilatlarımıza kadar her alanda milletimize daha iyi hizmet edebilmek için ne gerekiyorsa onu yaparak yolumuza devam edeceğiz. Kongre sürecimizi de işte bu anlayışla yürütüyoruz. AK Parti sadece kendi iç meselelerine hapsolma hakkına sahip bir parti değildir. Çünkü milletimiz bize büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etme vazifesini vermiştir. Bu görevimizi hakkıyla ifa etmek için çalışırken hem içeriden hem dışarıdan saldırılara maruz kalıyoruz. Biliyoruz ki bu saldırılar şahsımıza ve partimize değil, ülkemizedir, milletimizedir.”

– “Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz”

Onun için vesayet güçlerinin türlü oyunlarından darbe girişimlerine kadar tüm saldırılara merhum Mehmet Akif Ersoy’un “Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hakk yoludur dönme bilmeyiz, yürürüz.” ifadelerindeki ruhla karşı koyduklarını belirten Erdoğan, “Gerçek bu. Türkiye güçlendikçe ülkemize ve dolayısıyla bizlere yönelik hücumların şiddeti de artıyor.” dedi.

NATO tatbikatındaki “Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı” skandalına değinen Erdoğan, şunları söyledi:

“İşte daha dün Norveç’teki NATO tatbikatında sergilenen terbiyesizliği sizler de takip ettiniz. Bazı yanlışlar vardır ki onları aptallar değil ancak alçaklar yapar. Bu da işte böyle bir hadisedir. Şahsımı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alan bu terbiyesizliği, NATO içinde bir süredir varlığını müşahede ettiğimiz çarpık bir bakış açısının dışa vurumu olarak anlıyorum.

Suriye’den ülkemize yönelik tehditlerin zirveye çıktığı bir dönemde füze savunma sistemlerini geri çekerek, Türkiye’ye yönelik bir saldırı durumunda harekete geçilmeyebileceği intibasını veren NATO’nun güvenilirliği, tüm üye ülkeler nezdinde sorgulanır hale gelmiştir. Biz kendi güvenliğimizi sağlamak için Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri almaya kalktığımızda ittifakın önde gelen kimi ülkeleri tarafından ortaya konan tepki de bu çarpıklığı teyit eder mahiyettedir. Daha önce aynı sistemin bir alt sürümünü satın alan ülkeler Yunanistan, Slovakya, Bulgaristan bunlara ses çıkarmayanlar nasıl oluyor da Türkiye’ye ses çıkarıyorlar? Diğer Baltık ülkelerini patriotlarla sıkı sıkıya güvence altına alanlar, iş Türkiye’ye gelince farklı tavır sergiliyorlar. Kusura bakmasınlar, Türkiye bu noktada adım atacağı zaman bunu birilerine sorarak, kararını vermeyecek. Milletiyle konuşarak bunların kararını verecektir.

Erdoğan, Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda ve 30 yılı aşkındır sürdürdüğü terörle mücadele döneminde, özellikle de Suriye ve Irak’taki son krizler sırasında kime ne kadar güvenebileceğini çok iyi gördüğünü dile getirerek, “Artık göbeğimizi biz keseceğiz dedik. Kestik mi? Kestik ve ne yaptık? İşte bildiğiniz gibi Fırat Harekatı’nı yaptık ve Fırat Harekatı ile zaten her şey görüldü.” ifadesini kullandı.

– “Milletimiz ‘Sen 650 bin kişilik bu orduyu niye besliyorsun’ demez mi”

İdlib’de, Afrin’de de aynı adımların atılacağını dile getiren Erdoğan, Niye? Kim ki bize en ufak bir tacizde bulunur, tehditte bulunur bunun hesabını sorarız. Biz 911 kilometre sınırımız olan bir ülkeden bu tehdidi alacak sessiz kalacağız, 12 bin kilometreden buraya birileri gelip müdahale edebilecek. Bu nasıl iş? Bizim yaptığımızdan daha doğal, daha tabii ne olabilir?” dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ile 911 kilometre, Irak ile 350 kilometre sınırı bulunduğunu belirterek, “Biz buralarda bize yapılan tacizler, tehditler karşısında eğer sessiz kalırsak benim milletim ne der? ‘Sen 650 bin kişilik bu orduyu niye besliyorsun’ demez mi? Bizim Mehmedimiz niye var? Bunun için var. Bir gece ansızın gelebiliriz dedik ve geldik. Bundan sonra yine aynı şekilde gelebiliriz ve gelmeye de devam edeceğiz.”

Erdoğan “Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlama konusundaki ihtiyacı, yaşanan her hadiseyle bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Buradan NATO’ya da diğer müttefiklerimize de açıkça ifade ediyorum, biz S-400’leri zaten aldık, iş bitti. Şu anda finansman konusundaki detayları konuşuyoruz. Onlar da en kısa sürede sonuçlanacak. İnşallah en yakın zamanda bu sistemi ülkemizde kuracağız.” ifadelerini kullandı.

Bunun yanı sıra benzer sistemlerin üretimi konusunda da yoğun bir çaba harcandığını vurgulayan Erdoğan, “Yıllarca biz insansız hava aracı istedik müttefiklerimizden. Ne dediler bize, ‘Kongre müsaade etmiyor.’ Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Şimdi biz insansız hava aracını kendimiz üretiyor muyuz, üretiyoruz. Silahlısını üretiyor muyuz, üretiyoruz ve ihracına bile başlıyoruz. Sağ olsunlar onlara Kongre izin vermedi ama bizimkilere millet izin verdi ve yürüdü.” diye konuştu.

– “Bunlar bittiği zaman zaten şok olacaklar”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’daki Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Unsur Komutanlığını ziyaretini anımsatarak, buraya Mehmetçiğin kullanması için yerli üretim milli piyade tüfeklerinin gönderildiğine dikkati çekti.

Daha önce Türkiye’nin “Sig Sauer” silah talebine de “Kongre izin vermiyor” denilerek olumsuz yanıt verildiğini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz de dedik ki bundan sonra Sig Sauer falan almayacağız, bitti o iş. Kapattık onu. Ne yapacağız, yerli silahımızı oraya göndereceğiz ve gönderdik. Bu kadar basit. Aynı olay Kıbrıs Barış Harekatı’nda oldu. Telsiz vermediler, telsiz. Bize telsiz vermediler ama biz ASELSAN’ı kurduk ve artık kendi telsizimizi kendimizi yapar olduk. Şimdi bu ASELSAN tüm elektronik cihazlarda artık dünyada belli bir yere ulaştı.

Türkiye çok uzak olmayan bir gelecekte kendi hava savunma sistemlerini kuracak ve bunları da dostlarıyla paylaşacaktır. Şimdi çok büyük, ağır tonajlı olanlarının çalışması yapılıyor. Bunlar bittiği zaman zaten şok olacaklar. Kimsenin bizi elindeki teknoloji gücüyle tehdit etmesine boyun eğecek değiliz. Daha önce Nuri Killigil’lerin, Nuri Demirağ’ların, Vecihi Hürkuş’ların, devrim otomobillerinin, motor fabrikası kurma girişimlerinin ve ülkemizi ele güne muhtaç etmeyecek benzer çalışmaların başlarına gelenlerin bir daha yaşanmasına izin vermeyeceğiz.”

– “Emeği zayi edilen herkese Cumhurbaşkanlığının kapısı açıktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de yürütülen tüm savunma sanayi ve yüksek teknoloji projelerinin cumhurbaşkanı olarak şahsi himayesi altında olduğunun altını çizdi.

Erdoğan, “Bu konularda yaptığımız çalışmalarda engellerle karşılaşan, önü kesilen, emeği zayi edilen herkese Cumhurbaşkanlığının kapısı açıktır. Kaybedecek bir tek dakikamız da heba edilecek tek bir damla alın terimiz de çöpe atacak tek bir projemiz de yoktur.” şeklinde konuştu.

Türkiye’yi uluslararası alanda köşeye sıkıştırmaya çalışanların Suriye ve Irak’ta 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en kanlı, vahşi, sinsi ve alçak senaryoyu uyguladıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Bölgede adeta bir terör fabrikası kuruldu. Bu fabrikada görev yapan terör mühendisleri ellerinin altındaki geniş rezervden adı kimi zaman El-Kaide, DEAŞ, kimi zaman PKK/PYD, kimi zaman FETÖ olan kimi zaman da başka isimler taşıyan örgütler imal ediyorlar. Aslında hepsi de eli kanlı katiller sürüsünden ibaret. Hep aynı, sadece ambalajı ve etiketi değiştiriyorlar. İşte SDG olayında olduğu gibi yani PYD/YPG, kalktılar dediler ki ‘Bu anlaşıldı, bunun ismini değiştirelim.’ Diyen kim? Amerika. Ne yaptılar ismini? SDG, Suriye Demokratik Güçleri, sevsinler sizi. Biz anlamadık, yuttuk bunu. Artık bunların hepsini biliyoruz. Bu fabrikada üretilen örgütler, ihtiyaca göre tedavüle sokuluyor. Gerektiğinde tadilata tabi tutuluyor, gerektiğinde ise imha ediliyor.”

– “Müttefikinize böyle bir çalımı nasıl atmaya kalkarsınız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İt iti ısırmaz” atasözünde olduğu gibi terör örgütlerinin de birbiriyle çatışır gibi gözükürken aslında gayet uyumlu bir şekilde kendilerine verilen görevleri ifa ettiklerini aktardı. Erdoğan, şunları kaydetti:

“PYD denilen bölücü terör örgütü, daha düne kadar ‘DEAŞ’la çatışıyor’ denilerek silaha, paraya, siyasi desteğe boğuluyordu. Rakka’da bu iki örgüt iş üstünde yakalanıp çarpık ilişkisi ifşa olunca fabrikatörler ne dediler, saygıyla karşıladıklarını ifade ettiler. Ayıptır, biz sizlerle müttefik değil miyiz? Bu nasıl ittifaktır? Müttefikinize böyle bir çalımı nasıl atmaya kalkarsınız? Biz bu işlerden biraz anlarız. İnkara, yalana, çarpıtmaya dayalı açıklamalarıyla ülkemizi ikna ettiklerini sananlara diyoruz ki biz her şeyin farkındayız. Asıl önemli olan, siz kendi yaptıklarınızın sonucunun farkında mısınız?

DEAŞ ve PYD başta olmak üzere hepsi de aynı tezgahta üretilmiş terör örgütleri üzerinden çıkarlarını hayata geçirmeye çalışanların artık ‘terör’, ‘terörizm’ laflarını ağızlarına almaya daha hakları kalmamıştır. Açık konuşuyorum, bu yaşananlardan sonra terörle, terör örgütleriyle mücadele ettiğini öne sürenlere biz artık nasıl inanabiliriz ki.”

– “Bizi aldattılar ama aynı şekilde annelerini, babalarını, eşlerini de aldattılar”

Erdoğan, güvenlik güçlerinin dağlarda taş üstüne taş koymadan yüzlerce, binlerce teröristi gömdüğünü ve gömmeye de devam edeceğini vurguladı. “Bunları inlerinde vuracağız.” dediklerini anımsatan Erdoğan, aynı şekilde FETÖ’nün de inlerinde vurulduğunu kaydetti.

Bazı kişilerin kendisine gelerek, “Bizimkinin suçu yok.” dediğini anlatan Erdoğan, “Yapmayın. Bakın bunlar bizi aldattılar ama aynı şekilde annelerini, babalarını, eşlerini, yavrularını da aldattılar. Maalesef öyle ciddi bir örgüt ki, hep dedim ya, tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet. Bu anlayış böyle çalışır.” ifadesini kullandı.

FETÖ mensuplarının bir kısmının tutuklu bulunduğuna bir kısmının da yurt dışına kaçtığına işaret eden Erdoğan, yurt dışına kaçanların ya Pensilvanya’daki hainin yanına ya da Avrupa’nın değişik ülkelerine gittiğini ifade etti.

Erdoğan, “Bakın oralarda görüyorsunuz, NATO ile şunlarla, bunlarla nasıl koalisyon oluşturuyorlar. Türkiye’nin açıkça ‘terör örgütü’ dediği yapıları himayesi altına alan bir ülkeye biz nasıl güvenebiliriz ki. Ülkemize karşı kullanılacağı gün gibi aşikar olan binlerce tır silahı bölgeye yığan bir devletin, bizim terörizmle ilgili endişelerimizi paylaştığına nasıl biz inanabiliriz ki. Bankacılardan iş adamlarına, silah satışlarından enerji yatırımlarına, televizyon dizilerinden düşünce kuruluşu raporlarına kadar ülkemizin çıkarlarına yönelik her türlü saldırıyı ‘hukuk’ kılıfı altında meşrulaştıran bir devlet nasıl bizim dostumuz olur ki, soruyorum sizlere.” dedi.

– “Bu çarpık düzene başkaldırıyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu soru işaretlerinin, tereddüt ve hayal kırıklıklarının sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını, dünyanın her yerinde bu yanlışların açıkça görüldüğünü, konuşulduğunu, değerlendirildiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Uluslarası kuruluşları ve anlaşmaları, diplomatik teamülleri, nezaketi bir kenara bırakarak dünyayı diledikleri gibi yönetebileceklerini sananlar çok yakında yanıldıklarını da göreceklerdir. Dünya kimsenin tepe tepe kullanabileceği, kuralları istediği gibi koyup istediği gibi değiştirebileceği, orman kanunlarının hakim olduğu bir yer değildir. Biz kendi ülkemizden başlayarak bölgemizdeki ve dünyadaki tüm mazlumlara, mağdurlara sahip çıkarak, onların hakkını hukukunu koruma mücadelesi vererek bu çarpık düzene başkaldırıyoruz. Onun için ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz.

Ecdadımız asırlar boyunca bu duruşuyla hem kendisine hem de tüm insanlığa çok büyük hizmetler yapmıştır. Şimdi sıra Türkiye’dedir. Ülkesine ve kendine güveni olmayan birileri bu meydan okumamıza karşı çıkacaklar, binbir dereden su getirerek yeniden teslimiyet politikalarına dönüşü savunacaklardır. Biz milletimizle birlikte çıktığımız bu yolda teslimiyet politikalarını bir daha geri dönmemek üzere gömdük. Köprüleri yıktık, gemileri yaktık. Bedeli ne olursa olsun hedeflerimize doğru yürümekten vazgeçmeyeceğiz.”

Suriye’de İdlib operasyonunu tamamlayacaklarını, Afrin’i de kurtaracaklarını belirten Erdoğan, “Münbiç’i de asıl sahiplerine teslim edeceğiz. Diğer bölgeleri de terör örgütlerinden temizleyeceğiz. Irak’ta, Kandil başta olmak üzere ülkemize yönelik terör eylemlerinde kullanılan ne kadar bataklık varsa hepsini kurutacağız. Libya’da oynanan oyunlara seyirci kalmayacağız. Körfez’de çıkartılmaya çalışılan kardeş kavgasını engellemek, ateşi alevlendirmek için çıkartılan mezhepçilik fitnesini söndürmek üzere tüm gücümüzle çalışacağız. Biliyoruz ki eğer meseleyi böylesine geniş bir çerçevede ele almazsak bizi bu vatan topraklarında asla rahat bırakmayacaklar.” şeklinde konuştu.

Türkiye ve Türk milletinin kaderinin, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar uzanan coğrafyanın yükünü omuzladığını söyleyen Erdoğan, “Coğrafya kaderdir, biz de kaderimizden kaçmayacağız, tam tersine üzerine üzerine gidecek, Allah’ın yardımı ve izniyle kendimizle birlikte tüm dostlarımız için güvenli ve müreffeh bir gelecek inşa edeceğiz.” dedi.

Bu mücadelenin, kritik bir imtihanı hazırladığına, bu imtihanın 2019 seçimleri olduğuna işaret eden Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden beri güvenini, desteğini ve teveccühünü esirgemeyen milletin, 16 Nisan’daki halk oylamasıyla kendilerine yeni bir yol açtığını belirtti. Erdoğan, bu yolun sağ salim katedilebilmesi için 2019’un başarıyla geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Şimdi soruyorum, delegeler ve misafirler, 2019 Mart ve Kasım’ına hazır mıyız?” demesi üzerine salondaki partililer, “Evet” karşılığını verdi.

– “Üzerimize düşenleri yapmamız gerekiyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’daki seçimlerden sonra önlerinde, içerideki ve dışarıdaki mücadeleyi kararlılıkla verecekleri pırlanta değerinde 5 yıl olacağını vurgulayarak, “Milletimizin, geçtiğimiz 15 yıldır olduğu gibi, 2019 seçimlerinde de sorumluluğu yine bizlere tevdi edeceğine ben inanıyorum ama bunun için önce bizim üzerimize düşenleri yapmamız gerekiyor. Kongrelerimiz vesilesiyle hem teşkilatlarımızı güçlendirecek hem milletimizle bağımızı tahkim edecek hem geleceğe dönük yeni projeler hazırlayacak bir sürecin içindeyiz.” ifadelerini kullandı.

Yarın Bayburt ve Gümüşhane’ye, daha sonra Doğu Anadolu illerine gideceğini söyleyen Erdoğan, Başbakan ve AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım ile bakanların da şehirleri dolaştığını dile getirdi.

– “Milletimizin desteğinin artarak süreceğine inanıyorum”

AK Parti’nin 81 ilde kongreleri sürdürdüğünü belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şayet biz bu süreci hakkıyla yönetirsek milletimizin bize olan desteğinin artarak süreceğine inanıyorum. Tam tersi olursa yani rehavete kapılır, ülkeye hizmeti bırakıp kendi kendimizle uğraşmaya başlarsak o zaman milletimizin bize bakışı da ona göre şekillenir. Milletimizin 7 Haziran seçimlerinde verdiği mesajı hatırlayın. Unutmadık, değil mi? Unutmayacağız. Önümüzdeki dönemde yapmamız gereken en önemli işlerden biri de geçtiğimiz 15 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri anlatmak olacaktır çünkü biz kendi yaptıklarımızı anlatamadığımızda, birileri çıkıp kendi yalanlarıyla o boşluğu doldurmaya çalışıyor.

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Başta gençler olmak üzere milletimize yaptıklarımızı, geçmiş dönemlerde mukayeseli olarak anlatacağız ki Türkiye’nin bugün bulunduğu yerin anlamı kavranabilsin. Önce ana kademeye sesleniyorum: Sizler. Kadın kollarımıza sesleniyorum: Sizler. Gençlik kollarımıza sesleniyorum: Sizler, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Dolaşacağız ve anlatacağız.”

Gelecek döneme ilişkin hem ülke genelinde hem de iller bazında yeni projeler geliştirecek, yeni hedefler belirleyeceklerini kaydeden Erdoğan, 2023 hedeflerinin önemini dile getirdi.

Bu vizyonu hayata geçirmek için 6 yıl kaldığına dikkati çeken Erdoğan, şu anda 2030’lu yıllara ilişkin yeni hedefler üzerinde çalıştıklarını, ardından 2053, daha sonra da 2071 vizyonlarının geleceğini vurguladı.

– “7 gün 24 saat çalışacağız”

Kendisinin, gücü ve ömrü yettiği sürece bu doğrultuda çalışmaya, mücadeleye devam edeceğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Gençlerimizden, kendilerini şimdiden geleceğin Türkiyesi için hazırlamalarını istiyorum. Gençler, unutmayın, haftada 7 gün 24 saat çalışacağız. En etkili seçim çalışması, önceden yapılan çalışmadır. Seçim tarihinde herkes sahada olacağı için aynı verimi almak mümkün olmayabilir. AK Parti, ana kademe teşkilatlarıyla, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla milletimizin geleceğine sıkı sıkıya sahip çıkacak bir parti olarak milletimizin emrindedir.

Ben sizlere güveniyorum. 6. Olağan Kongremizde görev alacak arkadaşlarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Bu yarışta bayrağı devredecek arkadaşlara bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” şarkısının bir bölümünü partililerle söyledi.

– Naim Süleymanoğlu’nun vefatı

Erdoğan, kendisine, olimpiyat ve dünya şampiyonu milli halterci Naim Süleymanoğlu’nun vefat ettiğinin iletildiğini dile getirerek, “Dünya ve olimpiyatlarda şampiyonumuz olan Naim Süleymanoğlu, haftalardır maalesef yoğun bakımdaydı. Kendisini hastanede ziyaret ettik. Az önce de rahmet-i rahmana kavuştu. Allah taksiratını affetsin, tüm yakınlarına, ailesine Allah’tan sabırlar diliyoruz, milletimizin başı sağ olsun.” diye konuştu.

– Kongreden notlar

Erdoğan, kongrenin düzenlendiği salona gelişinde eşi Emine Erdoğan ile tüm salonu dolaşarak partilileri selamladı.

Salonda, “Yeni Türkiye’nin mimarı”, “Rize’nin has evladı”, “Emrindeyiz başkomutanım”, “Sar belune belune yeşil mavi kuşaği, seni bir başka sevdi İyidere uşaği” yazılı pankartlar dikkati çekti.

Tribünlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dev posteri ile yeşil ve mavi renklerin bulunduğu koreografi gerçekleştirildi.

Kongreye Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları, milletvekilleri ve MHP İl Başkanı Serkan Birben de katıldı.

KAYNAK : STAR GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ