Cumhurbaşkanı Erdoğan: Böyle bir iç tüzükle bu parlamento yürümez

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Borsa İstanbul’da konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Yeni anayasanın önünde durmak için elinden ne geliyorsa bakıyorsunuz iki siyasi parti bunu konuşuyor. Onunla da kalmıyorlar, edep, adap hiç bir şey bilmeden ve bir milletvekilinin, siyasetçinin ağzına yakışmayacak ifadelerle engellemenin gayretleri içerisindeler. Tabii yıllardır hep söylerdim; ‘Şu iç tüzüğün değişmesi lazım.’ Böyle bir iç tüzükle bu parlamento yürümez. Birbirini bu denli yoran bir siyaset anlayışıyla neticeye de varamazsınız’ ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Böyle bir iç tüzükle bu parlamento yürümez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Borsa İstanbul 143. Kuruluş Yıl Dönümü Programı ve yeni hizmet binalarının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Borsa İstanbul’un her geçen gün daha da güçlenerek çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Borsa İstanbul’un bugün açılışı yapılan Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu binası ve Kuyumcukent’teki Kıymetli Madenler Saklama Merkezi’yle yeni bir döneme girdiğini kaydeden Erdoğan, Kıymetli Madenler Saklama Merkezi’nin kapasitesinin 100 tondan bin 600 tona çıkartılmasını da önemli gördüğünü dile getirdi.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul’da hedef alınan yerlerden birisinin Borsa İstanbul olmasının tesadüfi olmadığını vurgulayan Erdoğan, burada hayatlarını kaybedenler başta olmak üzere, tüm şehitlere rahmet, gazilere şifalar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti :

“Türkiye’ye yönelik her çeşit saldırı, ekonomi boyutuyla birlikte kurgulanıyor ve hayata geçiriliyor. Türk ekonomisinin derinliğinin olmadığı dönemlerde bu saldırıların başarıya ulaşması çok daha kolaydır. 1994 ve 2001 krizlerinin birkaç milyarlık veya birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla, hatırlarsınız, tetiklendiğini biliyoruz. Cumhuriyet’in ilanının ardından başlatılan sanayileşme hamlesinin önünün, 2. Dünya Savaşı sonrasında kesilmesinin de çok basit operasyonlarla yürütüldüğünü görüyoruz.

Türkiye’yi her şeyiyle dışa bağımlı hale getirmek isteyenlerin elleri üzerimizden hiç eksik olmadı. 2003 yılından bu yana da benzer yöntemler zaman zaman denenmek istendi. Borsa üzerinden, döviz kurları üzerinden, faizler üzerinden ülkemizi krize sürükleme çabaları hep yaşandı. Büyük projelerimizi engellemek için kredileri zorlaştırmak başta olmak üzere her yolu denediler ama artık şunu herkesin bilmesi lazım, eski Türkiye yok. Türk ekonomisinin rakamları, hacmi, çapı çok çok büyüdü. Buna rağmen ülkemize yönelik ekonomik saldırılar durmuş değil. Milletimiz bu oyunu gördüğü için istiklalinin ve istikbalinin önemli bir parçası olarak kabul ettiği ekonomisine de sahip çıkıyor. 15 Temmuz gecesi darbecilerin silahlarını, bombalarını durduran milletimiz ertesi sabahtan itibaren de ekonomiye yönelik saldırılara karşı ülkesine siper oldu. Demokrasi nöbetleri gibi ekonomi nöbetleri tutan milletimizin her bir ferdine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum.”

“Sorunumuz süratli hareket edememek”

Türkiye direndikçe, mücadele ettikçe, karşısındakilerin saldırı çıtasını yükselttiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Son günlerde döviz kurunu silah olarak kullanıp yine üzerimize gelmeye başladılar, varsın gelsinler. Biz de bunların alternatiflerini üretiyoruz, üreteceğiz. Hiçbir ekonomik rasyonalitesi, temeli, karşılığı olmayan bir şekilde döviz kurunun yükseltilmesinin başka bir izahı yoktur. Esasen bizim bu saldırıyı karşılayacak gücümüz ve imkanlarımız vardır ama maalesef eskiden beri var olan tüm çabalarımıza rağmen de üstesinden gelemediğimiz bir hastalığımız yüzünden böyle bir görüntüye sebebiyet veriyoruz. Bizim sorunumuz, süratli hareket edememektir. İlgili kurumlarımız, bekleyip kendi zaviyelerinden meseleyi etraflıca değerlendirdikten sonra ve ihtiyatlı bir şekilde harekete geçiyorlar. Bu da son günlerde yaşadığımız döviz spekülasyonlarında olduğu gibi milletimizin moralini bozacak düzeyde dalgalanmalara yol açıyor. Elbette meselenin gerisindeki siyasi sebeplerin, hedeflerin, oyunların gayet iyi farkındayız. Ekonomik sonuçlar doğuran siyasi sorunların değerlendirmesini sürekli yapıyoruz. Özellikle Suriye meselesinin çözümü konusunda oldukça ümit verici gelişmeler yaşanıyor. Irak’ta da olumlu neticeler alınması için her türlü çabayı gösteriyoruz.

Yakın geçmişte sorun yaşadığımız pek çok ülkeyle yeni bir döneme girdik. Aynı şekilde küresel ticaretteki durgunluğun aşılmaya başladığına ilişkin işaretlere şahit oluyoruz. Bununla birlikte ekonomideki güncel sıkıntılarımızın çözümüne yönelik atılması gereken adımlar konusunda biraz daha hızlı ve kararlı olunması gerektiği açıktır. Nitekim bu yönde adımlar atılmaya başlanmıştır. Döviz kurundaki suni şişkinliğin giderilmesiyle birlikte piyasalardaki ‘bekle gör’ politikasının da sona ereceğini ümit ediyorum.”

Türkiye’nin güçlü kamu maliyesi, bankalarının sağlıklı sermaye yapısı, disiplinli bütçe uygulamaları, yatırımcılar için cazip imkanlarıyla ekonomideki bu durgun görüntüyü kesinlikle hak etmediğini vurgulayan Erdoğan, “Esasen ortada üstesinden gelinemeyecek bir mesele de yoktur. Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen geçtiğimiz yıl, dünya ticaretinden ülkemizin aldığı pay, yüzde 0,89 ile tüm zamanların rekorunu kırdı.” dedi.

Ülkenin ihracat rakamlarındaki sorunun en önemli sebeplerini, “dünya genelinde ürün fiyatlarında yaşanan düşüş”, “Suriye ve Irak gibi ülkelerdeki çatışma ortamları” ve “parite etkisi” şeklinde sıralayan Erdoğan, “Hiçbiri de bizim elimizde olmayan bu sorunlar olmasaydı, Türkiye’nin ihracatı yine çok yüksek artış oranlarına ulaşacaktı.” diye konuştu.

Nice zorlu imtihanı başarıyla geride bırakan Türkiye ekonomisinin, çok kısa bir sürede bugünkü sıkıntıları da atlatacağına yürekten inandığını vurgulayan Erdoğan, her sıkıntıda olduğu gibi ekonomideki sorunları da savunmada kalarak değil, hücum pozisyonuna geçerek aşabileceklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu konudaki yol haritamız 2023 hedeflerimizdir. İhracatta daralma mı yaşıyoruz, hemen karşı atağa geçip yeni pazarlar, yeni ürünler, yeni pazarlama yöntemleriyle katma değeri yüksek ürünlere yönelerek, bir trilyon dolarlık dış ticaret hedefimize kilitlenmeliyiz. Büyümede sorunlar mı baş gösterdi hemen üretimi artırıp, teknolojimizi güçlendirip, yatırımları teşvik edip dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefimize sıkı sıkıya sarılmalıyız. Turizmde tekleme mi var, hemen yeni destinasyonlar, yeni pazarlar, yeni yöntemlerle turizm gelirlerimizi 100 milyar dolara taşımanın çarelerini aramalıyız.”

“Bizim için reel ekonomi bu noktada çok çok önemli”

Erdoğan, 2013 hedeflerinden uzaklaşmaları, bu vizyonu kaybetmeleri, kısır döngüye girmeleri halinde önlerindeki engelleri zaten aşamayacaklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ekonomiyi sadece finans araçlarından ibaret görenler, meseleye kısa vadeli bakanlardır. Bu anlayışı bir defa değiştirmemiz lazım. Salt finans değil, bizim için reel ekonomi bu noktada çok çok önemli. Zaten dikkat ederseniz, salt finans sektörüyle uğraşanların öbür tarafta reel ekonomiyle ilişkilerinin hatta zaman zaman iktidarımızdan önce elindeki o finans imkanlarını kalkıp o reel sektördeki attığı adımlara kullananlar hem ülkeyi batırdılar hem kendilerini batırdılar. Ekonomi insandır, insana dair her şeydir. Hamdolsun bizim insanımız şu anda dimdik ayaktadır. Dünyada başka hiçbir toplumun gösteremeyeceği bir kahramanlık örneğiyle ülkesine, demokrasine, özgürlüğüne sahip çıkan bu millet, yeni destanlar yazmaya daima hazırdır.”

Omurga sağlam olduktan sonra ufak tefek yaraların, incinmelerin kendilerini yollarından alıkoyamayacağını belirten Erdoğan, Türkiye’nin bugün kendisine inanan ve güvenen, bunun için de risk almaya hazır yatırımcılara, iş adamlarına ve girişimcilere ihtiyacının olduğunu söyledi.

“Risk almadıktan sonra bu iş yürümez”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde “Bu işi geciktirmeyin” dediğini anımsatarak, “Yatırımlarınızı yapın, kendinize güvenin, ülkeye güvenin. Bu ülkede istikrar var, bu ülkede güven var. Bu iki sihirli kavramı asla ihmal etmeyin. Ama şimdi ben bir şey daha söylüyorum, diyorum ki risk alın. Risk almadıktan sonra bu iş yürümez. Benim ekonomi tahsilinde hocalardan öğrendiğim; ‘Ekonomi risktir.’ derlerdi. Ama bir siyasetçi olarak ben 40 yıllık siyasi yaşamımda siyasetin de hep risk olduğuna inanmışımdır. Buna ben bir şey daha ilave ediyorum. O da nedir? Hayat risktir. ‘Hayır’ diyemezsiniz. Nerede ne zaman gideceğimiz belli mi, nasıl gideceğimiz belli mi? Değil. Hiç ummadığınız anda ummadığınız olaylarda ölümle de baş başa kalırsınız, hastalıklarla da baş başa kalabilirsiniz.”

Millet ve devletin, ülkenin bu zor günlerinde yanında olan, kendisine destek veren, fedakarlık yapan hiç kimseyi unutmayacağını dile getiren Erdoğan, bunun parayla pulla ölçülemeyecek kadar büyük bir vefa duygusu olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ülkesini ve milletini seven, bu topraklara karşı sorumluluk hisseden herkesi harekete geçmeye davet ediyorum. Yatırımlarımızı, siparişlerimizi, istihdamımızı, üretimimizi, ticaretimizi artırmak için ne gerekiyorsa yapıp, ekonomi çarklarının işleyişine ivme kazandırmalıyız. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi yeniden artmaya başladı. Yeni yatırımlar için sürekli ziyaretimize gelip bizlerle ‘Ne gibi adımlar atacağız?’, bunu konuşanları görüyoruz. Bakın şu anda Sayın Başbakanımız da açıkladı. Dün de biliyorsunuz bu açıklamalar yapıldı. 2 milyon dolarlık bir yatırımla ülkemize giren veya burada 2 milyon doları getiren ki vatandaşlık imkanını alabilecek. Bunlar önemli adımlar. Bunun da riski var. Niçin? Buna karşı çıkanların olduğunu da sizler biliyorsunuz ama bizim derdimiz başka. Niye? İstiyoruz ki küresel bir yapıyı, şimdi buna yeni bir anlayış getiriyorum, adeta bir küresel vatandaşlık anlayışıyla ülkemizi merkeze alarak burada toparlayalım, bu adımı atmamız lazım.”

Bu süreçte iş dünyasının da çok daha güçlü bir şekilde sahaya inmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Döviz oyununu, bu senaryoyu ikide bir bize dayatanların başında patlatacak şekilde bozmalıyız. İhracat ve turizmde yaşanan daralmayı süratle telafi etmekle kalmamalı, çok daha büyük bir atılımı hayata geçirmeliyiz. Hatta ben buradan turizm sektörüne sesleniyorum. Uluslararası operatörler değil, gelin kendi operatörlerimizi kendimiz oluşturalım. Gelin bazı firmalar bir araya ve bu operatif çalışmaları yapacak operatör şirketleri siz kurun. İlla bir yerden bir şey gelsin diye beklemeyin. Siz bunu kurun, bakın ondan sonra onlar nasıl bu işte daha farklı çalışmaya başlayacaktır.”

“Uluslararası alandaki gelişmeler Türkiye’nin cazibesini artırıyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte finans kesiminin reel sektöre daha fazla destek vermesinin büyük önem taşıdığını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Finans alanında yeni oyuncular sahaya girmeye başladı. Uluslararası alandaki gelişmeler Türkiye’nin cazibesini artırıyor. Gümrük Birliği Anlaşması’nın yenilenmesiyle birlikte Avrupa tarafında da hareketlenme artacaktır. Rusya ve Çin gibi dünyanın yeni ekonomik devleriyle, Afrika gibi geleceğin yükselen gücü olarak gösterilen coğrafyalarla, Orta Asya gibi kadim bağlarımızın olduğu bölgelerle yeni ve sağlam ilişkiler kuruyoruz. Önümüzdeki hafta 4 Afrika ülkesine gidiyorum. Bütün buraları iş adamlarımızla beraber orada ikili görüşmeler, heyetler arası görüşmeler, kah iş adamlarımızın orada yatırım yapmasını sağlamak, kah oradan ülkemize yatırımcıları getirmek. Bunu yapmak zorundayız. Bu fırsatları en iyi şekilde kullanarak 2023 hedeflerimize daha güçlü bir şekilde odaklanmalıyız. Ekonomimizin tüm aktörlerine güvenim tamdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği teklifine de değinerek, “Meclis’te görüşülmekte olan anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi, ülkemize doping etkisi yapacaktır. Yeni Türkiye’nin inşası ve yükselişi önünde Allah’ın izniyle kimse duramayacak.” diye konuştu.

“Bu Anayasa değişikliği ile adeta bir bal arısı ol”

Tüm siyasi patilerin, alanlarda hep “yeni anayasa”, “yeni anayasa” dediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Peki şimdi parlamentoda dikkat edin ne tartışılıyor? Yeni anayasanın önünde durmak için elinden ne geliyorsa bakıyorsunuz iki siyasi parti bunu konuşuyor. Onunla da kalmıyorlar, edep, adap hiç bir şey bilmeden ve bir milletvekilinin, siyasetçinin ağzına yakışmayacak ifadelerle engellemenin gayretleri içerisindeler. Tabii yıllardır hep söylerdim; ‘Şu iç tüzüğün değişmesi lazım.’ Böyle bir iç tüzükle bu parlamento yürümez. Birbirini bu denli yoran bir siyaset anlayışıyla neticeye de varamazsınız. Bir de dersini çalışarak gelen bir yapı yok, bir anlayış yok. Yani dünyada bunun uygulaması nasıldır? Bunu bilmiyor. Yani Amerika’da uygulama farklı olabilir. Latin Amerika’da farklı olabilir. Fransa’da yarı başkanlık farklı olabilir. Rusya’da farklı olabilir. Bütün bunları gözden geçirmeden bakıyorsunuz duydukları bir şeyle buralarda konuşma yapıyorlar. Bir siyasetçiye yakışmıyor. Ama dersini iyi çalışmış olsa işin aslının bu olmadığını görecek. Kaldı ki bir şey var. Sevgili dostlar; dünyadaki başkanlık sistemini uygulayan ülkelerinki bizim olmazsa olmazımız mıdır. Öyle bir şey var mı? Hayır ya. Biz daha farklı bir sistem oluşturamaz mıyız? Bak burada bir anayasa değişikliği yapıyorsun. Bu Anayasa değişikliği ile adeta bir bal arısı ol. Bu yerden farklı bir şey alırsın, bir başkasından farklı bir şey alırsın, bir başkasından farklı bir şey alırsın. Ama hep söylemişimdir; benim kendi tarihimden, geleneklerinden, göreneklerinden olan bir alt yapım var. Orayı esas almak suretiyle de bunu kalkar adeta miks eder. Böylece dünyaya yeni bir anlayışla çıkabiliriz, aslolan da budur.”

“Nihai kararı verecek olan millettir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da nihai kararı verecek olanın millet olduğunu belirterek, “Parlamento şu anda millete götürülecek olan o metni hazırlıyor. Olay bu. Nihai kararı verecek olan yer; millet. Milli iradesi burada çok çok önemli. Şu anda milli iradeyi dahi hazmedemeyen, ona bu işin götürülmesini hazmedemeyen bir anlayış var. Temenni ederim ki bu akşam, yarın akşam biterek ikinci tura geçilir ve ikinci turdan sonra da millete gidecek yol açılır.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, bin yıllık vatan olan coğrafyanın yeniden bölgesinin ve dünyanın parlayan yıldızı haline geldiğini vurgulayarak, “Borsa İstanbul’un 143. kuruluş yıl dönümünü kutluyorum. Açılışını yaptığımız üç yeni hizmet binasının hayırlı olmasını diliyorum. Sayın başkan ve ekibine başarılır diliyorum.” dedi.

Konuşmaların ardından Borsa İstanbul Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına bir tablo hediye etti.

Tören, Kuyumcukent’teki alana canlı bağlantı yapılmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekilerin açılış kurdelesini kesmesiyle sona erdi.

KAYNAK : STAR Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ