Çocuğunuz uzun süre dalgın bakıyorsa dikkat!

Doç. Dr. Sedat Işıkay, çocukların garip, hareket ve davranışlar konusunda uyarılarda bulunarak, çocukların sürekli dalması, baygın bakması ve uykuda garip hareketler yapmasının ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini söyledi.

Çocuğunuz uzun süre dalgın bakıyorsa dikkat!

Çocuk nöroloji doktoru Doç. Dr. Sedat Işıkay, garip hareket, gülme, baygın ve dalgın bakışların çocuğun nöbet geçirmesinden kaynaklanabileceğini söyledi.
Doç. Dr. Sedat Işıkay, çocukların garip, hareket ve davranışlar konusunda uyarılarda bulunarak, “Çocuğunuz sürekli dalıyor mu?, sürekli baygın mı bakıyor?, uykuda garip hareketler mi yapıyor?, ellerinde ve ayaklarında atma hareketi mi yapıyor?, garip garip gülümsüyor mu? Çocuğunuz nöbet geçiriyor olabilir! Nöbet deyince akıla epilepsi geliyor. Nöbet deyince akıla beyinsel hastalık geliyor. Nöbet deyince akıla beyin tümörü geliyor” dedi.
Nöbetin tanımını da yapan Işıkay, “Nöbet çocukluk çağında sık görülen nörolojik bir semptomdur. Yaşanması aile için korkunç ve dehşet verici bir olaydır. Nöbet ani olarak meydana gelen bilincin açık ya da kapalı olduğu bir durumdur. İnsanın vücudunda kasılma, atılma, yüzünde seyirme şeklinde olabileceği gibi bir korku hissi, buruna kötü koku gelmesi, hayaller görme, bulanık görme, bir olayı yaşamış gibi hissetme, baş ağrısı, baş dönmesi şeklinde olabilir” şeklinde konuştu.
Nöbet ateşli mi olur?
Doç Dr. Sedat Işıkay, “Nöbetler ateşli olabileceği gibi ateşsiz de olabilir. 5 yaş altı çocuklarda en sık ateşli nöbetleri görürüz. Ateşli nöbetler genellikle üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası görülmektedir. Genellikle masum nöbetlerdir. Ancak, ateşli nöbetler menenjit gibi ciddi beyinsel hastalığın bir semptomu olabilir. Ateşsiz nöbetler halk arasında sara hastalığı olarak bilinen epilepsi hastalığının da bir bulgusu olabilir. Epilepsi hastalığı tekrarlayıcı nöbetler ile karakterize bir hastalıktır. Genellikle ateşsiz nöbetler şeklinde bulgu verir. Nadir olarak ateşin tetiklediği nöbetler ile de bulgu verebilir” ifadelerini kullandı.

Ateşli havalede epilepsi riski

Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmet Gebeşoğlu, çocuklarda görülen ve ailelerin adeta korkulu rüyası olan ‘ateşli havale’ hakkında şu bilgileri verdi. Gebeşoğlu, “Bebeklerde ve çocuklarda ateşlenme sık görülmesine karşın ilk deneyimlerinde anne ve babayı çok telaşlandırır. Ateş çocuğun hasta olduğunun bir bulgusudur ve en sık viral bir enfeksiyon sonrası yükselir.Erken çocukluk döneminde (1 ay 5 yaş arası) merkezi sinir sistemi dışındaki bir nedenden kaynaklanan ateş sırasında ortaya çıkan nöbetlere ateşli havale olarak kabul edilmektedir.Genel olarak çocuğun geleceğini tehdit etmeyen gelip-geçici bir durumdur. Beş yaş altındaki çocuklarda ateşe bağlı havale geçirme sıklığı yüzde 2-5’tir. Ateşli havalelerin gerçek epileptik (sara hastalığı) nöbetlerden ayrılması gerekir. Epieptik nöbetler ateşsiz nöbetlerdir ve genellikle tekrarlama eğilimleri vardır. Ateşli bir çocukta titreme sıklıkla havale ile karıştırılabilir. Bazı çocuklar ailesel yatkınlıkları nedeni ile daha düşük derecelerde havale geçirirlerken bazılarında ise daha yüksek derecelerde havale görülmeyebilir. Çoğu çocukta havale tekrarlamazken; az sayıda çocukta her ateşli durumda havale geçirebilir” dedi.Ateşli havale 2 şekilde geçirilirAteşli havalelerin iki gruba ayrıldığını belirten Dr. İsmet Gebeşoğlu, “Basit ateşli havaleler: Nöbet 15 dakikadan kısa sürelidir. Ailede ateşli havale öyküsü vardır. Aynı gün içinde tekrarlamaz. Havale tüm vücutta kasılma, ağızda köpürme, titreme, idrar kaçırma gibi bulgular görülür. Komplike ateşli havale: Havale 15 dakikadan uzun sürer. Aynı gün içinde tekrarlayabilir. Vücudun sadece bir bölgesinde kasılma görülebilir. Havale sonrası kol ve bacakta kuvvet kaybı görülebilir. Ateşli havale geçiren her çocuğa EEG çekimi önerilmez. Ancak çocuğun nöbeti komplike ateşli havale grubundan ise veya epiepsi riski varsa EEG mutlaka çekilmelidir. Aileleri endişelendiren ve merak ettiren durum tekrarlar mı endişesidir. Tekrarlama riski yüzde 33 kadardır. Tekrarlama yüzde 50 oranında ilk 6 ay içinde, yüzde 75 oranında ilk 1 yıl, yüzde 90 oranında ilk 2 yıl içinde olmaktadır. İlk nöbet 1 yaşından önce geçirilirse tekrarlama riski yüzde 50’nin üzerinde, 3 yaşından sonra geçirilirse tekrarlama riski yüzde 20 ye düşmektedir. Ateşli havale geçiren çocukların yüzde 60’da sadece 1 kez nöbet geçirilir. Tekrarlama için risk faktörleri; ilk nöbet 18 ayın altında geçirilmiş ise, ailede ateşli havale öyküsü olması, düşük derece ateşte havale geçirme ve ateş başladıktan sonra ilk 1 saat içinde havale geçirenlerde tekrarlama riski yüksektir” diye konuştu.İlk müdahalede yapılması gerekenlerÇocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmet Gebeşoğlu, hastalığın tekrarlanmasında ilk yapılması gerekenler hakkında şu bilgileri verdi: “Öncelikle anne-baba sakin olmalıdır. Çocuğunuzu sert bir zeminde yan pozisyonda yatırın ve dilini ısırmaması için dişlerinin arasına kalınca katlanmış mendil sıkıştırın. Aileler tarafından sıkça uygulanan soğuk suyun altına tutma, şamar atma, kolonya koklatma gibi uygulamaların nöbeti durdurmaya faydası yoktur. Ateşi olan çocuk hemen üstü açılmalı, titrese dahi kesinlikle üzeri dahi örtülmemeli, oda fazla ısıtılmamalıdır. Ateş düşürülemiyorsa çocuğun kilosuna uygun ölçekte ateş düşürücü verilmeli, ılık su ile vücudu silinmeli, koltuk altı, alın ve kasıklara ıslatılmış havlu konmalıdır. Gerekirse saçlar ıslatılmadan ılık su ile duş aldırılabilir. Tüm uğraşlara rağmen ateş düşürülemiyorsa ya da tekrar yükseliyorsa ateşin nedeninin araştırılması için çocuk doktoruna başvurulmalıdır.”Epilepsi ihtimali nedir?Dr. İsmet Gebeşoğlu açıklamasını şöyle tamamladı: “Ateşli havalelerin epilepsiye dönüşme riski en çok tartışılan ve aileyi en çok tedirgin eden konudur. Havale geçiren çocuğun ailesinde sara hastası varsa, nöbetler komplike tipte ise ve havaleden sonra nörolojik sorun çıkmışsa epilepsi gelişme riski artar. Normal popülasyonda epilepsi gelişme riski yüzde 0,5 iken ateşli havale geçiren çocuklarda epilepsi gelişme riski yüzde 2-10 arasındadır.”

Hangi nöbetler tehlikelidir?
Doç. Dr. Işıkay, tehlikeli nöbetlerinde bulunduğunu vurgulayarak, “Nöbetlerin çoğu kısa süreli olup tehlikesizdir. Uzun süren nöbetler tehlikeli olabilir. 5 dakikadan kısa süren nöbetler genellikle masum nöbetlerdir. 5 dakikadan uzun süreli nöbetler müdahale gerektirmektedir” şeklinde konuştu.
Yapılması gereken
Işıkay, nöbet esnasında yapılması gerekenler hakkında ise, “Nöbet aileleri korkutan bir durum olduğu için genellikle yanlış uygulamalar yapılmaktadır. Nöbet geçiren hastaların yüzde 90’ından fazlası ilk beş dakika içerisinde kendiliğinden durduğu için hasta yan çevrilir. Etrafında zarar verebilecek objeler uzaklaştırılır. Hasta kusar ise ağzı temizlenir. Nöbet durmaz ise 5 dk yada daha uzun sürer ise 112 acil servisi arayarak yardım talep edilmelidir. Nöbet esnasında çeneyi açmaya çalışmak, ağız içerisine kaşık gibi cisimler sokmak tehlikelidir. Çene çıkıklarına ve diş kırılmalarına neden olunabilir. Hasta dilini ısırmış ise dili geriye itilir. Nöbet esnasında suyun altına sokulma, bir şeyler yedirip içirmeye çalışmak tehlikeli ve zararlıdır” dedi.

Türkiye’de 720 bin epilepsi hastası mevcut

Çocuk Nöroloji Uzmanı Dr.Hülya İnce, epilepsinin beyinden kaynaklanan ve tekrar eden bir hastalık olduğunu belirterek, “Sinir hücrelerinin normal işleyişini bozan ani ve aşırı bir elektrik deşarjı kişinin davranışlarında, bilincinde değişiklik meydana getirebilir” dedi. Türkiye’de yaklaşık 720 bin kişide epilepsi mevcutEpilepsinin bir nöbet hastalığı olduğunu, psikiyatrik bir durum olmadığını söyleyen Uzm. Dr. İnce, “Genel nüfusun yüzde 1’nin epilepsi olduğu tahmin edilmektedir. Bu tahmine göre, Türkiye’de yaklaşık 720 bin kişide epilepsi mevcuttur. Çocukluk ve ergenlik çağında nöbet geçirilmesi yaygın bir durumdur. Bu yaşta sık oluşmasının nedeni bazı çocukların nöbet eşiğinin düşük olmasıdır. Nöbet eşiği, beynin nöbet geçirdiği seviyedir ve genellikle beyin olgunlaştıkça nöbet eşiği de yükselir. Epilepsi 1’den fazla nöbet geçirilmesi sonucu oluşur” diye konuştu.

“Ciddi hastalık habercisi olabilir”
Doç. Dr. Işıkay, nöbet ciddi bir hastalığın bulgusu olabileceğini de söyleyerek, “Evet, kesinlikle olabilir. Beyin tümörleri, menenjit, ansefalit (beyin iltihabı), elektrolit bozukluğu, kalsiyum düşüklüğü, D-vitamini eksikliğinin ilk bulgusu nöbet olabilir. Her nöbet ciddiye alınmalı bu açıdan tetkik edilmelidir. Nöbet geçirmiş olan her hasta nöbet sonrası bir Çocuk Nöroloji Uzmanı tarafından görülmelidir. Nöbet sonrası beyin filmi (tomografi, emar) çekilmeli, beyin EEG’si yapılmalıdır. Her hasta çocuk Nöroloji Uzmanı tarafından takibe alınmalıdır” diye konuştu.

Kırmızı acı biberin zararı epilepsi hastalarına fayda olacak

Isparta SDÜ Tıp Fakültesi Biyofizik Bölümü, kırmızı acı biberle ilgili tıp dünyasını aydınlatacak bir bilgiyi gün yüzüne çıkardı. Hücredeki iyon kanalları üzerine yaptığı araştırmayla Uluslararası Harezmi Ödülü’ne sahip ilk Türk bilim insanı unvanını taşıyan Prof. Dr. Mustafa Nazıroğlu, 8 kişilik ekibiyle 8 yıl süren çalışma sonunda epilepsi hastaları için önemli bir çalışmaya imza attı.Kırmızı biber tetikliyor’Kırmızı acı biberde bulunan kapsaisinin epilepsi hastalığının oluşumunda, epileptik atakların azalmasında veya artışında herhangi bir etkisi olabilir mi?’ düşüncesiyle bir çalışma yaptıklarını söyleyen Prof. Dr. Nazıroğlu, “Bu kapsamda sıçanlardan 5 grup oluşturduk ve bir kısmında epilepsi oluşmasını sağladık. Bir kısmına kırmızı acı biberde bulunan kapsaisin maddesini iğneyle enjekte ederken, bir kısmına ise bunun etkisini bloke eden kapsazepin adlı kimyasal madde verdik. Sonuçta kırmızı biberin acı olmasını sağlayan kapsaisin verilen sıçanlarda epileptik atakların arttığı gözlemlenirken, kapsazepin verilen diğer sıçanlarda ise bu atakların neredeyse sıfıra yakın düzeyde azaldığını gözlemledik. Bu çalışma sonuçlarına göre kesinlikle şunu söyleyebiliriz ki epileptik hastaların kırmızı acı biber yemesi, epileptik atakları artırıyor” dedi.Prof. Dr. Nazıroğlu ve ekibinin bu araştırmasıyla ilgili makale, dünyaca ünlü Amerikan Neuroscience Dergisi’nde bu ayki sayısında yayınlanarak tıp dünyasına sunuldu.Epiletik ilaç geliştireceklerBundan sonraki aşamada Nöroloji Anabilim Dalı’ndaki öğretim üyeleriyle kapsaisinin etkisini bloke eden kimyasalların epilepsi hastası insanlarda faydalı olup olmadığına yönelik araştırma yapacaklarını aktaran Prof. Dr. Nazıroğlu, çalışmanın finalinin ise antiepileptik bir ilaç geliştirmek olduğunu vurguladı.Her 100 kişiden 3’ünde var ilacı yokEpilepsi hastalığının dünyada her 100 kişiden 2 veya 3’ünde görülebilen yaygın hastalıklardan olduğunu belirten Prof. Dr. Nazıroğlu, bu hastaların kullandıkları ilaçların hiç birinin tedavi edici nitelikte olmadığını söyledi. Prof. Dr. Mustafa Nazıroğlu, “Epilepsi hastalığı, bilindiği üzere gelen ataklarla insanı plastik top gibi hoplatmaktadır. Buna biz ‘epileptik ataklar’ diyoruz. Ancak bu hastalığın hiçbir tedavisi yok. Kullanılan ilaçlar sadece gelen atakların belirli bir düzeyde kalmasını sağlıyor” diye konuştu.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ