Büyük barajlarımız var büyük filmimiz de olsun

1973 yazını rahmetli yönetmen Metin Erksan’la bir proje üzerinde çalışarak geçirdiklerini aktaran yazar Mustafa Kutlu, Medine Müdafası gibi büyük bir sinema olayının nasıl hayata geçirilemediğini anlattı.

Konuyu gazetedeki köşesine taşıyan Kutlu, devamında şu satırlara yer verdi: ‘Etkili, büyük bir filim yapmak istiyorduk. Bu proje ancak devlet desteği ile gerçekleşebilirdi. Oturduk “Bu filim niçin çekilmeli” diye bir risale yazdık. Battal boy kuşe kâğıda bastık, ordu desteğini sağlamak için devrin Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç’a takdim ettik. Ses seda çıkmadı. Metin Bey’in hevesi kaçtı ve proje başlamadan bitti.

Büyük filim yapmak, dönem filmi yapmak zor iştir. Para, tecrübe, eleman, oyuncu ve en önemlisi iyi bir hikâye ister. Aylarca uğraşmak lazımdır. Aceleye gelmez. Bizde de TRT yapımı, devlet destekli Osmanlı’nın kuruluşu ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili filimler yapıldı ama bunlar beklenen ilgiyi uyandırmadı.’

“Medine Müdafaası” gibi filmlerin zor ve büyük projeler olduğunu kaydeden Kutlu, bu ve benzeri tarihi gerçeklerin şanına layık bir şekilde çekilebilmesi için bir de teklif getirdi: ‘Peki bu “millî filim”ler nasıl finanse edilecek? Bilemem. Ama aklıma şu geliyor. Devlet havaalanları, yollar, barajlar, tüneller yapıyor. Bunların dev bütçeleri var. Büyüklüklerine göre proje tutarının onda biri, yüzde biri, binde biri ayrılsa bu filimler yapılır. Hem her dakika yapılacak değil ya. Üç beş yılda bir.’

EN ETKİLEYİCİ SAHNE

Kutlu’nun bu yazısı üzerine, şimdilerde doktorluk yapan ancak bir dönem önemli dizi ve sinema filmlerine imza atan Salih Diriklik de aynı konu ile ilgili bir hatırasını sosyal medya hesabı üzerinden aktardı. Diriklik,  Metin Erksan’ın projesinden çarpıcı bir sahneyi şu sözlerle aktardı: ‘O sıralar MTTB Sinema Kulübünde düzenlediğimiz ve Mustafa Kutlu’nun da katıldığı bir seminerde, Metin Erksan, mezkur projenin en çarpıcı sahnesini şöyle özetlemişti: ‘Fahreddin Paşa’nın bir askeri Mescidi Nebevi minaresinde vakit ezanı okumaya başlar. O sırada İngiliz Lawrence’in kandırdığı isyancı bedevilerden biri de gizlendiği yerden tüfeğini doğrultur ve ‘Bismillah’ diyerek ateş eder; ezanı henüz bitirememiş olan Osmanlı askerini öldürür.’ Aslında, sırf günümüz DEAŞ’ının prototipi olan bu çarpıklığı sergileyen mezkur sahne için bile o filmin gerçekleştirilmesi gerekirdi.’

KAYNAK : STAR Gazetesi