Bir bitki için 10 bin kilometre yol katettiler

TUĞBA YARDIMCI – Karadeniz Teknik Üniversitesince (KTÜ) uygulanan “Ülkemiz Tragopogon Türlerinin Morfolojik, Mikromorfolojik, Palinolojik ve Moleküler Yönden İncelenmesi” projesi kapsamında çalışma yürüten akademisyenler, 3 yılda 10 bin kilometre yol katederek, halk arasında “yemlik” olarak adlandırılan bitkinin 4 yeni türünü buldu.

Bir bitki için 10 bin kilometre yol katettiler

Proje yürütücüsü ve KTÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Coşkunçelebi yaptığı açıklamada, projeyi TÜBİTAK’ın 200 bin lira desteği sayesinde hayata geçirdiklerini söyledi.

Coşkunçelebi, çalışma kapsamında 6 kişiden oluşan ekibin Hakkari’den Edirne’ye, Kars’tan Bursa’ya, Artvin’den Hatay’a kadar ülkenin büyük bölümünü dolaşarak, tragopogon türündeki bitkileri toplamaya gayret ettiğini belirtti.

Araştırma çerçevesinde 0 ile 2 bin 500-3 bin rakımdaki 460 noktadan örnek aldıklarını ifade eden Coşkunçelebi, “Proje kapsamında yoğun arazi çalışması gerçekleştirerek, 10 bin kilometrenin üzerinde yol katettik. Üç yıl boyunca mart, nisan ve mayıs aylarında planlama, sonrasındaki dönemde ise ağustos ayının sonuna kadar arazide çalıştık.” dedi.

Coşkunçelebi, topladıkları örnekleri laboratuvar ortamında incelediklerini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Yaptığımız incelemelerin ardından, çalıştığımız bitkinin 4 yeni türünü keşfettik. Türlerimize, Van’ın Başkale ilçesinde 2 bin 52 metrede, Isparta’ın Şarkikaraağaç ile Uşak-Isparta arasında Kızıldağ mevkisinde bin 400 metrede, Artvin’in Yusufeli ilçesinin Yaylalar mevkisinde 2 bin 212 metrede, diğerine ise Hakkari’deki Cilo Dağı’nın 2 bin 800 metresinde ulaştık.”
Artvin’de buldukları türe “Tragopogon Artvinensis”, Van’dakine “Tragopogon Vanensis”, Hakkari’dekine “Tragopogon Anatolikos”, Isparta’dakine ise “Tragopogon Turcica” adı verdiklerini anlatan Coşkunçelebi, “Nadir bitkilerden olan, yani ülkemiz dışında bir yerde bulunmayan yemliğin yeni türlerini bilim dünyasına tanıttık.” diye konuştu.

Coşkunçelebi, elde ettikleri türlerin örneklerini tabiattaki formuna en yakın şekilde özel pres yöntemiyle kuruttuklarına dikkati çekerek, şunları aktardı:

“Bütün özelliklerini kayıt altına aldığımız ve bilim dünyasına tanıttığımız türleri, önemini belirten kırmızı özel kılıflar içinde muhafaza ediyor ve dondurucuda saklıyoruz. Türlerimize, ülkemizi ya da bulundukları bölgeyi temsil edecek isimler verdik. Yayılış alanları çok geniş olmadığı için 4 türün de koruma altına alınması gerekiyor.”
Türkiye’nin bitki zenginliğinin kıymetinin bilinmesi gerekiyor

Prof. Dr. Coşkunçelebi, Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik bakımından çok zengin olduğunu söyledi.

Avrupa kıtasında 13 bin, Türkiye’de ise 11 bine yakın bitki türü bulunduğunu belirten Coşkunçelebi, “Endemik olarak adlandırılan yani bize özgü olan tür sayısı ise 3 binin üstünde. Bu rakam, Avrupa kıtasının tamamında 3 bin 500 civarında. Bu açıdan değerlendirildiğinde çok zengin bir ülkeyiz.” dedi.

Coşkunçelebi, zengin içeriğe sahip yemliğin her çeşidini doğada hayvanların tükettiğini anımsatarak, bitkinin bazı türlerinin salatalarda ya da farklı şekillerde yiyecek olarak kullanıldığının bilindiğini anlattı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ