Beceriksiz ve hırçın

2008 krizi sonrası artan işsizliğe hala çözüm bulamayan Avrupalı hükümetler, çareyi Türkiye’ye saldırmakda buldu. Siyasetçiler, kötü yönetimlerini seçimler öncesi yabancı düşmanlığıyla örtmeye çalışıyor. Araştırmacılara göre, Hollanda’nın Türkiye’ye yönelik çirkin saldırılarının temelinde birçok ekonomik sebep yatıyor. AK Parti Milletvekili Günay, ekonomik krizin içe kapanmacı ve milliyetçi eğilimleri getirdiğini söyledi.

Beceriksiz ve hırçın

2008 küresel ekonomik krizi Avrupa’da işsizlik ve düzelmeyen makro verilerle hala hissedilirken, sürecin sosyo-ekonomik yansımaları yabancı düşmanlığı ve İslamafobia üzerinden devam ediyor. Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya’da derin yaralar açan finansal kriz Almanya ve Hollanda gibi sanayi devlerindeki üretimi yavaşlattı. 9 yıl geçmesine rağmen ekonomik sorunlarını çözemeyen Avrupa Birliği (AB) ve üye ülkeleri diğer taraftan da kaçınılmaz çöküşten kaçıyor. Avrupa çapında artan işsizlik ve yoksulluğun giderilememesi, siyasetçilerin krize çare olmamaları sebebiyle Avrupalı orta sınıfın tepkisi ülkelerindeki yabancı işçi ve göçmenlere yönelmiş durumda. Birçok araştırmacıya göre, Hollanda’nın Türkiye’ye yönelik çirkin saldırılarının temelinde biriken ekonomik neden yatıyor.

AVRO’NUN SORGULANMASINI BİRLİKTE GETİRİR

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Direktörü Nurullah Gür, “Aslında bu radikalleşmenin önemli bir kısmı 2008’deki küresel krizin yansımaları. Bu krizle birlikte işsizlik oranları ve yoksulluk arttı. Gelir dağılımı adaleti dahada bozuldu. Bu durun sosyo ekonomik sıkıntıları beraberinde getirerek biraz daha aşırı sağ partilerin oy potansiyelini arttırdı” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa’daki siyasi iklimin bu şekilde devam etmesi halinde AB’nin geleceğinin sorgulanmaya başlayacağına dikkati çeken Gür, “Avro’nun geleceği sorgulanmaya başlanacak. Böyle bir durum AB ekonomisinin gidişatını daha olumsuz etkileyecektir” dedi.

Avrupa nüfusunun gittikçe yaşlanan bir nüfus olduğuna vurgu yapan Gür, “Yaşlanan bir nüfus ekonomik açıdan dinamizmin kaybolması demek. AB şu anda bunun sıkıntılarını yaşıyor. Nüfusun yaşlanmasının getirdiği negatif etkileri bertaraf etmek açısından AB bugüne kadar göçmenlere kapılarını açmıştı. 60, 70’lerde Türklerin AB’ye göç etmesi gibi. Ama AB’deki bu aşırı sağın yükselmesi ve göçmen karşıtı tutumun artması AB’yi ekonomik açıdan ciddi bir sıkıntıya sokacaktır” açıklamasında bulundu.

DİNAMİZMİ KAYBOLACAK

Dinamizmin kazanılmasında göçmenlerin çok büyük bir etkisi olduğunun altını çizen Gür, şunları kaydetti: “Göçmenler; girişimcilik, istihdam, inovasyonlar açısından çok ciddi bir dinamizm kazandırıyor. Çünkü aralarından önemli akademisyenler, spor veya siyasi figürler çıkıyor. Şimdi sizin aşırı sağ söylemlerle bu tip mevcut göçmenleri huzursuz etmeniz veya yeni göçmenleri kabul etmemeniz ekonomiye çok ciddi bir yara verecektir.”

HOLLANDA ARTIK ‘HAYDUT DEVLET’ STATÜSÜNDE

Eski Diplomat Akın Özçer’e göre ise bundan sonraki aşamada ikili ilişkilerimizi Hollanda’ya uygulanacak yaptırımlar belirleyecek. Özçer değerlendirmesinde, “Kabul etmek gerekir ki Hollanda’nın kalibresi, Türkiye’nin yaptırım gücünü Avrupa’daki tüm faşist siyasetçilere hissettirmesi bakımından oldukça uygun görünüyor. Rutte hükümetinin talimatıyla iki Viyana sözleşmesinin Hollanda tarafından ihlal edilen ilgili maddeleri bunlar. Bu maddelerin ihlal edilmesi, diplomatik ve konsüler misyonların normal işleyişini engellemesinden ötürü bir ülkenin ‘haydut devlet’ kategorisine girmesi için başlı başına yeterli bir ölçüttür” dedi.

Prof. Dr. Emine Nur Günay

Sorunlar su yüzüne çıktı

AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay, son dönemlerde özellikle Avrupa’da yükselen popülist aşırı-sağ akımın egemen olduğunu gördüklerini ifade etti. Milli kimliklerini kaybeden Avrupa ülkelerini olumsuz etkileyen en önemli faktörün 2008’de başlayan ekonomik-finansal kriz olduğuna dikkati çeken Günay, “Avrupa’da yaşanan ekonomik sorunlar sosyal ve siyasal sorunları beraberinde getirdi ve şimdi bunlar su yüzüne çıktı. Son on yıldır göçmenler, yabancılar, işsizler ve yoksullar üzerinden sürdürülen düşmanca siyaset akımı ortaya çıktı. Verilere göre Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinde özellikle Müslüman ülkelerinden gelen göçmenleri açık hedef gösteren partiler ve akımlar, ulusal parlamentolarda temsil ediliyor” diye konuştu.

YENİ AYRILIKLAR

Ekonomik krizin ülkelerin içine kapanmasına ve ticarette korumacılığı gündeme getirdiğini kaydeden Günay, “ABD’deki gelişmeler ve son başkanlık seçimi AB’yi ve diğer ülkeleri küresel boyutta doğrudan etkilemekte. 15 Martta Hollanda’da genel seçim, Fransa’da Nisan’da Cumhurbaşkanlığı, Almanya’da genel seçim olacak…AB’nin akıbeti de bu seçimlerin sonucuna göre belirlenecek. Eğer aşırı-sağ milliyetçi partiler iktidar olursa, AB’den yeni ayrılmaları görebiliriz” dedi.

AB TARAFI SORUMSUZ

Türkiye’nin AB ile geçmişten gelen bir süreci üzerine düşen şekilde yürüttüğüni vurgulayan Günay, “Burada son on yılda üzerine düşeni yapmayan AB tarafıdır. Türkiye jeopolitik ve jeoekonomik konumu ile her zaman avantajları olan bir ülkedir ve bu avantajını hem kendisi hem de bölge/komşu ülkeler için kullanmaktadır” açıklamasında bulundu.

Nurullah Gür

Ekonomik çöküşe sebep

Artık göçmenler gelmesin, onları istemiyoruz, tarzı bir tutumun AB ekonomisini çökerteceğini savunan Nurullah Gür, “Şu anda aşırı sağcı politikalarla çok kısa vadeli düşünüp, göçmen karşıtı bir tutum izliyorlar. Bu durumun AB ekonomisini çökerteceği tehlikesini göz ardı ediyorlar” diye konuştu. Türkiye ile Hollanda’nın iki ticari partner olduğunu ifade eden Gür, iki ülkeninde liberal ekonomiye sahip açık ekonomi olduğunu söyledi. Rusya’yla olduğu gibi bir ekonomik sıkıntı yaşanmayacağını aktaran Gür, “Hollanda’da ekonominin lokomotifi özel sektör. Dolayısıyla böyle bir yaptırımın uygulanması çok muhtemel değil” dedi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ