‘Baykal çomak soktu CHP kovanı karıştı’

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik… Mehmet Acet köşesinde CHP’de yaşanan krize işaret etti. Taha Kılınç, İbrahim Tenekeci, Kemal Öztürk ve Fatma Barbarosoğlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘Baykal çomak soktu CHP kovanı karıştı’

Mehmet Acet, Taha Kılınç, İbrahim Tenekeci, Kemal Öztürk ve Fatma Barbarosoğlu’nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

CHP operasyon yemeye elverişli bir parti

Dün, Deniz Baykal’ı aradım.Selam kelam faslından sonra, CHP’deki iç krizi kast edip sordum.“Vaziyeti nasıl görüyorsunuz” diye.“Mehmet Bey, bu kadar ciddi konuları telefonla mı konuşacağız. Bir gün ayarlayalım, yüz yüze oturup uzun uzun konuşalım” dedi.“İyi olur” dedim, tekrar selamlaşıp telefonu kapattık.Madem söze Deniz Baykal ile başladık, aklıma geldi, bir anekdot aktarayım.10 yıl kadar CHP’nin başında iken kendisini yayına davet etmiştim.Sağ olsun, kabul edip geldi.O zamanlar, program dekoru pazar sabahına uygun tarzda, masasız iki koltuktan ibaretti.

Mehmet Acet’in yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Cezayir’in uçurumun eşiğine sürüklendiği muhakkak

Cezayir’de geçtiğimiz perşembe günü düzenlenen parlamento seçimlerinden sürpriz çıkmadı. 1999’dan beri cumhurbaşkanı olarak görev yapan Abdulaziz Buteflika (80) liderliğindeki Ulusal Kurtuluş Cephesi, 462 sandalyeden 164’ünü elde ederek birinci oldu. Buteflika iktidarını destekleyen Ulusal Demokratik Birlik, 97 milletvekiliyle ikinci sırada yer aldı. İçişleri Bakanlığı’nın resmi açıklamasına göre geriye kalan 201 sandalye ise, 7 ayrı parti ve bağımsız adaylar tarafından paylaşıldı. Bu sonuçlar çerçevesinde, Ulusal Kurtuluş Cephesi ile Ulusal Demokratik Birlik’in koalisyon ortağı olarak mecliste çoğunluğu oluşturması ve Buteflika iktidarının aynen devam etmesi kesin görünüyor.2013’te geçirdiği felcin ardından kamuoyu huzuruna nadiren çıkan Abdulaziz Buteflika, halka hiç heyecan vermiyor olmalı ki, seçimlere katılım sadece yüzde 38 olarak gerçekleşti. Bundan önceki son genel seçimde de katılım yüzde 43’tü. Siyasi gözlemcilere göre, Cezayir halkı siyaset kurumuna ve siyasetçilere olan güvenini ve ilgisini hızla yitiriyor.

Taha Kılınç’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Damadı tahliye ettiren Meral Akşener midir?

Kurgu iyi işliyor. Darbeciler ve destekçileri mağdur olmaya, mazlum görünmeye doğru gidiyorlar. Bu gidişata her gün küçük ve yeni katkılar ekleniyor. Böyle devam ederse, kanlı işgal girişimine direnen insanların yanlış yaptığına dair yorumlar da okuyacağız.Çok sık duyduğumuz tembihlerden biridir: “Herkes kendini kurtarır, olan sana olur.” Hayatım boyunca birkaç kez bu durumu yaşadığımı söylemeliyim. Tecrübeyle sabit ki şaşkınlık hali uzun sürüyor.Paralel ihanet şebekesinin azılı mensupları birer ikişer kendilerini kurtarmaya başladılar. Sözde raporlar, hatırlı dostlar, kirli ilişkiler vs. O halde soralım: Tankların önüne savunmasız çıkan insanların hakkını ve hukukunu kim savunacak? Şehit ve gazilerin hatrı ne olacak?Adaletsiz kalkınmanın neye karşılık geldiğini damadın tahliyesinde gördük. İşin içinde ne var, bilmiyoruz. Onurlu insanların kabul edemeyeceği, savunamayacağı bir tahliyeden bahsediyoruz.

İbrahim Tenekeci’nin yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Fransa seçimleri tehlikenin boyutunu gösterdi

enim okuyamadığım iki ülke tarihi vardır: Cezayir ve Endülüs.1830-1962 yılları arasında Fransız işgalinde kaldığı süre için yaşananlar o kadar acıdır ki, o kadar insanlık dışıdır ki, onları okumaya yüreğim dayanamadığı için Cezayir tarihini okuyamam.Cezayir’e gittiğimde soykırım müzesini ve anıtını gezerken de bazen gözlerimi kapattım, bazen kulaklarımı. Fransa’nın Cezayir’de yaptıkları, bugün Suriye’de yaşananları aratmayacak kadar korkunçtu. Kitaplığımda Frantz Fanon’un Cezayir’in sömürge dönemlerine ait kitapları öylece duruyor. Bazen cesaret edip birkaç sayfa açarım, sonra tekrar kaparım. Yine Cezayir’deki Fransız katliamlarını anlatan belgesel filmin DVD’sini poşetinden çıkaramadım henüz.

İkinci okuyamadığım tarih ise, Endülüs tarihidir. İnsanlık tarihinin en parlak, en yüksek, en güçlü medeniyetinin kurulduğu Endülüs’te (711-1492), barbar İspanyolların ve Avrupalıların yaptıklarını okumaya yine yüreğim dayanmıyor.

Kemal Öztürk’ün yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Hikayelerinizi ‘sitemsiz’ bekliyorum

1-Pazartesi günü yayınlamış olduğum “Kiralık Akrabalar” yazısının ilkine bazı okuyucularım sitem etti. Sitem edenlerin sitemini temsilen, içlerinden birini yayınlıyorum. Buyurun:Merhaba,Mutadım olduğu üzere Pazartesi günü sabah namazını eda ettikten sonra sizin yazınızı okumak için bilgisayarın başına oturdum. Yazının başlığını görünce “hah işte sevgili yazarım yine benim duygularıma tercüman olmuş dedim. Yazıyı okuyup hemen paylaşacağım. Fakat okudukça okudukça hayal kırıklığına uğradım. Bizim memleketin dertleri bitti de Çin’e mi uzandınız! Oysa bizde anlatılacak ne acıklı “akraba” hikayeleri var.

Fatma Barbarosoğlu’nun yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ