Ayasofya Camii ile ilgili bilenmesi gerekenler! Ayasofya’nın bölümleri ve giriş ücreti

Ayasofya, 1500 yıldır İstanbul tarihine tanıklık eden Bizans’ın Hristiyanlığa geçiş sembolü, Osmanlı’nın fetih simgesi ve kılıç hakkı olan tarihteki en önemli ibadethanelerden biridir. İşgaller ve doğal felaketlerle büyük zararlar görse de Mimar Sinan’ın dokunuşlarıyla günümüze kadar gelmiştir. İşte bu kıymetli eserin belgeler doğrultusunda tarihi gerçekleri

Ayasofya Camii ile ilgili bilenmesi gerekenler!  Ayasofya’nın bölümleri ve giriş ücreti

Bizans İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi din ilan ettikten sonra dinlerine uygun ibadethaneler yapmaya başlamışlardır. İlk Ayasofya I. Konstantinos tarafından ahşap bir yapı olarak inşa edilerek ve 15 Şubat 360 yılında açılmıştır, fakat günümüze kadar ulaşmamıştır. Çıkan isyan ve ayaklanmalarla inşa edilen ilk iki Ayasofya büyük zararlar görmüş ve yeniden inşa edilmek zorunda kalmıştır. Günümüze kadar gelen ve hala tüm haşmetiyle Sultanahmet Meydanında yer alan Ayasofya Justinionus tarafından 537 yılında inşa edilmiştir. Ayasofya bugün dahi devasa kubbesiyle Ortodoks mabetlerini en büyüğü ve kıymetlisidir. 360 yılından İstanbul’un fethi 1453 yılına kadar kilise olarak kullanılan yapı 1453 yılında camiye dönüştürülmüştür ve cumhuriyetin ilanına kadar cami olarak kullanılan yapı 1924 yılında alınan kararla müze haline getirilmiştir. Günümüzde hala müze hüviyetiyle ziyaretçilere açıktır.

  AYASOFYA TARİHÇESİ

Bizans, I. Konstantinos tarafından düzenlenen ve 325 yılında gerçekleşen İznik Konsülü ile Hristiyanlık dinini resmen kabul etmiştir. Yeni bir dine geçerek çok tanrılı inancı bırakan Bizans kendine yeni ibadethaneler yapmaya başlamıştır. Bu ibadethanelerin en önemlisi ‘kutsal bilgelik’ anlamına gelen Hagia Sophia’dır. İlk Ayasofya 15 Şubat 360 yılında ahşap bir yapı olarak hayata geçmiştir. Ancak; çok uzun ömürlü olmayan bu yapı İstanbul Patriği Ionnes Khrysostomos sürgüne uğramasıyla 20 Haziran 404 yılında çıkan ayaklanmada yakılarak tahrip edilmiştir. Bu isyanın ardından imparatorluk II. Theodisos Ayasofya’yı tekrar inşa ederek ve 10 Ekim 415 yılında tekrar hizmete sunmuştur. Ancak bu sefer de İmparator Justinionus ve eşi Theodora yüzünden 14 Ocak 532 yılından çıkan Nika ayaklanmasında yanarak yok olmuştur. Tüm bu isyanların ardından gücünü kanıtlamak isteyen İmparator Justinianus elindeki imkanları sonuna kadar kullanarak çok büyük bir ibadethane inşa etmiştir. Bu tarihi mabedin mimarları ise Miletli İsidoros ve Aydınlı Anthemios’dur. Yapımında yaklaşık 10.000 işçi çalışmış, İmparator bizzat işçilerin yanında olarak onları desteklemiştir. İmparatorluğun farklı mabetlerinden değişik mermer sütunlar ve malzemeler getirtilmiştir. 5 yıl gibi kısa sürede tamamlanan Ayasofya 27 Aralık 537 yılında açılmıştır. Devasa kubbesi ve ihtişamıyla gören herkesi büyüleyen yapı teknik açıdan eksiklikler vardı ve bu yüzden sürekli olarak tamir edilmesi gerekiyordu. Halk arasında kubbenin melekler tarafından taşındığına ve korunduğuna inanılırdı. Tarihi ehemmiyeti ile günümüze kadar gelmiş yapı her zaman en önemli meselelerin gerçekleştiği mekan olmuştur.

Bizans İmparatorlarının taç giyme merasimleri büyük törenlerle gerçekleşir, dokunulmazlığından dolayı suçlular Ayasofya’ya sığınırlardı. 

Günümüzde dahi ehemmiyetini koruyan yapı, tarih boyunca türlü sebeplerden zararlar görmüştür. Bu zararların en büyüğü depremler ve sayısız kez kuşatılan İstanbul’un hunharca yağmalanmasındır. Ayasofya’ya en büyük zarar 1204 yılında gerçekleşen IV. Haçlı seferinde gerçekleşmiştir. İstanbul’un zenginliğinden büyülenen Latinler Müslüman topraklara yapacakları seferin güzergahını değiştirerek İstanbul’a yönelmiştir. 1204 yılından 1261 yılına kadar işgal altında tuttukları İstanbul’u hunharca yağmalayarak yüzbinlerce eseri Avrupa’ya kaçırmış ve gördükleri her şeyi yok etmişlerdir. Latinler İstanbul’dan çıkarken arlalarında yok olmuş virane bir şehir bırakmışlardır.

 

Yeni bir şehir fethedildiğinde o şehirdeki en büyük mabet fetheden ülkenin mensup olduğu dinin ibadethanesine çevrilirdi. Bu kılıç hakkı geleneğidir.  Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinin ardından şehrin en büyük mabedi olan Ayasofya, camiye dönüştürülmüştür. Hristiyan kültürüne hakim olan II. Mehmet Ayasofya’da bulunan hiçbir mozaik yada dini figürü yok etmemiş sadece üzerlerini kapatarak İslam dini ritüellerine uygun hale getirmiştir. Osmanlılar Ayasofya’yı muhafaza edip tamir etmeseydi günümüze kadar gelmesi teknik açıdan pek de mümkün olmayacaktı.

Ayasofya’yı en detaylı şekilde restore eden ve çökmesini önlemek için ciddi çalışmalar yapan Mimar Sinan’dır. Yapıya zarar veren etrafındaki binaları yıkarak yeni payandalar yapmıştır. Yine Sinan tarafından yapılan 2 minare vardır, bu minareler yapının temellerine oturtularak destek niteliğinde inşa edilmiştir. 

AYASOFYA BÖLÜMLERİ

– II. Selim, III. Murat, III. Mehmet ve şehzadeler türbesi
– Sultan Mustafa ve Sultan İbrahim türbeleri
– Kütüphane
– Sübyan mektebi
– Muvakkithane
– Şadırvan
– Vaftizhane 
– Mihrap
– Hünkar Mahfili
– Minber
– Üst galeri
Ve günümüzde mevcut olmayan Ayasofya Medrese ve İmarethanesi

Dünyanın en önemli tarihi yapılarından olan Ayasofya’ya Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından müzeye dönüştürülmüştür. Bugün ise bilet alarak ziyaret edilebilir. 

AYASOFYA NEREDE 

İstanbul/Fatih ilçesinin Sultanahmet Meydanında yer alan Ayasofya, Kabataş Tramvayıyla ulaşımı oldukça kolaydır. Tramvaydan Sultanahmet durağında inildiğinde tüm ihtişamıyla karşınızda kalacaktır.

AYASOFYA GİRİŞ ÜCRETLERİ VE ZİYARET SAATLERİ

Yetişkinlerin giriş ücreti 72 TL olan müzeye 18 yaşının altındaki ziyaretçilere ücretsizdir. Ayrıca üniversite öğrencileri için Kültür ve Turizm Bakanlığının çıkarmış olduğu Müze Kartı 30 TL’ye satın alarak Ayasofya ve bakanlığa bağlı diğer müzeleri 1 yıl boyunca ücretsiz ziyaret edebilirler. 

KAYNAK : Haber7

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ