“Avrupa’nın projelerine inanmıyorum”

Devlet Tiyatroları ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce ortaklaşa yürütülen proje kapsamında “Son Kuşlar” tiyatro oyunu ile cezaevlerinde hükümlü ve tutuklulara sevgi, barış ve umut mesajları veren Oyuncu Turgay Tanülkü, ülke olarak terör olaylarıyla baş etmenin birlik ve beraberlik duygularıyla hareket etmekten geçtiğini vurguladı.

“Avrupa’nın projelerine inanmıyorum”

Devlet Tiyatroları ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce ortaklaşa yürütülen proje kapsamında “Son Kuşlar” tiyatro oyunu ile cezaevlerinde hükümlü ve tutuklulara sevgi, barış ve umut mesajları veren Oyuncu Turgay Tanülkü, ülke olarak terör olaylarıyla baş etmenin birlik ve beraberlik duygularıyla hareket etmekten geçtiğini vurguladı.

Tanülkü, yaptığı açıklamada, cezaevlerinde kendi imkanları dahilinde “Son Kuşlar” isimli oyunu oynadıklarını dile getirerek, Türkiye’deki terör olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Cezaevlerinde barışı ve birlikteliği kuvvetlendirmek için oyunları oynarken, “Kağıttan bir uçurtma olsak, dünyayı dolaşsak ve ipin ucunu tek bir çocuk bile tutabilse, bu bize yeter” niyetiyle hareket ettiklerini belirten Tanülkü, “Bize akıl duruşu bildirmeye çalışanlara, insanlık dersi vermeliyiz, çünkü onların buna ihtiyacı var. Avrupa sosyal sorumluk projelerine inanmıyorum, çünkü Marshall yardımı gibi bir şey bu” dedi.

Tanülkü, terör saldırıları karşısında duygularını ifade edecek sözcük bulmakta zorlandığını belirterek, “Suç bizde mi, düşmanlıklarını bile bile hala Anadolu efendiliğiyle ‘Merhaba’ deyip bunları adam yerine koymamızda mı? Bizim düşmanlarımız, tarihimiz boyunca bellidir” diye konuştu.

Ünlü oyuncu FETÖ için ağır konuştu

Sinema oyuncusu Turgay Tanülkü, yaptığı açıklamada, Türk halkı sayesinde hain yapılanmanın ve darbe girişiminin başarıya ulaşamadığını söyledi. Tanülkü, kendi ülkesine darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ mensuplarının “zihinsel engelli” olduğunu dile getirerek, “Benim engelli evlatlarımın tıbbi engeli var ama onların (FETÖ mensupları) yemeleri, içmeleri, gezmeleri, cinleri ve hinleri düşünecek kadar akılları var. Güya zekiler. Sağ kolum olan oğlumun yüzde 70 zihinsel engeli var ve yüzde 30’u ile onlardan çok daha önde ve onurlu.” ifadelerini kullandı.Eğitim ve bakımını üstlendiği engelli evlatlarının darbe gecesi döktükleri gözyaşının bedelini, FETÖ mensuplarının ödemesi gerektiğini kaydeden oyuncu Tanülkü, “Ahlar çekerek bize ve ülkemize beddualar ediyordu. Benim yüzde 70 engelli oğlum o gece ağlıyor, ‘Ne oluyoruz baba?’ diye. Bunun hesabını versinler.” diye konuştu.’64 yaşında militan olabilirim’Turgay Tanülkü, vatan hainlerinin en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini vurgulayarak, şunları aktardı:”Rusya’da 1,5 yıl okudum. O günlerde Kaliyoskin isminde Rus Generali’ne, ‘Siz, casuslarınızı neden öldürüyorsunuz? Bu adam size yardım ediyor.’ diye sordum. Bana şu cevabı verdi, ‘Kendi ülkesini satan adama ben ne yapayım? Kendi ülkesiyle ilgili bana bilgi veriyorsa, benim ülkemi zaten satar. Onun için biz, bilgiyi alır ve sınırda öldürürüz.’ İşte bu olay, her şeyi anlatıyor. Ülkemiz o kadar ucuz değil. Bu ülke Kurtuluş Savaşları yaşamış bir ülke ama kime? Düşmana karşı. ‘Dost kazan dost. Düşmanı anan da doğurur.’ derler. Doğru söylerler. Biz, dimdik duracağız. Evet, bütün darbelere karşıyız ve yaşasın demokrasi diyoruz. Sırf ülkem için, 64 yaşında bir militan olabilirim. Ülkem için bunu yaparım. Evlatlarım da yapar.”‘Odak noktamız Türkiye idi’Dik durmanın önemine değinen Tanülkü, şöyle devam etti:”Bu dik duruşu 15 Temmuz’dan bugüne kadar görüyorum ve mutluyuz gerçekten. Yenikapı’da gerçekleşen miting, Türkiye’nin dünyaya bir mesajıdır. Oraya gelen 5 milyon insan, ‘Bakın, biz kötü günlerde bir birimizi böyle kucaklarız’ dedi. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile Ulucanlar Cezaevi’nde yattığımız zaman 1974 Kıbrıs Savaşı başlamıştı. Cezaevinde sağ-sol kalmadı. Sadece ülke vardı. Bütün herkes, kendi düşüncelerini bir tarafa bırakıp, hep beraber kardeş olduk ve sadece ‘Ülkem’ dedik. Bu barıştır. Ramazan ayı geldiğinde onlar bize yiyecek gönderdi. Biz de onlara gönderdik ve barışı elde ettik. Diyorduk ki, ‘Sen Türkiye’ye şöyle, ben de böyle bakıyorum.’ fakat odak noktamız, Türkiye idi.”Tanülkü, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin 15 Temmuz ruhuyla inşa edileceğini kaydederek, “15 Temmuz’da zaten barış elde edildi. Geleceğe bunun üzerinden yürümeye başladığımız, devam ettiğimiz zaman kazanacağız. 68’lilerin verdiği aydınlık çağı, barışı, biz evlatlarımıza aktaramadık. Şimdi 30 yaş grubundaki evlatlardan bizim özür dilememiz lazım. Biz onlara, güzel inançlarında ve sevdalarında yaşamaları gereken özgürlükleri veremedik. Bunun için özür dileriz.” ifadelerine yer verdi.

Artan saldırıların sebebi

Batı’nın sahip olduğu değerlerle Türkiye toplumunu anlayamayacağına dikkati çeken Tanülkü, şu değerlendirmede bulundu:

“Amerika, Avrupa, İngiltere ve bunların çıkar odaklı yandaş ülkeleri, maşanın sapı onların elinde, ucunda bizim insanımız var. İnsan sevgisini bilmeyenler bunlar, hayvan sevgisini daha üstün tutarlar, kendi çocuklarından bile üstün tutarlar. Aile bile olamamış bu ülkeler, neyin çağdaşlığını güderler anlayamıyorum. Bildikleri tek şey, saldırganlık, hırs, kin ana felsefeleri olmuş. Biz asil bir ülkeyiz, insanlarımızla gurur duyuyorum, çünkü millet olarak onurlu insanlarız, dik duruşluyuz, sevdamız, özlemlerimiz serttir. Davul, zurnalarla savaşa giden tek milletiz. Bizi bize bıraksınlar yeter, dünyayı huzur dünyası yaparız, neşeye boğarız. İstiyorum ki evlatlarımıza, ‘Başımız sağolsun’ demeyecekleri bir dünya bırakalım.”

Tanülkü, Türk milletinin, yerde gördüğü ekmek kırıntısını alıp, öperek ayak basılmayan bir yere kaldıracak kadar saygılı bir toplum olduğunu ifade ederek, “Ülkemizde cirit atan yabancı ülkeler ve yandaşları bu birlikteliği bozuyorlar ki kendi çıkarlarını sağlasınlar. Ne zaman bu toplum başarı ve birliktelik yakalasın, bu ülkeler mutlaka saldırıya geçerdi ve şu anda bu durum devam ediyor.” diye konuştu.

“Türkiye ve İslam, bunların rahatsız oldukları unsurdur”

Terör olaylarıyla baş etmenin birlik ve beraberlik duygularıyla hareket etmekle sağlanacağını vurgulayan Tanülkü, “Türkiye ve İslam bunların rahatsız oldukları unsurdur. Batı bu patlamalara tabii ki ses çıkartmaz, çünkü bu olayların yaşanmasını isteyenler onlardır. Kurguladıklarını yaşatıyorlar. Evlatlarını yitirenler, acıyı yaşıyor. Diğerlerimiz ise o acıyı paylaşıyoruz. Birlikteyiz mesajı verdiğimiz zaman da yüzümüzdeki tebessümü kaldıralım, çünkü acımız büyük, canlarımız gidiyor” ifadesini kullandı.

Tanülkü, Halep’te gerçekleşen insanlık dramından yola çıkarak, dünyanın her yerinde zulüm yaşandığını belirterek, “Dünyanın her yerinde nemalanma savaşları var. Acıyı bal eylemeye çalışanlar ise bizleriz halk olarak ve işte tam bu noktada daha çok birleşmek zorundayız. Herkes herkese ‘Merhaba’ demek zorunda, birbirimize karşı çok daha saygılı olmalıyız ve yaşayana, yitirdiklerimize sahip çıkmalıyız, çünkü her şey bir insanı sevmekle başlar. Sevgi tohumları serpelim, mesela maçlarda kavgalar bitsin, bütün takımlar el ele çıksın sahalara, meydanlara ve çocuklarımıza, torunlarımıza örnek olalım” sözlerine yer verdi.

Sur’daki 14 tarihi eser restore ediliyor

Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde yaşanan terör olayları yüzünden zarar gören 14 tarihi eserin restore edilmesi için başlatılan çalışmalar sürüyor. Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, zarar gören eserleri restorasyonlarını tamamlayıp kısa sürede Diyarbakırlıların hizmetine açacaklarını vurguladı.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü koordinesinde, Sur ilçesinde yaşanan terör olaylarında zarar gören 14 tarihi eserin onarılması için başlatılan restorasyon ve renovasyon çalışmaları devam ediyor. Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Aksoy, Diyarbakır’ı adeta açık hava müzesi haline getiren, mimarlık ve sanat tarihi alanında öncü rolü bulunan, her birinin tarihin ve medeniyetin ışığını geleceğe aktaran ender eserlerden olan Ulu Cami, Fatih Paşa (Kurşunlu), Şeyh Muttahhar, Parlı Safa, Hasırlı, Kadı, Nasuh Paşa ve Arap Şeyh camileri ile Dört Ayaklı Minare, Ermeni Katolik ve Protestan kiliselerinin büyük hasar gördüğünü belirtti. Diyarbakır’daki ilk Osmanlı eserinin Fatih Paşa diğer adıyla Kurşunlu Cami olduğunu anlatan Aksoy, “Diyarbakır’daki camilerin en boyutlu ve en özenlisidir. Ancak 2015 yılında yaşanan terör olaylarında camimizin içi, orijinal kapısı ve kepenkleri yandı, mihrap ve minber büyük zarar gördü.12 milyon 819 bin lira bütçe ayrıldıFatih Paşa Cami 2008 yılında, Ermeni Katolik Kilisesi ise 2011 yılında proje kapsamında restore edilerek halkımızın hizmetine sunulmuştu. Ancak eserlerin hasar alması sonucu bu yıl içerisinde restorasyon çalışmalarına yeniden başlandı. Bu eserimizin restorasyon çalışmalarını ise 9 Aralık 2018’e kadar tamamlamayı planlıyoruz” dedi.Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak onarım ve renovasyon çalışmalarında Fatih Paşa Camisi için 3 milyon 710 bin TL bütçe ayrıldığına dikkat çeken Vali Aksoy, “Dört ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Cami için 1 milyon 085 bin TL, Ulu Cami için 1 milyon 500 bin TL, Parlı Safa Camisi ve Medresesi için 1 milyon 26 bin 432,44 TL, Ermeni Kilisesi için 1 milyon 330 bin TL ve diğer renovasyon çalışmaları için yaklaşık olarak 505 bin 509,73 TL ödenek ayrılmıştır. Bunlara diğer çalışmaları da dahil ettiğimiz zaman toplam 12 milyon 819 bin 719 TL bütçe ayrılmıştır” diye konuştu.“Kısa sürede Diyarbakırlıların hizmetine açacağız”Bu eserleri en kısa sürede Diyarbakır halkının hizmetine açacaklarını vurgulayan Vali Aksoy, şunları kaydetti:“Terör olaylarından dolayı zarar gören diğer eserlerden olan Diyarbakır Ulu Cami (5. Harem-i Şerif), Şeyh Muttahhar Cami, Parlı Safa Cami, Hasırlı Cami, Kadı Cami, Nasuh Paşa Cami, Arap Şeyh Cami, Dört Ayaklı Minare ve Protestan Kilisesi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından restorasyon çalışmalarına başlandı. Ayrıca Kalkınma Bakanlığı Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamında yürütülen projeler çerçevesinde Paşa Hamamı, Çardaklı Hamamı ve Şehzadeler Konağının restore çalışmalarına da başlandı. Bu üç eserin restorasyon çalışmaları için 3 milyon lira ödenek ayrıldı. Bu eserlerin restore çalışmalarını 2017’nin ilk yarısında tamamlamayı planlıyoruz. Diyarbakır Valiliğimizce, Ulu Cami ve Hanlar Bölgesi Renovasyon Projesi 1. Etap çalışmaları tamamlandı. Projenin uygulamalarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yürütüyor. Yanık Çarşı ve onun karşı cephesinin cephe giydirme ve yenileme çalışmaları hızla devam ediyor. Projenin tamamlanması ile Sur içinde örnek bir cephe çalışması yapılmış olacak ve diğer etap çalışmalarına ivedi bir şekilde başlanılacak.” Gençliğe Arapça kaynak katkısı

Cahit Koytak’a özel ödül

Kurum ödülüne ise İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi layık görüldü. Bakanlığın 1979 yılından beri Kültür ve Tuzim Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri adıyla dağıtılan ödül bu yıldan itibaren “Özel Ödüller” başlığıyla verilecek. Ödüller, özgün eser, uygulama, yorum veya bilimsel araştırmalarıyla Türk kültür ve sanatının gelişmesine, yurt ve dünya düzeyinde yücelmesine katkıda bulunanları devlet adına ödüllendirme amacını taşıyor. Ödülün jürisinde ise Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Ömer Arısoy başkanlığında, Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ümit Yardım, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Doç. Dr. Murat Salim Tokaç, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Nejat Birecik gibi isimler yer alıyor.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ