Avrupa’nın, kendi başını yiyen teröre karşı duyarsızlığı

Avrupa her fırsatta Türkiye’yi DEAŞ ile yeterince mücadele etmediği için suçladı. Ancak yıllardır Türkiye’nin yakalayıp ülkelerine gönderdiği teröristleri ise serbest bıraktı. Viyana saldırganının geçmişte Belçika ve Fransa’yı kana bulayan teröristlerle önemli bir ortak yanı vardı. Hepsi Türkiye tarafından yakalanmış ve ülkelerine iade edilmişti, ancak Avrupa bu teröristleri salarak katliamlara davetiye çıkardı

Avrupa’nın, kendi başını yiyen teröre karşı duyarsızlığı

Yakın geçmişte Avrupa’nın birçok noktasında gerçekleşen DEAŞ eylemleri tamamen sonlanmışken bir anda yeniden gündeme oturdu. Özellikle Türkiye-Yunanistan krizi, Libya meselesi ve Doğu Akdeniz ile başlayan AB-Türkiye gerginliği, Fransa’nın İslam düşmanlığı ile farklı bir noktaya taşınırken bir adan hortlayan terör saldırı akıllara farklı soru işaretlerini de getirdi.

 

 

SALDIRILARIN ORTAK ÖZELLİĞİ

Özellikle İslam düşmanlığının körüklendiği bir anda ortaya çıkan bu saldırılarının geçmiştekilerle ortak bir özelliği de vardı.

 

 

Avusturya’nın başkenti Viyana’da ortalığı kan gölüne çeviren Kutim Feyzullah’ın 2018’de Suriye’ye geçmek için Türkiye’ye geldiği ve burada terör bağlantıları nedeniyle yakalanıp Avusturya’ya iade edildiği anlaşıldı. Avusturya İstihbaratı ise şartlı tahliye kararı ile teröristi serbest bırakarak adeta katliama davetiye çıkardı. Gözetimli olarak serbest bırakılan teröristin üç ay Slovakya’da yasa dışı yollarla mermi satın almaya çalıştığı bilgisi ise Avusturya istihbaratına verilmesine rağmen yetkililer harekete geçmedi.

Her fırsatta Türkiye’yi DEAŞ terörü ile aynı cümle içinde telaffuz etmeye çalışan Avrupa ülkelerinin ilk vukuatı da bu değildi. Türkiye yıllardır Avrupa’nın hiçbir önlem almadığı teröristleri ülke topraklarında yakalayıp başta Fransa olmak üzere Hollanda, Belçika, Almanya, Avusturya, Danimarka gibi teröristlerin vatandaşı olduğu ülkelere geri gönderdi. Ancak Türkiye’yi DEAŞ ile yeterince mücadele etmemekle suçlayan AB ülkeleri bu teröristleri tutuklama zahmetinde bile bulunmadı. Bu isimlerden ikisi ise Brüksel ve Paris’te büyük terör saldırıları gerçekleştirdi. 

PARİS’İ KANA BULADI

Paris’te 13 Kasım 2015’te düzenlenen terör saldırılarında 137 kişi hayatını kaybetti. En ağırı Bataclan Tiyatrosu’nda gerçekleşen terör saldırısı 3 ayrı bölgede 7 farklı noktada eş zamanlı olarak düzenlenirken 8 terörist ölü olarak ele geçirildi. Saldırının tek canlı faili Salah Abdeslam ise günler sonra yakalanarak hapse atıldı. Salah Abdeslam, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçmek isterken yakalanmış ve Belçika’ya iade edilmişti. Ancak Belçika makamları Abdeslam’ı tutuklamadan serbest bıraktı.

Ayrıca Türk yetkililer, yakaladıkları Fransız DEAŞ’çıların verdiği ifadelere dayanarak Fransız istihbaratını bir konser salonunun da aralarında bulunduğu kamuya açık yerlerde eylem hazırlığı yapıldığı konusunda iki kez bilgilendirdi. Ancak Fransız istihbaratı bu bilgilere cevap bile vermedi.

BELÇİKA SERBEST BIRAKMIŞTI

Benzer bir durum da 2016’da yaşanmıştı. Belçika’nın başkenti Brüksel’de Maalbeek Metro istasyonu ve Brüksel Havalimanı’nda gerçekleşen terör saldırılarında 33 kişi hayatını kaybetti. 2 DEAŞ teröristi ölü olarak ele geçirildi. 

Brüksel’de kanlı saldırıları düzenleyen isimlerden biri olan terör örgütü IŞİD üyesi İbrahim El Bakraoui’nin Antalya Havalimanı’ndan 11 Haziran 2015’te Türkiye’ye girdiği, 14 Haziran’da çatışma bölgelerine geçeceği sırada Gaziantep’te yakalandığı anlaşıldı. Bakraoui’ni sınır dışı edilirken, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Belçika polisini hemen uyardı. Ancak sınır dışı edilen teröristin terörizmle bağlantısını bulamadıklarını belirten Belçika, şahsın serbest bırakıldığını bildirdi ve varsa ek bilgi gönderilmesini talep etti. Bunun üzerine İstihbarat Daire Başkanlığı 6 Ocak 2016’da şahsın çatışma bölgelerine gidecekken yakalandığını yeniden iletti. Ancak Belçika işlem yapmadı. Bunun üzerine Türkiye, Hollanda makamlarına benzer bilgileri verse de Hollandalı makamlar da kayıtsız kaldı.

DANİMARKALI KHAN HALEN KAYIP

Danimarka vatandaşı Fatih Jahangir Khan, Şubat 2013’te, Suriye’ye gitmek üzere Danimarka’dan ayrıldı. Khan, Suriye’ye geçmeye çalıştığı sırada gözaltına alındı ve ailesine teslim edildi. Sonra 23 Haziran 2013’te Danimarka’dan Danimarka pasaportu ile ailesinin imzasını taklit ederek çıkış yaptı ve halen kayıp.

DEAŞ’A GİTMEK İÇİN FRANSA’DAN İZİN

Fransa vatandaşı Mohamed Mehdi Raouafi, 21 Ocak 2014’te Nice-İstanbul-Hatay uçağına binmeden önce, THY yetkililerine, Suriye’de radikal örgütlere katılan ağabeyi Waghi Raouafi gibi Hatay’a gitmek istediğini söyledi. THY yetkilileri, bu konuda Fransız makamlarını uyardı. Ancak Fransız yetkililer açıkça DEAŞ’a katılmak için yola çıkan Raouafi’nin Türkiye uçağına binmesine izin verdi.

KANIT YETERSİZLİĞİ

Faradje Abidat, 29 Eylül 2014’te Kilis otobüs terminalinde yakalandı. Terör şüphesi nedeniyle 19 Ekim 2014’te Paris’e gönderildi. Fransız yetkililer, kanıt yetersizliğinden serbest bıraktı. Abidat 7 Kasım 2014’te Şanlıurfa’da Suriye’ye yasadışı yollardan geçmeye çalışırken ikinci kez sınır dışı edildi.

İKİ KEZ GÖNDERİLDİLER

İsveç vatandaşı Muhammed Qadar ve Yasmin Said Ahmed 4 Mayıs 2015’te Suriye’ye gitmek üzere Türkiye’ye geldi. İkili, aynı gün Abdelmoumenne Amin Ghezali ile İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’nda yakalandı. Stockholm’e geri gönderilen ikili, serbest bırakılınca bu kez 12 Mayıs 2015’te Kos adasından feribotla Türkiye’ye giriş yaptı. Haklarındaki yasaklama kararı nedeniyle bu kez Kos Adası’na gönderildiler.

KAYNAK : Haber7

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ