Atasözleri özellikleri nelerdir? En çok kullanılan atasözleri ve anlamları…

Geçmiş zamanlarda kazanılan tecrübeler neticesinde ortaya çıkan kısa ve özlü sözlere atasözü denmektedir. Şiir, roman, deneme ve makale gibi yazılardan farklı olarak anlatılmak istenen mevzubahis kısa ve tek cümlelerle ifade edilmektedir. Peki en çok kullanılan atasözleri nelerdir? İşte atasözleri ve anlamları…

Atasözleri özellikleri nelerdir? En çok kullanılan atasözleri ve anlamları…

Atasözü, anlatılmak istenen düşüncenin ironi ve nükteli bir şekilde ifade edilmesi olarak tanımlanabilir. Az lafla çok şeyin anlatıldığı atasözleri derin anlamlar içererek kişinin düşündürmektedir. Sözlü edebiyatın en güzel türlerinden olan atasözleri, neslinden nesle günümüze kadar ulaşmıştır. Özellikle Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan atasözleri, yerinde kullanıldığında ders veren bazen güldüren bazen de düşündüren kısa ve özlü sözlerdir. 

ATASÖZLERİ NEDİR VE ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Atasözleri, edinilen tecrübelerin sonucunda elde edilen özlü ve kısa sözlerdir. Bir olay karşısında çok fazla konuşmaya gerek kalmadan tek bir cümleyle anlatılmak istenen şeyin nükteli bir üslupla anlatılmasıdır. Karşı tarafı rencide etmeden düşünmesini sağlayan öğüt ve bilgi veren sözlerdir. Atasözleri genellikle anonim sözler olup sözlü kültürün en önemli türlerindendir. Atasözlerinde gerçek anlam aranmaz, atasözleri mecaz ve ironi içermektedir. 

EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ

1- Acele işe şeytan karışır: Belki de en çok kullanılan atasözlerinden biridir. Acele davranma gibi durumlarda bu atasözü kullanılır. Yaptığımız işlerde acele edersek hata riski ortaya çıkar ve aksilik çıkabilir. Anlamlarına gelmektedir.

2- Abanın kıymeti yağmurda bilinir: Hiç değerini bilmediğimiz veya unuttuğumuz eşyaların zamanı geldiğinde kıymetlendiği ifadeler için kullanılır.

3- Acemi katı kapı önünde yük indirir: İşi alan kişi profesyonel şekilde çalışma yapmaz. İşi yarıda bırakır. Üstüne birde işten sıyrılıp kaçar.

4- Acı patlıcan kırağı çalmaz: Zorluk gören kişiler her şeyin üstesinden gelir. Önceden zorluk gördüğü için yine bir zorlukla karşılaşsa da hemen pes etmez ve mücadele verir.

5- Aba altında er yatar: Giyim kuşam kişiliğe ölçü olamaz

6- Abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır: Çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır.

7- Acıkan ne yemez, acıyan ne demez: Geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler.

8- Besle kargayı oysun gözünü: İnsanlara iyilik yaparsınız ve yardım edersiniz. Ama iyilik yaptığınız kişi bunun kıymetini bilmez ve siz karşı gelebilir ya da ihanet eder.

9- Boş çuval ayakta durmaz: Bir yere tutunamayan, bir işi beceremeyenler için bu atasözü kullanılır.

10- Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar: İyi bir karaktere sahip olan bireyler önlerine engel çıksa da kötülüklerle karşılaşsalar da her zaman iyilikle ve güzellikle olayları karşılar.

11- Baba kırk oğul beslemiş, kırk oğul bir babayı beslememiş: Baba kaç çocuğu olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan hepsine bakar, onları büyütür; çocukları ise yoksul ve yaşlı durumdaki babalarının bakımını ‘sen bak, o baksın’ gibi gerekçelerle bir türlü sağlayamazlar.

12- Bakan yemez, kapan yer: Bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir.

13- Can çıkmayınca huy çıkmaz: Bir insanın huyu neyse o şekilde aynı kalır. Değiştirmeye kalkışsanız bile değişmez. Hep aynı kalır.

14- Cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir: Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.

15- Cami ne kadar büyük olsa imam gene bildiğini okur: Bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun kendi istediğini yapmaya çalışır.

16- Damlaya damlaya göl olur: Birikim yapmak için az paraya sahip olabilirsiniz. Ancak azar azar biriktirince daha sonrasında çoğalır. Günümüzde oldukça yaygın kullanılan atasözleri ve anlamları olarak bilinir.

17- Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz: Aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar.

18- Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur: Ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar, insanlar günün birinde birbirleriyle karşılaşabilirler.

19- Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar: Yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da üstesinden gelinir.

20- Dağ, ovanın süt anasıdır: Ticareti besleyen, üretim kaynaklarıdır.

21- Denize düşen yılana sarılır: Hiç sevmediğimiz kişileri bile zor zaman arar oluruz. Bir işimiz düştüğünde aramızın iyi olmadığı kişiye bile başvururuz.

22- Dikensiz gül olmaz: İyi ve güzel olan şeylerin içinde illa ufak tefek sıkıntılarda olabilir.

23- Faydasız baş mezara yaraşır: Yaşayan kimse bir işe yaramalıdır, bir işe yaramayan kimsenin ölüden farkı yoktur.

24- Fazla mal göz çıkarmaz: Ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur.

25- Felek, kimine kavun yedirir kimine kelek: Bu dünyada kimi insanlar mutluluk içinde yaşarlar, kimileri de talihsizdirler.

26- Gavurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını çalar: Kişi, inançları ayrı da olsa, hoşlanmasa da geçimini sağlayan kimseye hizmet eder.

27- Gece gözü, kör gözü: Geceleyin iyi iş yapılamaz.

28- Gece işi, körler işi: Gece yapılan iş verimli olmaz.

29- Geç olsun da güç olmasın: Çeşitli engeller yüzünden gerçekleşemeyen işlerde avunmak için söylenen bir söz.

30- Gün doğmadan neler doğar: Hiçbir zaman umudumuzu kaybetmemiz gerekir. Beklenmedik anda karşımıza bir şeyler çıkarabilir.

31- Huylu huyundan vazgeçmez: Kişinin taşıdığı bir huy ne ise aynı şekilde devam eder, değiştiremezsiniz.

32- Hamala semeri yük olmaz: İnsana kendi işi ağır gelmez.

33- Hamama giren terler: Bir işe girişen, o işin güçlüklerini veya masraflarını göze almalıdır.

34- Hangi dağda kurt öldü?: Birisinden beklenmeyen bir davranış görüldüğünde şaşma ve sitem bildirmek için kullanılan bir söz.

35- Öfkeyle kalkan zararla oturur: Birden parlayan insanlar daha sonradan pişman olabilir. Aniden öfkelenince birilerin canını yakabilir veya kırabilir.

36- Zahmetsiz rahmet olmaz: Bir iş veya bir şey başarmak için sıkıntılardan geçmek gerekir. O yol için çaba göstermek gerekir. Emek harcamadan ulaşılmaz.

37- Kadı kızında bile kusur olur: Üzerinde durulmaya değmeyecek kadar küçük bir kusurdur.

38- Kadının fendi, erkeği yendi: Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden üstündürler.

39- Kalaylı bakır küflenmez: Temizliğini herkesin bildiği kişi ve iş lekelenemez.

40- Kalbin yolu mideden geçer: Bir kimsenin sevgisi kazanılmak istendiğinde ona güzel yiyecekler ikram edilmelidir.

41- Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın: Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

42- Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür: Züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez, varlık içinde olduğu hâlde yiyemeyen de bunun gibidir.

43- Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır: Bir ağızdan çıkan söz, başkalarının ağzına geçer, her tarafa yayılır.

44- Olsayı bulsaya vermişler, hiç doğmuş: Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diyerek istediğimiz sonuca varamayız, elde etmek istediğimiz sonucu istekle değil çalışmakla gerçekleştirmeliyiz.

45- Öfkeyle kalkan zararla (ziyanla) oturur: Kişi, öfkeli zamanında duygusunun etkisi altındadır. İyi düşünemez; yaptığı taşkınca işin nasıl bir sonuç doğuracağını hesap edemez. Sonunda bu ölçüsüz, yanlış davranışının zararını görür.

46- Padişahın bile arkasından kılıç sallarlar: Kendisinden çekinilen kimsenin yüzüne karsı kimse ağız açmaz da en güçlü kimsenin bile arkasından herkes düşmanlık gösterilerinde bulunur.

47- Rüzgârın önüne düşmeyen, yorulur: Genel gidişe ayak direten boşuna çaba harcamış olur, bir yere varamaz.

48- Rüzgârlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu: Rüzgârlı havada kuytu bir yer, yağmurlu bir havada da uyku tercih edilir.

49- Sabah ola, hayrola: Sabah olsun, o vakte kadar iş belki düzelir.

50- Sabah sürçen, geceye dek sürçer: Bir işe başladığı zaman beceriksizliği görülen kişinin bu durumu sonuna kadar sürer.

51- Sabahın kızıllığı akşamı kış eder, akşamın kızıllığı sabahı güz eder: Sabahleyin gökyüzünde görülen kızıllık, o akşam havanın kış gibi olacağını, akşam görülen kızıllık ise ertesi sabah havanın güze döneceğini belirtir.

52- Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır: Sabır zor bir iştir ancak güzel sonuçları vardır.

53- Sabreden derviş muradına ermiş: Beklemesini bilen kimse sonunda amacına ulaşır.

54- Şaşkın misafir, ev sahibini ağırlar: Başkalarının görev ve yetkilerine karışmak ahmaklıktır.

55- Şeriatın kestiği parmak acımaz: Kanunların uygun gördüğü cezaya katlanmak gerekir.

56- Şeytanın dostluğu darağacına kadardır: Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkartıp ölüme kadar sürükleyebilir ama ölümün eşiğinde onu kaderiyle baş başa bırakır.

57- Taşıma su ile değirmen dönmez: İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez.

58- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır: Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.

59- Tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı: Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.

60- Ucuz alan, pahalı alır: Ucuz olan mal çabuk eskir, pahalıya alınmış gibi olur.

61- Ucuz etin yahnisi yavan (tatsız) olur: Ucuza mal olan şeyler niteliksizdir.

62- Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti: Ucuz şeylerin ucuzluğuna tamah etmemeli, pahalı şeylerin de pahalılığından korkulmamalıdır.

63- Uçan kuş aç kalmaz: Yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır.

64- Ufak at da civcivler yesin: Çok yalan söyleyen veya olayları abartan kişilere inandırıcı olmadığını belirtmek için söylenen bir söz.

65- Vakitsiz öten horozun başını keserler: Her söz yerinde ve zamanında söylenmelidir, zamansız ve yersiz söylenen sözler büyük zararlara yol açabilir.

66- Var evi kerem evi, yok evi verem evi: Varlıklı ailenin durumu konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir; yoksul ailenin evinde sıkıntı ve dertten başka bir şey bulunmaz.

67- Vardığın yer körse, sen de bir gözünü kapa: Girdiğin çevrede rahat etmek istiyorsan sana ters gelse bile çevrene uyum sağlamalısın.

68- Yakın dost uzak hısımdan yeğdir: İlgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz akrabalarımızdan bize daha yakındır.

69- Zorla güzellik olmaz: 1. Kişiye, beğenmediği şey zorla beğendirilemez. 2. Bir iş insana zor kullanılarak yaptırılamaz.

70- Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış: Yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile inanılmaz.

71- Zayi olan koyunun kuyruğu büyük olur: Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.

72- Zemheride sür de çalı sür: İyi verim alabilmek için üstünkörü olsa bile tarlayı zemheride sürmek gerekir.

73- Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır: Gerçekleşmesi güç bir şey isteyen kimse isteğini gerçekleştirecek çareyi kendisi bulmak zorundadır.

74- Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt ovada yolunu şaşırır: Zengin, para gücüyle güçlükleri yenerken yoksul, parasızlık yüzünden en kolay işi bile başaramaz.

75- Zora, beylerin borcu var: Zor kullanan kişilerin istediğini en güçlü kimseler bile verirler.

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ