ASELSAN’dan yerli sağlık ekipman atağı
ASELSAN, tıbbi cihazların yerlileştirilmesine yönelik çalışmalarını genişletiyor. Hayat kurtaran elektroşok cihazlarının üretimini gündemine alan şirket, iddialı yerli ürünler geliştirmeyi amaçlıyor.

ASELSAN, savunma elektroniğine yönelik bilgi birikimini Türkiye’nin güvenlik, ulaşım, enerji, otomasyon ve sağlık teknolojileri alanlarındaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanıyor. Şirket, sağlık teknolojileri alanında dışa bağımlılığı azaltacak, yerli tasarım ve üretim kabiliyetlerini artıracak projeler ile çözümler üzerinde çalışıyor. Bu kapsamda donanım, yazılım, cihaz ve sistem geliştirme, üretim faaliyetleri yürütülüyor.
BİYOTANI ÇALIŞMASI
Tıbbi cihazların yerlileştirilmesini gündemine alan ASELSAN, bir süredir radyoloji (X-Ray) görüntüleme sistemleri, manyetik rezonans (MR) görüntüleme sistemi, harp ve acil yardım akıllı turnikesi geliştirilmesine yönelik çalışmaları gerçekleştiriyor. Sivil ve askeri savunmanın kritik bir alanı olan biyolojik savunmaya yönelik tespit, teşhis, analiz ve simülasyon sistemlerinin milli imkanlarla geliştirilmesi ve bu kapsamda gerekli teknolojilerin kazanılması amacıyla biyotanı ve KBRN (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer tehditlere karşı savunma sistemi) sistemlerine yönelik araştırma çalışmalarına devam ediliyor. ASELSAN tıbbi cihazlara yönelik bu çalışmalara yeni bir ürün daha ekleyecek. Şirket, bu amaçla METsis Medikal ile defibrilatör (elektroşok) cihazlarına yönelik iş birliği yapacak.
Yüzde 40 azaltıyor
Dünya genelinde yaşamını yitiren her 3 kişiden biri yani yılda yaklaşık 20 milyon kişi kalp rahatsızlıkları sebebiyle hayatını kaybediyor. Ani kalp durması da en önde gelen ölüm nedeni olarak görülüyor. Bu durumla karşılaşıldığında yaşama tutunma şansını arttıran en etkili ve önemli cihaz defibrilatör yani kalp elektroşok cihazı oluyor. İş yeri, alışveriş merkezi, toplu taşım araçları gibi kalabalıkların olduğu yerler, otomatik defibrilatör cihazlarının konumlandırılması gereken yerler olarak öne çıkıyor. Bu sayede acil müdahale yetersizliği nedeniyle kalp krizlerinde yüzde 40 oranında seyreden can kaybının en aza indirilmesi mümkün olabileceği belirtiliyor.
KAYNAK : AKŞAM GAZETESİ