Arap gazetecilerden Türkiye’ye destek gezisi

Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansının desteğiyle Giresun ile Ordu’ya gelen Arap gazeteci ve sosyal medya fenomenleri, ülkelerinde Türkiye’nin turizm açısından güvenli olduğunu anlatacak. Arap ülkelerinden gelen yaklaşık 15 gazeteci Türkiye’de darbe olmadığı ve normal hayatın devam ettiği mesajını dünyaya duyuracak.

Arap gazetecilerden Türkiye’ye destek gezisi

Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) desteğiyle Giresun ile Ordu’ya gelen Arap gazeteci ve sosyal medya fenomenleri, ülkelerinde Türkiye’nin turizm açısından güvenli olduğu mesajını verecek.

Türk Hava Yolları sponsorluğunda bir süre önce Ordu-Giresun Havaalanı’na gelerek önce Ordu, ardından Giresun’u gezen Araplar, Türkiye’nin turizm potansiyelini ülkeleriyle paylaşacak.

DOKA Giresun Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Murat Aladağ, Katar, Dubai ve Lübnan’dan gazeteci ve sosyal medya fenomenlerinin katıldığı bir gezi düzenlendiğini söyledi.

Bölgeye gelen Arapların, medya üzerinden turizmle ilgili bilgilendirme yaptığını belirten Aladağ, “Amaç Körfez ülkelerinde Giresun ve Ordu’yu tanıtmak ve buranın güvenli olduğunu, halen turizme açık olduğunu, insanların burada rahatlıkla konaklayabileceğini onlara anlatabilmek.” dedi.

Türkiye’de darbe olmadı

Aladağ, 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle bir algı oluştuğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Arap ülkeleri, özellikle bu gazetecilerini bölgeye gönderdi. Arap ülkelerinden yaklaşık 15 gazeteci, özellikle ‘Türkiye’de darbe olmamıştır, normal hayat devam ediyor. Türkiye gezilmeye değerdir’ mesajını kendi ülkelerinde vermek için geldi. Bu süreçte özellikle Türkiye ve Cumhurbaşkanımızın, ülkemizin yanında bulunduklarını göstermek istemişlerdir.”

İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Gürgenci ise Arap gazetecilerin hem Giresun hem de bölgeye fayda sağlayacağını, bu tanıtımın mutlaka geri dönüşü olacağını kaydetti.

Ordu-Giresun Havaalanı sayesinde turizm alanlarına kolay ulaşım imkanı bulunduğuna işaret eden Gürgenci, “Havalimanından çıktığınız zaman 40 dakikada turizm merkezlerine ulaşma şansına sahipsiniz. Bu alanı değerlendirmek de bizlere düşüyor. Bizler misafirlerimiz aracılığıyla yurt dışında ilimizi tanıtarak, buraya kolay ulaşım elde edebileceklerini ve turizmden beklentilerini karşılayabileceklerini ifade ediyoruz.” diye konuştu.

Elektrikli faytona Araplardan ilgi

Öte yandan, Tirebolu Belediyesince hizmete sunulan elektrikli faytonun ilk denemesi Giresun Kalesi’nde yapıldı. Arap konuklar, faytona yoğun ilgi gösterdi.

Giresun Turizm Altyapı Hizmet Birliği Müdürü Tamer Uzuner, Doğu Karadeniz sahilinde önemli destinasyonlara sahip kentte, farklı bir aktivite olarak elektrikli faytonun turizme kazandırıldığını belirtti.

Tirebolu’nun yaz turizminde de etkin bir destinasyon olduğunu dile getiren Uzuner, şu ifadeleri kullandı:

“Elektrikli faytonu Giresun Kalesi’nde denedik, ciddi manada yokuş çıkabilme kabiliyetine sahip. Kale içinde gezdiğimizde, burada bulunan Arap turistlerin ciddi ilgisiyle karşılaştık. Günlük kiralamak isteyenler, binerek kiralamak isteyenlerle karşılaştık. Bu da bizi mutlu etti. Onların ruhuna çok uygun bir araç. Bu manada Giresun turizmine ciddi katkı sağlayacak.”

Saraybosna’da iki Türk filmi yarışacak

Bu yıl 12-20 Ağustos arasında 22’nci kez düzenlenecek olan Saraybosna Film Festivali’nin “Saraybosna’nın Kalbi Ödüllü” ana yarışmasında Türkiye’den iki film yarışacak. Cemil Ağacıkoğlu’nun “Tarla”sı ve Mehmet Can Mertoğlu’nun “Albüm”ü beğeniye sunulacak.Sabah’ta yer alan habere göre; “Tarla” bu yılki İstanbul Film Festivali’nde yarışmıştı. “Albüm” ise mayıs ayında Cannes Film Festivali’nin “Eleştirmenlerin Haftası” bölümünde “Yenilikçilik Ödülü”ne layık görülmüştü.

Halisdemir “30 Kuş” şiiriyle anlatılacak

“Meğer gecesi vatanım için kabus olacak bir güne uyanmışım/Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece/Ruhları yoktu” sözleriyle başlayan, şair Dursun Ali Erzincanlı’nın yazdığı “30 Kuş” şiiriyle Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminde şehit edilen Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in kahramanlığı anlatılacak.Yazdığı şiiri aynı zamanda yorumlayan Erzincanlı, 15 Temmuz’da ilahiyatçı Ömer Döngeloğlu ile Alanya’da bir programda olduklarını söyledi.Erzincanlı, darbe girişiminden, sosyal medyada yazılanları gören Döngeloğlu’nun, “Bu gece özellikle ülkemize dua edelim. Kötü şeyler olabilir.” sözleriyle haberdar olduğunu aktararak, program sonunda detayları öğrendiğini kaydetti.Otele geçtikten sonra televizyonu açtığını anlatan Erzincanlı, “TRT spikeri, kalkışmayla ilgili bildiriyi okuyordu. Kendimi çok kötü hissettim. 1980 ihtilali döneminde, 11-12 yaşlarındayım ve hafızlık yapıyordum. O an için adeta ‘Bugün okul yok, kurs yok’ diye sevinmiştim ama ondan sonraki 37 yıl boyunca ihtilal dönemiyle ilgili dinlediğimiz şeylerle ne olduğunu anlamıştım. Bu yüzden, Cumhurbaşkanımızın ‘dışarıya çıkın’ sözüne kadar, büyük bir çöküntü yaşadım.” diye konuştu.Erzincanlı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine abdest alarak Döngeloğlu ile Alanya Meydanı’na gittiklerini, Döngeloğlu’nun orada toplanan kalabalığa dua ettirdiğini aktardı.Diyarbakır’dan Erzurum’a, Kayseri’den Tokat’a Türkiye’nin dört bir yanında “demokrasi nöbetleri”ne katıldığını dile getiren Erzincanlı, “Allah, çok büyük bir musibetten, beladan, vahşetten milletimizi muhafaza etti.” dedi.”Cumhurbaşkanımız bize psikoterapi uyguluyor”Dursun Ali Erzincanlı, toplumun, atlatılan badirenin tam olarak farkında olmadığının altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: “Bir insan, ciddi bir sıkıntı, trafik kazası, ölümden dönme gibi şeyler yaşadığı ilk gece, sabaha kadar uyuyamaz ve çok konuşur. Psikolojimiz hala normal değil. Millet olarak ciddi bir rehabilitasyona ihtiyacımız vardı ama işte lider dediğin de böyle olur. Cumhurbaşkanımız geceler boyu bizi meydanlarda tutmakla aslında bir psikoterapi uyguluyor, deşarj oluyoruz. Çok ciddi bunalımlara sebebiyet verecek bir şeyi atlattık.”Atlatılan badireye rağmen meydanlarda herhangi bir taşkınlık olmadığına işaret eden Erzincanlı, halkın birbirine kenetlenerek yaşanan kötü hadiseleri atlattığını söyledi. “Halisdemir, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde milletini sevenlerin varlığının delili”Erzincanlı, darbe girişimi sırasında şehit edilen Ömer Halisdemir’in kahramanlığının kendisini çok etkilediğini vurgulayarak, şöyle konuştu:”Zekai Paşa’nın ona, ‘Sonunda şehadet de var. Hakkını helal et Ömer’ demesinden sonra, normalde bir insanın yapacağı şeyler vardır. Kendi çoluk çocuğu gözünün önünden geçer. Yani ihtimaller çok fazladır. Fakat şehit Ömer, neyle karşı karşıya kaldığını bilerek, kendinden bekleneni yaptı. Şehit Ömer Halisdemir, bir yönüyle de Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde vatanını, milletini seven unsurların varlığının da bir deliliydi. Darbeci, asker elbisesi giymiş generalin ölüm haberi, diğer hainlerin gücünü kırdığı gibi milletimizin de gücüne güç kattı.”Basında yer alan haberlerden, şehit Halisdemir’in 30 kurşunla şehit olduğunu öğrendiğini ifade eden Erzincanlı, “Babasıyla birlikte koyun otlatan, acılar görmüş bir evlat ve canını, vatanına milletine feda eden biri.” dedi.Erzincanlı, şairlerin gözyaşının şiir olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:”Açıkçası Ömer Halisdemir şehidimiz için yazdığım şiirde, başlangıçta babasına değil de kız kardeşine seslenmesini düşündüm. Ganime kardeşimizin sosyal medya hesabında abisini anlatımını okudum. Benim de 3 kız kardeşim var. Onların bana düşkünlüklerini bildiğim için kendimi onun yerine koyarak Halisdemir’in de Ganime’ye o olayı anlatmasını, kurşunlarla kanla anlatabileceğine ihtimal veremedim ve babasına seslenmesine karar verdim.”Şehit Halisdemir’in cenaze töreninde, elinde oğlunun fotoğrafıyla vakur duran babasından çok etkilendiğini belirten Erzincanlı, “Evladıyla mahşerde de gurur duyacak. Ben öyle düşünüyorum. Bizim anlattığımız aslında milyonda biri bile değil şehadetin. Sevgili Peygamberimiz, ‘İnsanlar öldükten sonra hiçbiri geriye dönmek istemez, şehitler hariç. Şehit Allah’tan, tekrar dünyaya gönderilmeyi ve aynı şekilde tekrar ölmeyi ister’ buyuruyor. Şiirde, 30 kurşuna bu sebeple ’30 Kuş’ dedim. Halisdemir’in de ancak böyle anlatabileceğini düşündüm.” ifadelerini kullandı.Erzincanlı, Türk çocuklarının, batılı kahramanlar yerine şehit Halisdemir gibi kahramanları tanıması gerektiğini düşünerek şiiri kaleme aldığının altını çizdi.”Ülkemizde şehadet rüzgarı esiyor””30 Kuş”un büyük ilgi gördüğüne değinen Erzincanlı, şunları söyledi:”Destan, şehit Ömer Halisdemir’in destanıydı. Ben sadece o destanı okumaya çalıştım. İnanın kimse şaşırmadı sözlerine. Dinleyenler ‘Düşündüğümüzü yazmışsınız’ dedi. 15 Temmuz’dan itibaren ülkemizde bir şehadet rüzgarı esiyor. Yani kimse, şu an dünyayı düşünmüyor. Herkes sadece ‘Neden ben o gece ölmedim’ diye düşünüyor. İnsanlar vatanı ve milleti için şehadetin ne kadar güzel bir şey olduğunu hissediyor. Allah’ın, vatan için canını verenleri, Peygambere komşu ettiğini biliyor.”Dursun Ali Erzincanlı, şiir için hazırlanacak klibinin müziğinin Taner Demiralp tarafından yapıldığını aktararak, klibin hafta sonu televizyonlarda ve internette yayımlanacağını sözlerine ekledi.”30 Kuş” şiiri Dursun Ali Erzincanlı’nın şehit Ömer Halisdemir için yazdığı “30 Kuş” şiirinin bir bölümü şöyle.”Meğer gecesi vatanım için kabus olacak bir güne uyanmışım/Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece/Ruhları yoktuKorkar mı senin oğlun? Korkmaz, korkmadım/Zekai Paşa’mı aradım/’O makam senin namusundur Ömer/Ben gelene kadar namusunu koru/Gerekirse o vatan hainini vur/ Vazifenin sonunda şehadet de var Ömer/Hakkını bana helal et’/Paşam şehadet der demez yine kulağıma kanat sesleri geldi baba/Rüya değil bu kez, uyanıktım/Muhteşem bir koku yayıldı odaya/Bir şey oldu o an, sanki ellerim, omuzlarım çeliktendi/ Sanki tüm dünyayla savaşabilirdimVatan hainine döndüm/Arkasında karanlık yüzlü adamları vardı/’Giremezsiniz’ dedim/ Bir arslanın karşısında duran çakallar gibiydiler/Ve saldırdılar, silahımı çekip baş haini alnından vurdumYine kuşları gördüm baba, bana doğru uçuyordu/30 kuş, kanat sesleri vücuduma dokunan/Ve kanatlarında kan, sela sesi gökleri yırtan/Muhteşem bir koku, gül mü leylak mı içime yayılan.”

Suriyeli Fatma’nın yüzü Türkiye’de gülecek

Ülkesinde varil bombalı saldırıda yaralandıktan sonra yaklaşık 1,5 yıl önce Hatay’ın Reyhanlı ilçesine getirilen Fatma’nın, Gezgin Gurmeyiz ve Türk Hava Gönüllüleri üyeleri aracılığıyla götürüldüğü İstanbul’daki tedavisi sürüyor. Gezgin Gurmeyiz Editörü Turgut Tunç, yaptığı açıklamada, haberi gördükten sonra yardımına koştukları Fatma’nın eski günlerine kavuşması için İstanbul’a getirildiğini hatırlattı.Fatma’yı ve ailesini kardeş gibi gördüklerini anlatan Tunç, “Gönüllü arkadaşlarımız ve sağlık çalışanları bize bu konuda çok yardımcı oldular. Fatma, geçtiğimiz aylarda İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Plastik Cerrah Doç. Dr. Özay Özkaya ve ekibi tarafından 2 kez ameliyat edildi.” bilgisini aktardı.Tunç, Fatma’nın üçüncü ameliyat için tekrar İstanbul’a getirildiğini belirterek, “Geçirdiği 2 ameliyatın ardından karın derisi altına yerleştirilen doku genişletici baloncuklar yüz ameliyatında kullanıldı. Kızımızın durumu şu an çok iyiye gidiyor. 15 günlük zaman zarfı içinde taburcu olması planlanıyor.” diye konuşt

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ