Antioksidan zengini vişne vücudu rahatlatıyor

Antioksidan zengini ‘küçük kırmızı ikizler’in zamanı geldi. Kanser, şeker hastalığı, obezite ve kalp rahatsızlıklarına iyi gelen “küçük kırmızı ikizler”, sıcak havalarda serinlik hissi oluşturarak vücudu rahatlatıyor.

Antioksidan zengini vişne vücudu rahatlatıyor

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Utku Çopur, vişnenin çok güçlü bir antioksidan kaynağı olduğunu belirterek, bu ürünün taze tüketildiğinde birçok rahatsızlığa iyi geldiğini, vücudu rahatlattığını söyledi.

Yıllık 200 bin tona yakın üretimiyle dünya vişne üretiminde ilk 3 içinde yer alan Türkiye’de bu ürünün yoğun olarak yetiştiriciliğinin yapıldığı iç kesimlerde hasadına başlandı.

Genellikle dalında ikili yetiştiği için “küçük kırmızı ikizler” olarak isimlendirilen vişne, yaz aylarında taze, kışın da farklı ürünleri olarak tüketildiğinde sağlığa iyi geliyor.

Antioksidan zengini vişnenin meyvesi ve sapının insan sağlığı için çok faydalı olduğunu dile getiren Çopur, şöyle konuştu:

“Vişne çok çeşitli fenolik bileşenler içeriyor. Bunlardan en önemlisi ise içinde bulunduğu meyveye çok güçlü bir antioksidan özelliği veren antosiyaninler. 100 gramlık vişnede 30-82 miligram arasında antosiyanin bulunuyor. Bu antosiyaninler özellikle vücutta anti kanser, anti diyabetik, antienflamatuar ve anti obezite etki gösteriyor. Biraz daha açarsak bu antosiyanin bileşenlerinin, vücudu kanser, şeker hastalığı, obezite ve iltihap gibi sağlığı olumsuz etkileyen etmenlerden koruduğunu söyleyebiliriz.”

Beyin ve damar yaşlanmalarına karşı potasyum zengini

Taze olarak tüketilen vişnenin aşırı sıcaklarda serinlik hissi vererek, vücudu rahatlattığını belirten Çopur, “İshal kesici, ateş düşürücü ve idrar söktürücü özellikleri olan vişne aynı zamanda hem A vitamini hem de potasyum açısından çok zengin bir besin kaynağıdır” dedi.

Çopur, vişnenin 100 gramında ortalama 86 gram su, 8 gram şeker, 1 gram lif, 1 gram protein bulunduğunu vurgulayarak, “Ayrıca 173 miligram potasyum, 16 miligram kalsiyum, 15 miligram fosfor, 9 miligram magnezyum ve 3 miligram sodyum bulunmaktadır. Bu noktada vücudun günlük potasyum ihtiyacı 5 gramdır. Bu nedenle özellikle beyin ve damar yaşlanmalarını önleme ve alerjik hastalıklarda rahatlatma etkisi olan potasyumun günlük vişne tüketimi ile vücudumuzun ihtiyacı olan miktarını çok rahat karşılayabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Kalbi de koruyor

Vişnenin içerdiği maddelerin onu güçlü bir antioksidan kaynağı yaptığını dile getiren Çopur, “Meyvelerin toplam antosiyanin miktarı ile antioksidan gücü arasında doğru orantı var. Vişne içeriğindeki yoğun antosiyanin nedeniyle canlı vücudunda oksidasyon gibi kimyasal süreçler sonunda oluşan serbest radikalleri nötralize ederek kişinin vücut sağlığını koruyor” ifadesini kullandı.

Çopur, vişnenin içindeki maddelerin, serbest radikallerle reaksiyona girerek onların hücrelere zarar vermesini önlediğini belirterek, “Kalbi koruyor, kolesterol seviyesini düşürüyor, hücre yaşlanmasını geciktiriyor ve görme kalitesini arttırıyor” diye konuştu.

İşte vücuttan ödemi söktüren muhteşem besinler

En sık bacaklarda olmak üzere el ile ayaklarda da gelişebilen ödem vücut ağırlığında artış ve şişliklere yol açtığı için pek çok kişinin canını sıkmaya yetiyor. Genellikle de yaz mevsiminde görülüyor. Bunun nedeni ısı artışının damarların genişlemesine yol açması ve bunun sonucunda damar içinde dolaşan sıvının dokulara geçişinin kolaylaşması. Sıvının doku araları ve cilt arasında birikmesi sonucu da ödem gelişiyor. Regl dönemi, menopoz, fazla kilo, yetersiz su içmek, fazla karbonhidrat tüketimi, yüksek miktarda tuz içeren diyetler ve aşırı egzersiz ödemin başlıca nedenlerini oluşturuyor. Ancak ödem aynı zamanda böbrek ve kalp yetersizliği, karaciğer sirozu, beslenme bozukluğu, tiroit bezi hastalıkları gibi hastalıkların da belirtisi olabileceği için mutlaka bir uzmana başvurmak gerekiyor. Fazla tuz ve şeker ödem yapıyorBeslenme ve Diyet Uzmanı Müzeyyen Çelik ödemin ortaya çıkmasında fazla tuz ve şeker tüketiminin önemli rol oynadığını belirterek, “Dolayısıyla tuz ve şeker tüketiminden mutlaka kaçınılmalı. Bunların yanı sıra ödem sökmeye yardımcı olan besinleri düzenli olarak tüketmek de ödemi atmada önemli rol oynuyor ” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Müzeyyen Çelik vücuttaki ödemi söktüren 10 muhteşem besini şöyle anlattı: 1. Kayısı: Potasyumdan zengin besinler, vücut sıvılarında sodyum-potasyum dengesinin sağlanmasına yardım ederek ödeme karşı etkili oluyor. Potasyumdan oldukça zengin olan kayısıyı günde ortalama 3-4 adet tüketmek vücuttaki ödemin atılmasını kolaylaştırıyor. 2. Ananas: Ananasta bulunan bromelain maddesi selülit oluşumuna neden olan proteinlerin parçalanmasında yararlı oluyor ve bu sayede vücuttan su atımını artırıyor. Ayrıca içerdiği yüksek lif ile bağırsakların düzenli çalışmasına, böylelikle vücuttan daha kolay su atılmasına katkıda bulunuyor. Özellikle ödem oluştuğunu hissettiğiniz günlerde 1 porsiyon (1 halka kadar) ananas tüketmenizde fayda var. 3. Salatalık: İçeriğinde beta karoten ve C vitamini gibi antioksidanlar bulunduran salatalığın yaklaşık yüzde 96’sı sudan oluşuyor. Özellikle sıcak havalarda ara öğünlerde tüketeceğiniz salatalık bu içerikleri sayesinde vücudun kaybettiği suyun yerine konmasında ve ödemin atılmasında önemli rol oynuyor. Salatalığı içilen suya doğramak ve bekletmek antioksidan kapasitesi yüksek bir su tüketilmesini, dolayısıyla ödem tulumunun engellenmesini sağlıyor. 4. Yaban mersini: A,B,C vitaminleri ile yüksek oranda lif içeren yaban mersini sindirim sisteminin düzenli çalışmasına katkıda bulunuyor ve bu sayede kabızlığı önlemeye yardımcı oluyor. Sindirimi hızlandırdığı için ödemin atılmasında da faydalı oluyor. 5. Maydanoz: Maydanoz özellikle çiğ tüketildiğinde besin içeriği en zengin olan sebzelerden biri. İçeriğinde bulanan bol lif ve C vitamini ödemin atılmasında çok etkili oluyor. Ödem oluştuğunda çiğ olarak yenildiğinde veya haşlayıp suyu içildiğinde ödemin atılmasına yardımcı oluyor. Ancak dikkat! Gereğinden fazla maydanoz tüketmek ise vücuttan fazla suyun atılmasına, dolayısıyla tansiyon düşüklüğüne neden olabiliyor. 6. Süt: Süt, yoğurt ve kefir içerdikleri zengin kalsiyum sayesinde vücut sıvılarında mineral dengesini sağlayarak ödemin oluşmasını önlüyor. Her gün ortalama 2-3 porsiyon (2-3 su bardağı kadar)süt ürünleri tüketmek hem sağlıklı beslenme hem de ödem tutumunu önleme adına çok önemli. 7. Turp: Vücutta artan homosistein kalp krizi, inme, bacaklarda dolaşım bozukluğu ve ödeme neden olabiliyor. Turp yüksek oranda potasyum ve folat içeren doğal diüretik besinler arasında yer alıyor. Folik asit kanda homosistein seviyesinin azalmasında rol oynuyor. Haftada 1 -2 kez turp tüketmek ödemin atılmasına büyük oranda yardımcı olabiliyor. Ancak gaz problemine sebep olabileceği için haşlayarak yemek veya suyunu içmekte fayda var. 8. Yulaf: Yapısında bulunan beta glukan sayesinde bağırsak hareketlerinin artmasına, dolaşımın ve sindirimin hızlanmasına, dolayısıyla vücuttan ödemin atılmasına yardım ediyor. Sütle pişirerek, yoğurdun içine katarak, kurabiye veya kelerde kullanarak yulafa günlük beslenmenizde yer vermenizde yarar var. 9. Biberiye: Eğer herhangi bir sağlık sorunu yoksa; biberiye, ısırgan otu, kiraz sapı ve funda yaprağı gibi bitkilerin çaylarından içmek de ödemin atılmasında faydalı olabiliyor. Biberiyenin içeriğinde bulunan tanen, acı maddeler, organik asitler, glikozit ve uçucu yağlar kan dolaşımının hızlanmasına ve ödemin atılmasına yardımcı oluyor. 10. Su: Günlük 2-2,5 litre su içmek ödem tutulmasını önlemek ve atımına yardımcı olmak için çok önemli. İçeceğiniz suyun içerisine çubuk tarçın, elma dilimleri, salatalık dilimleri veya taze nane yaprağı gibi besinleri serpiştirmeniz de hem suyunuzun antioksidan kapasitesinin artmasına ve ödem atılmasına hem de tadının daha lezzetli olmasına yardımcı oluyor.Çok şeker yiyorsanız bu belirtilere dikkatŞehir hayatı hasta ediyorGebelikte şeker testi önemli’Türkiye obezitede dünya üçüncüsü’

Susuzluk gergin ve sinirli yapıyor

Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Az su içmek vücudun tüm dengesini alt üst edebilir. Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozuklukları görülebilir. Ayrıca susuzluk kişiyi gergin ve sinirli yapar konsantrasyonunu da azaltır” dedi. Özellikle kimi için bir bardak suyu bitirmenin eziyet olduğuna dikkat çeken Enç, “Ancak sağlığın korunması ve canlılığın sürdürülebilmesi için gerekli bir numaralı madde sudur. Vücudumuzun yüzde 55-75’ lik kısmını oluşturur. Su; metabolizmanın düzenlenmesinde ve vücudumuzdaki tüm reaksiyonlarda görevlidir. Suyun zayıflama üzerine olan etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Midede yarattığı hacimden dolayı daha az yemeyi ve metabolizmayı çalıştırıp günlük harcanan enerjiyi arttırıyor. Tüm bunlar düşünüldüğünde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli” diye konuştu.Suyun faydalarıUzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, suyun faydalarını şöyle sıraladı: “Hücrelere oksijen ve besin öğelerinin taşınmasını, ayrıca atık ürünlerin taşınarak böbreklerden atılmasını sağlar. Ağız, göz ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini sağlar. Vücuttaki kan, gastrik sıvı, tükürük, amniyotik sıvı (gebelikte) ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmı sudur. Dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine katkıda bulunur. Cilt sağlığında, bağışıklık sisteminde, vücut ısısının denetiminde, ödemin atımında rolü vardır. Tükürük ve mide salgısında besinlerin sindirilmesinde görev alır. Kilo alıp vermeden dolayı oluşan sarkmaları sporla birlikte önler. Vücudun ihtiyaç duyduğu iz minerallerin pek çoğunu sağlar. Soğuk algınlığı, idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları ve mesane kanseri riskini düşürür. Zayıflama diyetlerinde metabolizmayı çalıştırmanın yanında, midede hacim oluşturarak tokluk hissi vermede işe yarar. Su yaşamın vazgeçilmezleri arasında olmasına rağmen asıl problem su içme kültürünün gelişmemesidir. Hiçbir sıvı içeceğin suyun yerini tam anlamıyla tutmadığını unutmamak gerekir.” Metabolizmayı hızlandırıyorSu içmenin zamanı ve miktarının erkeklerde 3,7 lt, kadınlarda 2,7 lt sıvı alımı olması gerekmekte olduğunu kaydeden Enç, “Su dışındaki pek çok sıvı hayatımızda ciddi ölçüde yer alıyor. Çalışma hayatının vazgeçilmez ikramları çay, kahve, neskafe, meyve suları, bitki ve meyve çayları vb. içecekler. Bu içeceklerden bazılarının diüretik etkisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan sıvıyı karşılamayacağı ve hatta vücuttan sıvı atımını arttıracağı için suyu su olarak içmek gerekir. Öğünlerden 30 veya 15 dakika önce alınan suyun metabolizmayı hızlandırma üzerine ve midede hacim oluşturarak öğünde fazla besin alımı engellemek adına göz ardı edilemeyecek faydaları bulunuyor” açıklamalarında bulundu.

Kavurucu sıcaklarda serinleten sağlıklı içecekler

Kavurucu sıcaklarda sıvı ihtiyacımız oldukça artıyor. Çoğunlukla serinlemek için tükettiğiniz asitli, gazlı soğuk içeceklerin içinde yer alan aşırı şeker kilo alınmasına, yüksek miktardaki asit ise mide rahatsızlıklarına neden olabiliyor. Bu nedenle serinlemek için mutfağınızda her zaman yer alan besinlerden yararlanabilirsiniz. Üstelik bu içecekler bir yandan ferahlamanızı sağlarken, bir yandan da sağlığınız ve güzelliğinize katkı sağlayacaktır. Beslenme ve Diyet Uzmanı Müzeyyen Çelik, aşırı sıcaklarda tüketebileceğiniz yapımı oldukça kolay 8 sağlıklı içeceğin tarifini verdi.İşte aşırı sıcaklarda serinleten 8 sağlıklı içecek: Buzlu şeftali çayı2 orta boy şeftaliyi, yarım su bardağı kuru üzüm ve 2 su bardağı suyla birlikte malzemeler püre kıvamına gelene kadar pişirin. Elde ettiğiniz karışımı süzdükten sonra üzerine 1 su bardağı çay demi ve 4 su bardağı su ekleyin. Buzdolabında soğutup taze nane yaprakları ekleyerek afiyetle içebilirsiniz. Vitamin ve mineral açısından zengin olan şeftali, diyabet ve kalp hastalıklarıyla savaşmada, cilt ve göz sağlığının korunmasında bağırsak ve mide sorunlarını çözmede yardımcı olduğu gibi içeriğindeki demirle kansızlık sorunu olanların faydasını görebileceği bir meyve. Çilekli milkshake5-6 adet çileği yarım bardak sütle blender kullanarak karıştırın. Homojen bir karışım elde ettikten sonra üzerine 1 top light dondurma ekleyerek karıştırmaya devam edin. Tüketirken içerisine tarçın ilave edebilirsiniz. C vitamini açısından oldukça zengin olan çileğin yapılan çalışmalarda LDL kolesterol düzeyini de düşürdüğü tespit edilmiş. Çilek kalp damar sağlığı ve kanserden korunmada da içerdiği antioksidanlar sayesinde ilk sıralarda gelen bir meyvedir. Domatesli maden suyuDomates A, C ve E vitamini ile folik asit açısından zengin bir sebze. Domates tüketimi arttıkça, kalp hastalığı, diyabet ve kanser riskinde azalma olduğu bazı klinik çalışmalarda tespit edilmiş. Domates tüketimi obezite sorununu giderilmesinde ve sinir sistemi düzenlenmesinde de yardımcı olabiliyor. İçeriğindeki E vitamini sayesinde cildi korunmasında ve yaşlanmanın gecikmesinde de rol oynuyor. Bu etkileri sayesinde taze sıkılmış domates suyuna ekleyeceğiniz maden suyu ile taze nane yaprakları, lezzetli ve serinletici olmasının yanında hastalıklardan da korunmanıza yardımcı olacaktır. Kavunlu smoothie4 ince dilim kavunu kabuklarından ayırdıktan sonra küçük parçalar halinde kesin. 1 su bardağı soya sütü ve 1 çorba kaşığı yoğurtla kısa bir süre blenderden geçirdikten sonra bekletmeden kısa süre içerisinde tüketin. Kavun A, B ve C vitaminleri açısından çok zengindir. Bunlara ek olarak E ve K vitaminlerini de içeren kavunun bağışıklık destekleyici, kalp damar sağlığını koruyucu, sindirim düzenleyici ve sakinleştirici etkileri var. Çilekli su1 su bardağı çileği 1 tam limon suyu ve 3 su bardağı su ile kaynatıp blenderden geçirdikten sonra ince bir süzgeç yardımıyla süzüp içerisine nane ve buz ekleyerek tüketebilirsiniz. Antioksidan kapasitesi yüksek olan çilekle elde ettiğimiz bu karışım vücudun toksinlerden arındırılmasını sağladığı gibi ürik asidi yüksek olan, hipoglisemi sorunu yaşayan kişiler tarafından tercih edildiğinde de fayda sağlayabiliyor. Şekersiz limonata4 adet limon, 1 limon kabuğu rendesi, 1 çorba kaşığı organik bal ve taze zencefil rendesini 4 su bardağı suyla karıştırıp birkaç saat buzdolabında bekletin. Yüksek miktarda C vitamini ve antioksidanlar içeren limondan yapılan bu şekersiz limonata, kilo almak istemeyen kişiler için sıcak havalarda tercih edilebilecek güzel bir içecektir. Karpuzlu limonata Ekşi sevmeyenlerin keyifle içebilecekleri bir limonata tarifi: 2 adet limon suyu, 1 adet limon kabuğu rendesi,1 çorba kaşığı bal, 1 dilim orta kalınlıkta karpuz ve 1 orta boy elmayı bir kaba doğrayıp, tüm malzemeleri blenderden geçirin. Elde ettiğiniz karışımı ince bir süzgeç veya tülbent yardımıyla süzün. 3-4 bardak soğuk suyla karıştırıp servis edin. Tam bir A vitamini deposu olan karpuz göz sağlığını koruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Likopen açısından zengin bu meyve kalp damar sağlığının korunmasında da yardımcı oluyor. Salatalıklı ayran2 orta boy salatalığı su haline gelene kadar blenderden geçirin. Ardından üzerine 1 su bardağı yoğurt, yarım su bardağı süzme yoğurt, 1 şişe sade maden suyu, 3 su bardağı su, 1’er çay kaşığı nane ve fesleğen ekleyin. Bu içeceği yemeklerinizin yanında tüketerek tokluk sürenizi de uzatabilirsiniz. Yüzde 96’sı su olan salatalık C vitamini ve antioksidanlar açısından zengin bir sebze. Sıvı ihtiyacını karşılamasının yanı sıra bağışıklık güçlendirici ve alerji, kalp hastalıkları ile kansere karşı da koruyucu etkiye sahip olduğu gösterilmiş.Canan Hoca şimdi de domatese taktıTürk kahvesiyle ilgili bilinmeyen gerçekYanlış beslenme öldürebiliyorİşte vücuttan ödemi söktüren muhteşem besinlerSusuzluk gergin ve sinirli yapıyorSıcaklarda ferahlatan su deposu 8 besin

Kakao yağı hakkında bilinmeyenler

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Uzmanı Yeliz Yaman, cilde bronzluk vermek için kullanılan kakao yağı ile ilgili önemli bilgiler verdi. Kakao (theagurama); 4-8 metre boyunda Sterculiaceae familyasından geldiğini kaydeden Yaman, çikolata yapımında kullanıldığını söyledi. Kakao, sıcaklığın +5 derecenin üzerinde olduğu yerlerde, Güney Amerika, Batı Afrika ve Batı Hint adaları olmakla beraber, tropiklerin genelinde yetiştiğini bildiren Yeliz Yaman, “5-6 yaşına gelen bitki tohumları artık kakao olmaya hazır haldedir. Kakao yağından bahsetmek gerekirse; solgun sarı renkli, yenebilir bir yağdır. Kakao tozu ise, zamanla kakao yağı ile karıştırılarak bugünkü çikolata olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat çikolata olabilmesi için meyve fermantasyona bırakılır. Fermantasyon sonucunda acı lezzet gider, yerini doğal ve hoş kokusunu bırakır. Araştırmalar sonucunda, kakao yağı ile aynı fiziksel özelliğe sahip başka herhangi bir yağ bulunmamaktadır” şeklinde konuştu. Kakao yağının cilt ve saç bakımındaki önemiYaz mevsiminde bronzluk için kullanıldığı bilinen kakao yağı aslında her mevsim için önemli bir cilt bakımı desteği verdiğini belirten Yaman, “Kakao yağının içerisinde bol miktarda E vitamini bulunur. Bu sayede, cildin nemini kaybetmesini engeller ve cildin nem dengesini koruyarak yumuşak bir cilde sahip olunmasını sağlamaktadır. Ayrıca etkili içeriği sayesinde; yaz, kış dudak çatlamalarına karşı koruma sağlamaktadır. Hamilelik sırasında ve sonrasında bölgesel çatlakların ve cilt bozukluklarının giderilmesinde kullanılabilir. İçerisinde bulunan antioksidanlar sayesinde pek çok sağlık sorunlarında destekleyici olarak kullanılır. Kakao yağının içerisinde herhangi bir kimyasal madde bulunmadığından dolayı cildi tahriş etmez ve yan etkilere neden olmaz. Güneş sonrası nemini kaybeden ve kuru cildin tedavisinde kullanılan kakao yağını, havuç ve susam yağı ile karıştırarak cildinize olan etkisini daha çok arttırabilirsiniz. Böylece güneşten gelen zararlı ışınlara karşı koruma sağlayabilirsiniz. Kakao yağı, saçlarınızın yumuşak ve doğal parlaklığa kavuşması içinde önemli etkilere sahiptir” ifadelerini kullandı.Ayrıca Yaman, kakao yağının fitokimyasallarında 30’dan fazla fitosterol ve triterpenalkol bulunduğunu belirterek, bu maddelerin en önemli özelliğinin antibakteriyel etkiye sahip olmaları ve yara iyileştirici etkisi ile öne çıktığını kaydetti.Canan Hoca şimdi de domatese taktıTürk kahvesiyle ilgili bilinmeyen gerçekYaz estetiğinde sıcaklara dikkatİşte vücuttan ödemi söktüren muhteşem besinler

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ