AK Parti + MHP bir yana, CHP+HDP+PKK+FETÖ bir yana mı?

08 Aralık 2017 Cuma 09:26

MHP Genel Başkanı Bahçeli son grup toplantısında “şimdi beni iyi dinleyin” diye başladığı konuşmasında 15 Temmuz 2015’ten bu yana var olan fiili bir durumu açık seçik ifade etti.

Dikkat edin, 15 Temmuz 2016 değil işaretlediğim tarih, tam bir yıl öncesi.

Bugün netleşen koordinatlara yönelim ilk o zaman başladı çünkü.

15 Temmuz 2015’te PKK, devam eden ateşkesi sonlandırmış ve özerklik ilanlarına ve hendek terörüne başladığını ilan etmişti, hatırlayın. Ardından HDP ve türevi partilerin belediye başkanları yanlarındaki üç beş kişiyle güya “halk adına” özerklik ilan etmiş, PKK-YDGH da insanları çocukları üçer beşer öldürsün diye hendeklere bombalar gömmeye başlamıştı.

CHP’den terör örgütünü üzecek bir duruş gelmedi o zaman da. Kılıçdaroğlu birkaç genel geçer lafı çevirdikten sonra ağzından baklayı çıkardı; “hendekteki arkadaşlar!”

PKK “Türkiye’yi böl, kanat, zayıflat” talimatını başaramayınca bu kez FETÖ harekete geçirildi, deşifre olması pahasına.

O da beceremedi. 15 Temmuz 2016 darbe-işgal girişiminde bir güzel tepelendi ama sahipleri için işin devredileceği unsur arayışı devam etti.

HDP siyaseten ölü, ahlaken atık haldeydi. İş döndü dolaştı, iktidar özürlü muhalefet partisine teslim edildi. FETÖ operasyonlarıyla koltuğa oturtulan Kılıçdaroğlu işe uygunluk için referans oldu muhtemelen.

CHP de elinden geleni yaptı. Şehitlerin yaşam, gazilerin vücut bütünlüğü hakkını savunmak yerine PKK’lıları hedef alıyor diye SİHA’ları sorun etti mesela. FETÖ’yü savunmak, FETÖ davalarının en önemli delili ByLock’u sulandırmak için “Türkiye’de adalet yok” temalı yürüyüşler yaptı Kemal Bey. 16 Nisan öncesinde PKK ve FETÖ’nün yoğun desteğiyle “hayır” kampanyası yürütüldü vesaire.

Yani?

Cephe oluştu. FETÖ ve PKK ile birlikte anılmaktan rahatsızlığını ifade etse de CHP, onların iddialarını devam ettirmekten, yarım kalan işlerini tamamlamaktan başka şey yapmıyor ve aynı blokta anılmayı fazlasıyla hak ediyor o yüzden.

Komik olan şu ki birileri hala bu cepheye “demokrasi bloğu” diyor.

***

Bahçeli ne demişti:

“15 Temmuz’dan bugüne süregelen tutarlı ve kararlı duruşumuz korunacak ve siyasi duruşumuz tartışmasız muhafaza edilecektir. Yenikapı ruhu ve halk oylaması şuurunun gereği olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’yle cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemini 2019’da tam manasıyla tesis etme maksadıyla sonuna kadar birlikte ve yan yana mücadelemiz sürecektir. (…) Türkiye’nin geleceği için millet iradesiyle aynı hizada, kümede ve safta duracağız. Bu Milliyetçi Hareket Partisi’nin sözüdür. Bunun adına kim ne diyorsa desin, kendi bilecekleri iştir.”

Siyaset gündemi birden hareketlendi. Bahçeli’nin ifade ettiği konumlanışı, MHP’nin 2019 seçimlerinde yüzde 10 barajına takılma ihtimaline karşı bir tedbir, bir çıkar hesabı olarak okuyanlar var. Bahçeli, seçimlere AK Parti ile çarşaf listede girerek Meclis dışı kalma ihtimalini bertaraf etmek istiyor diyorlar.

Evet, 1 Kasım seçimlerinde yüzde 11.9 aldığı için ve sonrasında parti içi muhaliflerin partileşmesiyle olası bir kayba da uğradığı için, MHP bu ihtimali değerlendiriyor olmalı.

Ama şu unutulmamalı. MHP iktidara aday bir parti değil, bir misyon partisi. Böyle olduğunu defalarca gösterdi. Siyaset üstü her konuda Türkiye’nin yanında oldu, oy hesaplamadı.

O yüzden Bahçeli’nin bu minvaldeki vurguları çok daha önemli, öncelikli ve belirleyici olacaktır.

Zaten Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan da Rusya, Katar, Kuveyt ziyaretleri sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada bunu böyle anladığını ifade ediyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli zeki bir siyasetçi. Konuşma metinleri, üzerinde çalışılmış, matematiği ve ince işçiliği olan metinler. Son konuşmadaki “baraj artık yüzde 50+1’dir” vurgusunun adrese teslim olduğu da aşikar ama bunlar ülkenin bekasını ilgilendiren milli ve öncelikli bahislere göre ikincil konular bile değil.

KAYNAK : yeniakit