Afrika’nın Avrupa’ya açılan penceresi

Cebeli Tarık Boğazı’nın esintisinin hissedildiği bölgede, doğal güzelliğiyle büyüleyen Herkül Mağarası, her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. İspanya’ya sadece 14 kilometrelik mesafede yer alan Fas’ın Avrupa’ya en yakın kenti Tanca’daki mağara, adeta Afrika’nın Avrupa’ya açılan bir penceresi vazifesi görüyor.

Afrika’nın Avrupa’ya açılan penceresi

Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in buluşma noktasında yer alan Fas’ın Tanca kentindeki Herkül Mağarası, sahip olduğu doğal güzelliğiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor.

Cebeli Tarık Boğazı’nın esintisinin hissedildiği bölgede, doğal güzelliğiyle büyüleyen mağara, her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. İspanya’ya sadece 14 kilometrelik mesafede yer alan Fas’ın Avrupa’ya en yakın kenti Tanca’daki Herkül Mağarası adeta Afrika’nın Avrupa’ya açılan bir penceresi vazifesi görüyor.

Yerin yaklaşık 30 metre altında yer alan heykeller, taş ve seramik aletler gibi keşfedilmiş eserleri de barındıran Herkül, aynı zamanda Afrika’nın en büyük mağarası olma özelliği de taşıyor.


Yunan mitolojisine dayanan geçmiş

Duvarlarındaki eski Yunan mitolojisine ait figürlerle ziyaretçilerine geçmişten hikayeler fısıldayan mağara, insanları binlerce yıllık bir yolculuğa çıkarıyor. Afrika ile Avrupa kıtalarının oluşumuna dair anlatılan mitolojik hikayeler, doğa harikası mağaraya olan ilgiyi daha da artırıyor.

Söz konusu hikayelerden birinde mağaranın Afrika kıtası haritasını andıran kapısının, Yunan mitolojisinin en ünlü kahramanlarından Herkül’ün darbesiyle açıldığı anlatılıyor. Hikayeye göre, mağarada hapsedilen Herkül, çıkmak için duvara vuruyor ve orada bir delik açılıyor, Afrika ve Avrupa kıtaları da bu darbenin etkisiyle meydana geliyor.

Neptün’ün oğlu Atlas’ın üç kızının altın elma yetişen bir bahçede yaşadığı ve bu bahçeyi bir canavarın koruduğundan söz edilen bir başka hikayede ise Herkül’ün savaşarak canavarı öldürdüğü, bu sırada vurduğu bir darbeyle dağın ikiye yarıldığı böylece Akdeniz’in mavi sularının Atlas Okyanusu’nun yeşil sularıyla buluşması sonucu Avrupa ve Afrika kıtalarının oluştuğundan bahsediliyor.

Siyasilerin ve sanatçıların da ilgi odağı

Mağarada turistlere rehberlik eden Ahmed el-Haşti, AA muhabirine Herkül Mağarası’na siyasiler ve sanatçıların da yoğun ilgi gösterdiğini anlattı. Haşti, mağaranın Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, eski İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ile Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos ile ABD’li yazar Paul Bowles gibi pek çok ünlü isim tarafından ziyaret edildiğini söyledi.

Haşti, “Selman bin Abdulaziz, Kral olana kadar neredeyse yılda iki veya üç defa Herkül Mağarası’na yaklaşık bir kilometre mesafede bulunan evinde tatil yapmaya gelirdi.” dedi.

Sığınak görevi görüyor

Mağaranın tarihinin M.Ö 2500 yıl öncesine Fenikeliler ve Romalılar dönemine uzandığını hatırlatan Haşti, Herkül Mağarası’nın o dönemlerde yaşayanlar için günlük hayatlarını geçirdikleri bir sığınak olarak kullanıldığını dile getirdi.

Araştırmacılar, 1906’da keşfedilen mağaranın Romalılardan bu yana un değirmeni olarak kullanıldığını da aktarıyor.

Şehrin göbeğinde 2500 yıllık mağara

Ordu’nun Altınordu ilçesinde şehrin göbeğinde 2 bin 500 yıllık mağara bulunması heyecan uyandırdı. Yaklaşık 200 yıllık bir yerleşim ve şehirleşme tarihine sahip olan Ordu’nun il merkezi konumundaki Altınordu şehrinde Taşbaşı Mahallesi’ndeki kilise civarında bulunan mağaranın sırrı çözülmeye çalışılıyor. Yapılan keşifte mağaranın 40 metre uzunluğa ve 1.5 m genişliğe sahip olduğunu belirlendi. Zemini taş döşeme olan ve ilerleyen kısımları doğal kireç oluşumuyla kapanan mağaranın insan eliyle yapıldığı ve antik dönemde kaçış yolu olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.İMPARATORLUĞUNA AİTAltınordu ilçesine 5 km uzaklıkta bulunan tarihi Kurul Kalesi’nin de 2 bin 500 yıllık tarihe sahip olduğu ortaya çıkmıştı. Aynı şehir merkezinde bulunan mağara gibi bir kaçış dehlizine sahip olan tarihi Kurul Kalesi’nde yapılan arkeolojik kazılarda yakın zamanda Kibele Heykeli bulunmuştu. Bulunan mağaranın antik dönemde Pers İmparatorluğu’nun Amasya merkezli eyaletin kralı 6. Mithridat dönemine ait olduğu ifade ediliyor. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Antik Kurul Kalesi’nde Kibele Heykeli’nin bulunmasıyla birlikte Altınordu ilçesinde bulunan tarihi kilisenin alt girişinden itibaren yaklaşık 50 metre uzunluğunda 2 bin 500 yıllık mağara bulunmasının arkeolojik çalışmalar açısından büyük önem taşıdığını belirtti.Ordu’da büyük keşifMağara, Taşbaşı Mahallesi’nde Rumlar’ın 1840’lı yıllarda yerleşik yaşadığı alanda bulunuyor. TARİHİ MİSYONU ORTAYA ÇIKACAKBaşkan Yılmaz, “Bu bölgedeki tüneller kilise ile birlikte güvenlik amaçlı yapılmış bir geçiş ve dehliz olarak da düşünülmüş olabilir. Yaklaşık 12 kilometre uzunluğunda tamamen yürüyüş amaçlı dünyada merdiven sayısı itibari ile de en fazla yükseğe çıkılan bir özellik taşıyacak olan bu proje mağaranın bulunduğu noktadan itibaren başlayacak ve o mağaranın hem araştırılması hem de tarihi misyonunun ortaya çıkartılmasına da belki önayak olacaktır” dedi.

Kazdağları’nda sıra mağara turizminde

Karaaydın köyü sınırları içindeki Eybekli mevkisindeki mağarada, tavandan dökülen su damlalarının binlerce yıl öncesinden itibaren oluşturduğu değişik şekillerdeki sarkıt ve dikitler, göz kamaştırıyor. Doğaseverlerin 50 metre derinliğe kadar girebildikleri bu doğa hazinesinin hemen her köşesinde sarkıt ve dikitler yer alıyor, yarasa kolonisine de ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar köylüler tarafından bilinmesine karşın, defineci talanına uğramaması için gizlenen mağaranın turizme kazandırılması ile birlikte Yenice’nin turizm değerinin bir kat daha artacağını söyleyen doğa fotoğrafçısı İrfan Kolçak, “Muhteşem bir mağara. Bizim bölgemizde benzeri yok. Şimdilik girişi tehlikeli ama gerekli düzenleme yapılınca bir doğa hazinesi. Ayrıca köylüler arkeolojik değerinin de bulunduğunu ileri sürüyorlar. Yetkililerin burada yapacağı bilimsel çalışmaların ardından hemen turizme kazandırılması gerekir” dedi. Köylülerin ‘Kral Mezarı’ iddiası Karaaydın Köyü’nden Abdullah Aygün ise 2 metre yüksekliğinde ve 2 metre genişliğinde olan büyük mağaranın hemen yanında yaklaşık 60-70 santim yüksekliğinde ve 50 santim genişliğinde bir ikinci mağara daha bulunduğunu, girişlerinden sonra yaklaşık olarak 40-50 metre yürünebildiğini ancak bazı bölümlerinin ‘horasan harcı’ tabir edilen bir harçla kapatılmış olduğunun görüldüğünü söyledi. Aygün, “Mağaraları yaklaşık 20 yıldan bu yana köyde hemen herkes bilir ama yerini söylemez. Çünkü, bölgede yerleşim M.Ö. 2 binli yıllara kadar uzanıyor. Mağaralarda Horasan harcı ile kapatılmış odalar var. Burada ‘kral mezarı’ olduğunu da ileri sürenler var. Mağaraların defineciler tarafından talan edilmemesi için, köylüler olarak buranın pek bilinmesini istemedik. Yabancılara da yer göstermesi yapmadık” dedi. Mağara turizme açılsın Mağaraların gün ışığına çıkarılması halinde ziyaretçi akını sağlayacağına dikkat çeken Aygün, “Bu mağaranın bir turizm potansiyeli taşıyabileceğini biz biliyorduk ama yetkililer şimdiye kadar gereken önemi göstermediler. Değişen koşullar içinde, gizlemenin kimseye bir yararı da yok. Fotoğrafçı arkadaşlar, Yenice’nin alternatif turizmi açısından harika bir şey olacağını söyleyerek incelemeye geldi. Bu mağaraların alternatif turizm için de büyük önem taşıdığını söylediler. Biz de değişen koşullar içinde, buranın arkeologlar tarafından incelendikten sonra, alternatif turizme açılmasını istiyoruz” dedi. Aygün, Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne konu ile ilgili olarak ön bilgi verildiğini de söyledi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ