ABD’deki siyasi kriz Orta Doğu’daki benzer durumları akıllara getirdi

ABD Kongresinin alt kanadı Temsilciler Meclisinde dün yapılan 11. tur oylamada da meclis başkanının seçilememesi bazı Orta Doğu ülkelerinde benzer siyasi krizler nedeniyle oluşan yönetim boşluklarını akıllara getirdi.

ABD’deki siyasi kriz Orta Doğu’daki benzer durumları akıllara getirdi

Temsilciler Meclisi Başkanının seçilememesi nedeniyle üyeler yemin edemediği için Kongrenin bir kanadı hala faaliyete başlayamadı. Bu nedenle ABD’de yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç ana organdan oluşan federal devletin yasama organı durma noktasına geldi.

Mevcut şekilde milletvekilleri acil bir durumda veya kriz anında yasama faaliyetlerini yerine getiremeyecek halde.

Bu da ABD kamuoyunda “demokrasinin sınanması”, “kişisel siyasi ihtirasların milletin çıkarlarının önüne geçmesi” şeklinde yorumlanıyor. Bu durumun “ülke için iyi olmadığına” dikkati çeken çok sayıda milletvekili, bir an önce başkanın seçilmesi için çağrıda bulunuyor.

Bazı Orta Doğu ülkelerinde yaşanan ABD’deki siyasi krize benzer durumları derlendi.

Lübnan’da Cumhurbaşkanı seçilemediği için yönetim boşluğu sürüyor

Güneyinde İsrail, doğu ve kuzeyinde Suriye, batısında ise Akdeniz’in yer aldığı Orta Doğu’nun küçük ülkesi Lübnan, 22 Kasım 1943’te Fransa’nın manda yönetiminden mezhepsel bir yönetim şekli üzerinden kurtulabildi.

Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyanlardan, Başbakan Sünnilerden ve Meclis Başkanı ise Şiilerden seçiliyor.

Buna bağlı olarak 1992 yılından beri Şii Meclis Başkanı Nebih Berri’nin makamını koruduğu Lübnan, Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinde her seferinde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle yönetim boşluğuna sahne oluyor.

Ekim 2019’da ekonomik kriz nedeniyle patlak veren halk protestoları üzerine Saad Hariri hükümetinin istifa etmesinden sonra Lübnan, siyasi partilerin yeni bir başbakan adayı üzerinde mutabakat sağlayamaması nedeniyle bir yıl boyunca yeni hükümete kavuşamadı.

Körfez ve Batı ülkeleri ile İran arasına sıkışan Lübnan’daki mezhep temelli partiler, 4 Ağustos 2020’de Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamanın yol açtığı korkunç ekonomik hasara rağmen bir yılı aşkın süre yeni hükümeti kuramadı.

Ülkeye bölgesel ve uluslararası destek kapılarının açılması için reformları hayata geçirecek bir hükümetin kurulması yönünde halkın ve uluslararası toplumun talepleri de Lübnanlı siyasilerde karşılık bulmadı.

Geçen yıl yapılan genel seçimlerin ardından görev süresi dolan Necib Mikati hükümetinin yerine yenisi kurulmazken, 6 yıllık görev süresini 31 Ekim 2022’de dolduran Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın yerine de yeni bir isim hala seçilemedi.

Lübnan Meclisi, düzenlenen 10 oturumda da yeni cumhurbaşkanını seçemedi. Görev süresi dolan Avn da 31 Ekim 2016’da Mecliste düzenlenen 46. oturumun sonunda ancak seçilebilmişti.

Siyasi istikrarsızlığın aylar bazen de yıllar süren yönetim boşluğuna neden olduğu Lübnan’da halk, başta sağlık ve enerji olmak üzere temel hizmetleri bile büyük oranda alamıyor.

Ekonomik krizin oluşturduğu işsizlik ve yoksullukla boğuşan Lübnan’dan yasa dışı yollarla Avrupa’ya geçmeye çalışanların yaşadığı trajedilere ilişkin haberler de son zamanlarda giderek artıyor.

IRAK’TA SEÇİMLERDEN ANCAK BİR YIL SONRA HÜKÜMET KURULABİLDİ

Irak’ta 10 Ekim 2021’de yapılan erken genel seçimlerin ardından yaşanan siyasi tıkanıklık neticesinde hükümet ancak bir yıl sonra kurulabildi.

Seçimde Şii dini ve siyasi lider Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi Meclisin birinci partisi olurken, İran destekli Şii grupların önemli bir bölümü büyük yenilgi yaşadı.

Sadr’ın seçim galibiyetini diğer Şii gruplarla paylaşmama kararı, 2003 sonrası Irak siyasetinde bir “sürprize” yol açtı.

Şii lider Sadr, Sünnilerin Meclisteki en büyük çatı kuruluşu “Egemenlik Koalisyonu” ve en çok oyu alan Kürt partisi durumundaki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile üçlü ittifak oluşturarak “ulusal çoğunluk hükümeti” kurmak istedi.

Oluşturduğu ittifakın istediği şekilde ilerlememesi ve hükümet kurma konusundaki İran engeli ve baskısından dolayı Sadr, uzun süren çalışmaların ardından önce Meclisteki 73 vekilini istifa ettirdi sonra 29 Ağustos 2022’de siyasetten çekilme kararı aldı.

Bu gelişmenin ardından Sadr’ın İran destekli Şii rakipleri, eski Çalışma Bakanı Muhammed Şiya es-Sudani’yi başbakan adayı olarak gösterdi.

Sadr’ın rakibi Şii gruplarla Sünniler ve Kürtlerin oluşturduğu “Devleti Yönetme İttifakı”nın girişimiyle seçimlerden ancak bir yıl sonra 27 Ekim 2022’de Sudani hükümeti kurulabildi.

LİBYA’DA YILLARDIR TEK BAŞLI BİR YÖNETİM KURULAMADI

Libya da uzun süredir siyasi istikrarsızlıklarla boğuşan Arap ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. 2011’de fitili ateşlenip Muammer Kaddafi’yi deviren devrimden bu yana siyasi istikrarın sağlanamadığı ülkede, yıllardır sarf edilen çabalar nihai hedefe ulaşamadı.

İstikrarın tesisi için harcanan çabalar kapsamında Birleşmiş Milletler öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun Kasım 2020’deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021’de yapılmasına karar verildi ancak seçimler planlanan tarihte yapılamadı.

Tobruk’taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti’nin görev süresinin 24 Aralık 2021’de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat 2022’de ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa’yı başbakan seçti. 1 Mart 2022’de de Başağa hükümetine güvenoyu verdi.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisi’ni Cenevre Anlaşması’nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak görevinin başında olduğunu, görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini söyledi.

Bu yaşananlardan sonra ülkede hâlen tek başlı bir yönetim kurulamadı. Libya’da Abdulhamid Dibeybe ve Fethi Başağa’nın liderlik ettiği iki ayrı hükümetin olması istikrarsızlığın sürmesine yol açıyor.

Kaynak: AA

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ