2. Abdülhamid’in özel albümü Kudüs’te

Yunus Emre Enstitüsü Kudüs Türk Kültür Merkezi’nde, 2. Abdülhamid’in albümündeki eski Kudüs fotoğraflarını kapsayan “Tarihi Fotoğraflarda Kadim Kudüs” sergisi açıldı. Sergide açılış konuşması yapan Büyükelçi Türkoğlu, IRCICA’nın Kudüs’le ilgili çok özel çalışmaları olduğunu ifade Türkoğlu, IRCICA’nın bu sergiye verdiği destekten dolayı da memnuniyetlerini dile getirdi.

2. Abdülhamid’in özel albümü Kudüs’te

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Kudüs Türk Kültür Merkezi’nde açılan “Tarihi Fotoğraflarda Kadim Kudüs” sergisinde, çoğunluğu 34’üncü Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid’in albümündeki Kudüs fotoğrafı yer aldı.

İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) desteğiyle düzenlenen etkinliğe, Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Gürcan Türkoğlu, IRCICA Genel Direktörü Halit Eren, Filistin Hükümeti Kudüs İşleri Bakanı Adnan el-Hüseyni, Mescid-i Aksa Vakfı Başkanı Azzam Hatip, Eski Kudüs Müftüsü ve Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri, Kudüs Vakıflar ve İslam Mukaddesatı Konseyi Başkanı Abdulazim Selhab, YEE Kudüs Türk Kültür Merkezi Müdürü İbrahim Furkan Özdemir ve çok sayıda Filistinli gazeteci katıldı.

Filistinlilerin yoğun ilgi gösterdiği ve 3 gün boyunca ziyaretçilere açık olacak sergide, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başına ait Kudüs’ü kapsayan fotoğraflar yer alıyor.

Sergide açılış konuşması yapan Büyükelçi Türkoğlu, IRCICA’nın Kudüs’le ilgili çok özel çalışmaları olduğunu ifade Türkoğlu, IRCICA’nın bu sergiye verdiği destekten dolayı da memnuniyetlerini dile getirdi.

Nabi Avcı’nın çağrısı tekrarlandı

Türkiye’nin Kudüs’e olan ilgisinin devam edeceğini teyit etmek istediğini vurgulayan Türkoğlu, “Biliyorsunuz Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Nabi Avcı geçen hafta Kudüs’ü ziyaret etti. Burada dünyanın bütün halklarına ve özellikle Müslümanlara Kudüs’ü ve Filistin’in diğer kentlerine davet çağrısında bulundu” dedi.

Türkoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Avcı’nın Mescid-i Aksa ziyaretinde dile getirdiği sözleri bir kez daha hatırlatarak, “Sayın Bakanımız Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın kutsiyetinin ve bütünlüğünün zedelenmemesi uyarısında bulunmuştu” şeklinde konuştu.

IRCICA Genel Direktörü Halit Eren ise yaptığı konuşmada, “Büyükelçiliğimizin himayesinde ve YEE Kudüs Kültür Merkezimizin katkılarıyla hazırlanan bu sergiden dolayı duyduğum memnuniyetimi ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Kudüs ile ilgili çalışmalarını geliştirerek devam ettireceklerini kaydeden Eren, “Bugün de burada merkezimizin koleksiyonlarında bulunan Sultan 2. Abdülhamid dönemi fotoğraflarından oluşan ve Yıldız albümleri olarak bilinen Sultan Abdülhamid Han koleksiyonlarından seçilmiş 19. Asrın ve 20. Asrın başlarından Kudüs fotoğraflarıyla bu sergiye katkıda bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum” dedi.

2. Abdülhamid’in özel albümü Kudüs’te + 5Tümünü Gör 14 Şubat 2017 AA

Yunus Emre Enstitüsü Kudüs Türk Kültür Merkezi’nde, 2. Abdülhamid’in albümündeki eski Kudüs fotoğraflarını kapsayan “Tarihi Fotoğraflarda Kadim Kudüs” sergisi açıldı.

Mescid-i Aksa İmamı ve Kudüs Yüksek İslami Heyeti Başkanı Şeyh İkrime Sabri de etkinlikte yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Bu sergiden ve Türkiye’nin Kudüs ile ilgili yaptığı belgelendirme çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. Özellikle de Filistin halkının onur duyduğu ve Filistin toprakları konusunda şerefli bir tavır ortaya koyan Sultan Abdülhamid dönemi ile ilgili belgelendirmeyi çok önemsiyoruz. Bu fotoğraflar geçmişi şu ana ve geleceğe bağlıyor, geçmişimizin asil bir geçmiş olduğunu ve bu topraklarda var olduğunu ortaya koyuyor.”

Türkiye’nin Kudüs ve Filistin davasına ilişkin duruşunu takdir ettiklerinin altını çizen Şeyh Sabri, “Buradan bir kez daha işgal gücüne, denizden nehire (Akdeniz-Ürdün Nehri) bu toprakların meşru sahipleri olduğumuzu belirtmek isteriz. İşgal gücü bu toprakların mazisini silemez ve elindeki bu güç ile de bu toprakların kutsiyetini ve hak sahiplerini izale edemez” diye konuştu.

Etkinliğin ardından açılama yapan YEE KudüsTürk Kültür Merkezi Müdürü İbrahim Furkan Özdemir de “2017’nin ilk kültür sanat faaliyetini bugün IRCICA’nın katkılarıyla düzenlemiş olduk. Kudüs Türk Kültür Merkezi olarak 3 yıldan beridir faaliyet göstermekteyiz. Kudüs’teki kültür ve sanat faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Türkiye ve Türkçeye ciddi bir ilginin olduğunu dile getiren Özdemir, mayıs ayında da Batı Şeria’daki Ramallah kentinde bir kültür merkezi açacaklarını aktardı.

Sergide ayrıca YEE Kudüs Kültür Merkezi’nde Türkçe eğitimi alan ve mezun olan öğrencilere mezuniyet sertifikası dağıtımı yapıldı.

Yunus Emre’den ilham aldı, Berlin Akademisi’ne girdi

Ressam İlhami Atalay, “Benim en büyük eleştirmenim anneannemdi. Babam kızıyordu. Bütün yaptıklarımı yok edip yakıyordu. Çünkü mühendis olmamı istiyordu ama anneannem, dedem imam olduğu için, ‘Hani benim torunum ne yapmış? Dedenin ezan okurken resmini yaptın mı?’ diyerek bana konu veriyordu. Böylece onun verdiği konuları resim olarak işliyordum” dedi.İnançları ve fikirlerinden dolayı sanat hayatında sürekli önünün kesildiğini belirten 1948 Artvin doğumlu Atalay, uzun yılların ardından ilk kez bir sergisini sanatseverlerle buluşturacak.”İç Harp’ten Kuru Fasulye’ye” sergisinin hazırlıklarını yapan ressam Atalay yaptığı açıklamada, sanat kabiliyetinin çocukluğunda keşfedildiğini ve ilk zamanlar çamurdan oyuncaklar yaptıklarını söyledi.Atalay, ilk sanatsal denemelerini, “Sobaların üzerine tenekeler koyuluyordu. Onlar isleniyordu, biz de çiviyle kazıyarak üzerine resim yapıyorduk. Kalem nerede bulunacaktı? Bizim zamanımızda kağıt-kalem kutsaldı. Yani kalem ve kağıda dini bir hüviyet veriyorduk. Onlara çok büyük saygı gösteriyorduk. Saman kağıdı vardı. Sütlü kağıt dediğimiz beyaz kağıt sonradan çıktı” sözleriyle anlattı. Ailesinde sanat yeteneğinin birçok kişide olduğunu kaydeden Atalay, şunları dile getirdi:”Benim en büyük eleştirmenim anneannemdi. Babam kızıyordu. Bütün yaptıklarımı yok edip yakıyordu. Çünkü mühendis olmamı istiyordu ama anneannem, dedem imam olduğu için, ‘Hani benim torunum ne yapmış? Dedenin ezan okurken resmini yaptın mı?’ diyerek bana konu veriyordu. Böylece onun verdiği konuları resim olarak işliyordum.”Berlin Akademisi’ne girişAtalay, yaklaşık bir hafta durduktan sonra Beuys’un yanından ayrılışını şöyle anlattı:”Joseph Beuys’un atölyesine gittiğimde, nasıl çalışmalar yapıyor diye izliyorum. Böyle maketler hazırlıyorlar, terebentin döküyorlar, yakıyorlar. Meşalelerle sokaklarda dolaşıyorlar ve bütün bunlara sanat diyorlar. Dedim bununla memlekete ne yapıp götüreceğim? Yani ortada sanat diye bir şey yok. Yakıp yıkıyorlar, geziyorlar ve o sanat oluyor. Kavramsal sanat.”Sonrasında Berlin Akademisine başvurduğunu bildiren ressam, Yunus Emre’nin bir eserinden ilham alarak yaptığı çalışmasıyla sınavı kazandığını ve insanın içsel savaşını resmettiği o çalışmasının, akademinin girişinde 1,5 ay boyunca sergilendiğini dile getirdi.Berlin’de duvar halıcılığı ve tekstil objeleri üzerine ihtisas yapan Atalay, Berlin’den aldığı asistanlık teklifine, “Milletim ve devletim beni burslu olarak burada parayla okuttu. Ben ihanet etmek istemiyorum” cevabını verdiğini belirtti.Eşi ve çocuklarıyla Türkiye’ye döndüğü yıllarda, bursundan kaynaklı mecburi hizmet görevini yerine getirmesi gereken Atalay, ressamlığın haricinde, sürekli olarak istemediği görevlere atandığını söyledi.Sümerbank Halıcılık Enstitüsünde desinatörlük yapan ve uzun süre Türkiye’yi dolaşarak halı desenleri çıkaran Atalay, sakalları gerekçe gösterilerek işine son verildiğini vurguladı.Atalay, İstanbul’da bir halı firmasında desinatörlük yaptığının ve bir yandan çizdiği resimleri de şantiyelerde muhafaza etmeye çalıştığının altını çizerek, Yahudi bir işadamının 22 yağlıboya tablosunu satın almasıyla ve 1984’te Gülhana semtinde beğendiği bir yeri, iki senelik kirasını peşin verip atölye olarak açtığını kaydetti.”İç Harp’ten Kuru Fasulye’ye” sergisi 20 Şubat’taİlk zamanlar fazla tablo satışı yapamayan Atalay, özellikle turistlerin büyük ilgi göstermesi üzerine desen çalışmalarına yoğunlaşmasını, “Picasso’nun toplam 11 bin deseni var. Ben senede 11 bin desen çiziyordum.” diyerek ifade etti.Farklı tarzlarda birçok seri çalışmaya imza atan ve galerisini 31 yıl sonra kapatmak zorunda kalan sanatçı, çalışmalarına yazlığında devam etti.Bu yıl içerisinde 3 farklı kitabı da sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanan Atalay, Nisan’ın ilk haftasında, konferans ve sergiden oluşan bir etkinliğin davetlisi olarak İran’a gidecek.Sanatçının “İç Harp’ten Kuru Fasulye’ye” isimli sergisi, İsmail Erdoğan’ın küratörlüğünde, Taksim metro istasyonundaki Kültür AŞ Sanat Galerisinde 20 Şubat’ta açılacak.Tatarlı’nın eşsiz mezar odası sergilenmeyi bekliyor Numan Kurtulmuş ‘Payitaht Abdülhamid’ setini ziyaret etti Bahçesindeki kuşları gören hayran kalıyor

Tatarlı’nın eşsiz mezar odası sergilenmeyi bekliyor

Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesine bağlı Tatarlı beldesinde yer alan tümülüste kaçak kazı yapanlarca 1969 yılında bulunan mezar odasının, boyalı ahşap parçaları yurt dışına kaçırıldı.Milattan önce 525 yılına tarihlenen mezar odasının ahşap parçalarının Almanya’daki Münih Arkeoloji Müzesi’nde olduğunu belirleyen Prof. Dr. Latife Summerer, durumu Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerine bildirdi. Bakanlığın girişimleri sonucu müzedeki 38 küçük ahşap parçası ve 4 kalas, 2010’da Türkiye’ye getirildi. Afyonkarahisar Müzesi’ndeki özel sandıklara alınan eserin, yapılan yeni müzede ayrılan özel bölümde sergilenmesini planlanıyor.Kültür mirasının en değerli eserleri arasındaTürkiye’deki kültür mirasının en değerli eserleri arasında yer alan Tatarlı Tümülüsü’ndeki renkli resimlerle bezenmiş frizler, bugün tamamen kaybolmuş olan antik çağ ahşap resim sanatının yegane örneği olarak gösteriliyor. Frizlerde savaş, sefer, av veya huzura kabul konulu resimlerde, soylu kişilerin hayatından kesitler sunuluyor. Kortej, kurban, savaş dansçıları ve cenaze törenlerinden sahneler içeren temalar, Anadolu-Pers mezar sanatının tasvirlerini yansıtıyor.Afyonkarahisar Müze Müdürü Mevlüt Üyümez, yaptığı açıklamada, ahşap mezar odasının 1969’da kaçak kazı yapanlarca bulunup yağmalandığını, bazı kısımlarının da yurt dışına kaçırıldığını söyledi.Mezar odasındaki boyalı frizlerin dikkati çektiğini vurgulayan Üyümez, şöyle devam etti:”2500 yıllık ahşap mezar odasının içi tamamen boyalıydı ancak boyalar yer yer korunabilmişti. Buna rağmen Tatarlı mezar odasının boyalı frizleri dünya çapında bir sansasyondur. Bu kadar eski dönemden günümüze ulaşan ahşap zemin üzerine boyalı resimlerin olduğu eser yok denecek kadar azdır. Bu özelliğiyle ünik (tek, eşi olmayan) eserdir.”

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ