Allah için sevmek

Dünyada ve âhirette inananın işine en çok yarayacak vasıf, sevdiğini Allah için sevmek, buğz ettiğine de Allah için kızmaktır.

Allah için sevmek

12 Kasım 2017 Pazar 12:18

Dünyada ve âhirette inananın işine en çok yarayacak vasıf, sevdiğini Allah için sevmek, buğz ettiğine de Allah için kızmaktır. Allah Rasûlü bu özelliği imanın kemalinin tezahürü olarak görmekte ve böyle bir inanca ulaşanın, imanın tadına ereceğini belirtmektedir.

Bir ırk ve kavme mensubiyet insanın kendi tercihiyle gerçekleşen bir olay değildir. Hiç kimseye “dünyaya gelmeden önce hangi ailenin çocuğu olmak istersin?” ya da “hangi kavme mensup olmayı arzu edersin?” diye sorulmamaktadır. Böyle olunca insanoğlunun kendi tercihiyle elde etmediği bir şeyle övünmesi ne kadar anlamsızsa, yine kendi iradesinin ürünü olmayan bir mensubiyetle kınanması da o kadar anlamsızdır.

Dünyada ve âhirette inananın işine en çok yarayacak vasıf, sevdiğini Allah için sevmek, buğz ettiğine de Allah için kızmaktır. Allah Rasûlü bu özelliği imanın kemalinin tezahürü olarak görmekte ve böyle bir inanca ulaşanın, imanın tadına ereceğini belirtmektedir. Âhirette bütün dostluk ve akrabalıklar, sevgi ve bağlılıklar sona erecek; herkes birbirinin hasmı ve düşmanı hâline gelecektir. Ancak bunun bir tek istisnası vardır: Onlar da takva sahipleridir. Bu yüzden sevdiğini Allah için sevmek büyük bir kapı, yüksek bir ahlâkî meziyettir.

Samimi sevgi iç temizliğinden sonra gerçekleşir. Birbirleriyle uyum sağlayan kalpler saflaşır. Kalpler arasında mânevî uyum yoksa insanlar arasındaki geçim ve yakınlaşma dünyevî çıkarlarla sınırlı kalır. Ancak kalpler arasındaki iman merkezli uyum ve sevgi, toplumsal iyilik ve güzelliklerin zeminini hazırlar.

İslâm toplumlarında toplum kimliğini oluşturan, İslâmî ve insani değerlerdir. Mensupları birbirlerine bu değerlerle kilitlenmiş fertlerden oluşan toplumların yürekleri toplu atmaya devam eder. Renk ve dil farklılığı asla ayrışma sebebi olmaz. Aynı cephelerde vatanı ve mukaddesatı koruyan askerlerin farklı dilleri konuşuyor olmaları hiçbir zaman problem teşkil etmez. Asr-ı saadette Allah Resûlünün etrafında Araplardan başka İranlı, Habeşli, Romalı, Yemenli pek çok kavim, ırk, millet ve dine mensup insan, İslâm potasında Müslüman kimliğiyle kaynaşmıştı. Asr-ı saâdetten günümüze kadar gelen süreçte, bu farklı ırk ve dillere mensubiyet asla problem olmamıştı.

Sevdiğini Allah için sevmek büyük bir kapı, yüksek bir ahlâkî meziyettir. Samimi sevgi iç temizliğinden sonra gerçekleşir. Birbirleriyle uyum sağlayan kalpler saflaşır. Kalpler arasında mânevî uyum yoksa insanlar arasındaki geçim ve yakınlaşma dünyevî çıkarlarla sınırlı kalır. Ancak kalpler arasındaki iman merkezli uyum ve sevgi, toplumsal iyilik ve güzelliklerin zeminini hazırlar. Bu hakikatler ülkemizde yaşayan, birlik ve beraberliği önemseyen her duyarlı vatandaş için insanî bir görev niteliğindedir. Bunun için insanlarımızın karşısındakini ötekileştirmeden kardeş olduğunu bir kere daha hatırlaması, tarihi bir sorumluluktur.

KAYNAK : yeniakit

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ